Mevla'mızın kurduğu şu muazzam nizama kimsenin aklı sