Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Sedef Kakma Nasıl Yapılır?

Gönderen Konu: Sedef Kakma Nasıl Yapılır?  (Okunma sayısı 2402 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı YOLCU

  • ÜST YÖNETİCİ
  • *
  • İleti: 6397
Sedef Kakma Nasıl Yapılır?
« : Nisan 01, 2015, 07:44:08 ÖÖ »
Viyana İşi

Aslında sedeften çok uzak (2 Boulle.) sanatının ağırlıkta olduğu bir üsluptur. Geleneksel üslupta tasarladıkları mobilyaların siyah zemin üzerine sarı (pirinç), bakır ve kurşun gibi malzemelerle kesilmiş kompozisyon montajlanır. Daha sonra bu kompozisyonun en dış çevreleri 1–2 milim şeklinde çekilmiş sarı tellerle 1–1,5 mm kanallar oluşturulacak biçimde çevrilir. Bu kanalların içine ise yeşil renkli Arusek’de denilen sedefler gelişigüzel şekilde kırılarak boşluklu biçimde yapıştırılır. Bu ufak boşluklar daha sonra alçı gibi beyaz malzemeyle macunlanır. Ve kuruduktan sonra perdahlanıp ince tesviyeden sonra cilalanır.  En sonunda geleneksel konularını (dinsel mitolojik) tasvir eden bronzdan figürler ve ince kabartmalı bronz çıtalarla zenginleştirilerek ürüne son şekli verilir.

Uzak Doğu İşi

Bu ürünlerde daha çok siyah zemin üzerine yine renkli sedeflerin kullanıldığı canlı figürlerin ağırlıkta ve ender olarak da bitkisel motiflerin tercih edildiği bir üsluptur. Bu ürünler paravan, sehpa, masa, sandalye ve benzerleridir. Yapıldığı dönemin günlük yaşamını dinsel ve mitolojik konularını ele alırlar. Bu tarzı daha soyluları minyatür sanatıyla birlikte üretilmiş olanlarıdır. Japonlar ve Çinliler mabetlerinde çok ince isçilikli muhteşem eserler üretmişlerdir.

Osmanlı Sedef Sanatındaki Ekoller

Ehli Hiref adı altında Eseri İstanbul; Bu tarzı anlatmadan önce İstanbul Topkapı Sarayı’nda örgütlenmiş,  faaliyetlerden bahsetmek daha doğru olacaktır. Bu örgüt, belki de Ahi geleneğinin daha kapsamlı şekilde organize olduğu saraya bağlı üst düzey sanatkârların oluşturduğu bir nevi sendika gibi hakların Ahi edebine aykırı olmadan savunulduğu otokontrol şeklinde kendini denetleyen liderlerinin ise Sermimeranı Hassa (Mimarbaşı olan) akademik araştırmalara konu olduktan sonra günümüze de örnek olabilecek bir örgüttür.Bu örgüt, bünyesinde bir hayli sanatları barındırmaktaydı. Örneğin mimarlar, hattatlar, Müzehhibler,  minyatür sanatkârlarını, Çini sanatkârlarını, Ebru sanatkârlarını, Sedefkârları, Sarrafları, Kazazları(Gümüş ve altından çok ince örgüyle değerli takıları ve tesbih kamçılarını yapan ustalar) Mücellitleri, Sarracları, Tesbih çileri, Neccarlar (Marangozları) Mermer ve Taş sanatkârları gibi birçok sanat dalı. Bu sanatkârlarda iyi eğitimli ve dallarında en iyi yetişmiş sanatkârlardı. Eser-i İstanbul işi işte bu sanatkârların geliştirdiği bir tarzdır. Bu üslup da diğerlerinden farklı teknikler, malzemeler ve desenler kullanılmıştır.  Aslında sedef sanatı uzak doğudan geçmiş olsa da Osmanlıda, hatta yakın Selçukluda temeli olan bir sanattır.

Bu temel ise; Selçuklunun muhteşem mimari üslubu ve bu üslup arasında da gelmiş ahşap işçiliği ve Künde kari(3) diye adlandırılan teknikte üretilmiş muhteşem marangozluk işçiliği örnekleridir.  Künde kari eserlerin içlerine fildişi,  göbeklerle işlenen ürünler Eser-i İstanbul tarzının temelidir.

Eser-i İstanbul işinde kullanılan motifler gelişigüzel olmamıştır asla. Motifler Selçuk ve Osmanlı geleneğine uygun olarak tasavvufi manaları olan hendesi(4) ve bitkisel motifler ince bir titizlikle seçilerek işlenmiştir. Bu motiflerin hendesi olanlarında İslami vurguların yoğun olduğu, yıldızların ve çok genlerin köşelerine göre İslam’ın ve imanın şartlarını sembolize etmesi gibi. Veya genel kompozisyona bakıldığında, motiflerin sonsuz simetrisinden dolayı insan ruhunun ölümlü olmadığı sonsuz sürecin bir parçası olduğunu bu motifler genel kompozisyonun benzeşmesiyle de uzayı ve uzayın ahengini sembolize ettiği değerlendirilmiştir. Bitkisel olanlarda ise lâlenin (Allah C.C.), Gülün (Hz. Muhammed. S.A.V.) Temsil ettiği düşünülmüştür. Tezyin edilen kompozisyonun belli kurallar manzumesi içinde dengeyle ve ahenkle ululandığı bu nedenle de Allah C.C. Tabiatı maddeyi ve canlıları yaratışındaki denge ve ahenge atıflar gibi yorumlar içerir. Eser-i İstanbul işi bir ürünü üretirken birkaç sanatkâr bir arada çalışır üretilecek eserin genel tarzı ve ergonomik Standard ölçüleri mimara çizdirilir. Genellikle mimarlar aynı zamanda sedefkârda olabilmiştir. Genel ölçüler belli olduktan sonra ince detaylar Müzehhibe çizdirilir Ürünleri maksadına göre Ayet, Hadis veya şiir İslam büyüklerinin özlü sözleri gibi, eserin niteliğine göre hattata yazı yazdırılırdı. Eserin tasarısı bittikten sonra iskeleti daha önceden güneşi direk görmeyen yağmur almayan ve rüzgârlı bir yerde yeterince kurutulmuş olan ağaçlarla hazırlanır. Hazırlanan iskelet üzerine daha önceden imal edilmiş fileto denilen fildişi, abanoz, kurşun, gül ağacı gibi ince işçilikli düz şeritlerle geometrik motifler işlenir. Yani ana hatlar hazırlanmış olur. Bu motiflerin içine kompozisyona göre sedef, bağa, abanoz ağacı döşenir.  Bu şekilde eserin geometrik bölümü bitirilir.  Bu geometrik motifi de çerçeveleyen geleneksel üslupta tasarlanmış geometrik zencerekler ince bir işçilikle ayni tür filetolarla işlenir. Hatları ise ince ve zor bir işçilikle kıl testerelerle kesilip bağa zemine sedefle yerleştirilir. Sonra eğer varsa bitkisel motiflerde aynı tarzda kesilerek yapıştırılır. Bitkisel motiflerde genellikle zencerek fileto ile çerçevelenir. Bütün işler bitirildikten sonra perdah ve tesviye edilip cilaya hazırlanır.

Cilası ise çok meşakkatli beceri ve titizlik gerektiren bir iştir. Beyaz gomalak ile cilalanır. Önce kalın hazırlanmış bir cila eriği ile bala denilen bir cila beziyle aynı yüzeyden üst üste geçmeksizin her yerine sürülür. Eğer yüzeyde ağaç fazlaysa, emici olacağından takribi bir hafta bırakılır sonra ince zımpara yapılır. Ve daha önce sürülen ciladan birazda ha ince bir eriyik ayni şekilde sürülüp yine dinlenmeye bırakılır. Bu işlemler üç dört kere tekrarlanır. Sonunda ise gomalak kullanmayıp alkolle (İspirto) çalışılır. Bazen bala yüzeyde kaymayacağından parmak ucuyla yağ (vazelin likit) değdirilir. Bu şekilde eldeki bala kuruyuncaya kadar sürülür ve işlem bitirilir.

Osmanlı sedef sanatında da kullanılan malzemeler genellikle organiktir. Yani süslemede kullanılan malzemeler gibi, yapıştırıcı da boncuk tutkal olup, kemikten et şırasından üretilmiş su ile karışıp buharda eritilir.  Cilada kullanılan gomalak ise Hindistan’da yetişen ağacın reçinesinden elde edilir. Ve sebze ve meyveden elde edilen etil alkol ile eritilip cila haline getirilir. Yani bütün malzemeler doğaldır ki, bu eserlerin uzun süreli kalmasını da muhtemelen izah eder herhalde.
       
Osmanlının Eser-i İstanbul üslubu görüldüğü üzere Doğudan gelmiş olsa da sedef sanatı, Osmanlı sedefi bağa ila fildişi ile buluşturup, bağayı da altınla varaklayarak, daha bir derinlik ve ahenk katmıştır. Ve dünyada halada bu üslubun rağbet görmesi sağlanmıştır.
                               
Kudüs İşi

Bu üslupta Kudüs teki Mescidi Aksa Camii’nin maketini veya üretilen eserlerin üzerinde bu caminin tasvirini kitap kapaklarına, çerçevelere ve benzeri ürünlere kabartma biçiminde işlenilen tarzdır. Bazen de padişahların yaptırdığı abide eserlerin maketlerinin sedefle kaplanması şeklinde örnekler vermiştir. (Sultan 3.Ahmet Çeşmesi gibi.) Bu tarzda yine Eser-i İstanbul işi gibi bağa hariç malzeme işleme ve cilalama bakımından aynı özelliktedir.

Şam İşi

Bu tarz malzemeyi işleme desen seçme ve tarz bakımından Eser-i İstanbul işi ve Kudüs işinden farklıdır. Şöyle ki, bu iki tarzda önceden yapılan bir iskeletin üzerine ve tamamını kaplayarak ikinci bir zemin kat oluşturulur. Malzemelerde daha fazladır. Şam işinde ise; kullanılan motifler geometrik yâda bitkiseldir.  Ancak diğer üslup gibi fazlaca derinliği ve anlamı olmayan motiflerdir. Malzemeleri ceviz ağacı üzerine kurşun ve kalay karışımı tel ve bazen de kemiktir. Üretiliş şekli ise eserin durumuna göre önceden yâda işlendikten sonra iskeleti hazırlanır. Önceden çizilen motif ceviz ağacından yapılan iskelet üzerine aktarılır. Bir milim genişliğinde ve iki milim derinliğinde hazırlanan teller, ana motifleri çizecek şekilde açılan yüzeye tutkallanıp çakılır. Daha sonra bu tellerin çizdiği yerler çeşitli bıçaklar yardımıyla oyuklar açılır sonrada bu oyuklara göre sedefler kesilip alıştırılır ve yapıştırılır. Eğer varsa kenarlara bir kemik bir ceviz ince çıtalar halinde ve birbirine zıt verev biçimde yerleştirilir. Sonunda ise diğer bütün üsluplar gibi perdahlanır, ince tesviye edilir ve cilalanır. Yani görüldüğü üzere ceviz ağacına teller ve sedefler oyularak ve ceviz ağacı zemin bırakılarak işlenir yani aynı yüzeye kat oluşturmadan. Şam işinde genelde Arap ve Osmanlı arası bir üslup kullanılır. Ancak bu üslup Eser-i İstanbul işinde olduğu gibi düz hatlarda, oymasız, kordonsuz, gibi olmayıp, bazen eğimleri, kordonları, tornaları bazen de ajur kesimleri olabiliyordu.

Antep İşi

Aslında pek kayda değer bir özelliği olmayan, soysuz (menşei belli olmayan) bir üslup olsa da,  Şam işine benzemesi,  bu işi üreten ustaların sedef sanatına yatkınlıkları açısından önem verilmesi ve bu ustalara sedef sanatların artistiğinin öğretilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Bu tarzı küçümsediğimiz düşünülmemeli ancak, diğer üsluplara hakkını teslim etme açısından böyle konuşmamız gerekiyor. Bu üslup görünürde Şam usulüne benzese de uygulamada orijinal okyanus (mercan) sedefini bırakın, deniz sedefi bile kullanılmıyor. Fırat, Dicle kenarından topladıkları midye kabukları kullanıyor ve gomalak cila yerine ağacın üstü pürmüzle yakılıp, üstüne zeytinyağı sürülüyor ve ürün bitiriliyor. Son zamanlarda da pirinç çiviler veya küçük levhacıklar yerleştirilip iyice çiğleştiriliyor. Oysa dediğimiz gibi sedef sanatının geleneksel üslupları, menşei, teknikleri öğretilip de, eserlerini gerek yurt içi gerek yurt dışında satabilme zeminleri oluşturulsa, geleneksel bir sanatımız unutulmaktan kurtulup, yeni sanatkârların yetiştirilmesi sağlanmış olur.

https://www.ismekkurs.com/sedef-kakma

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek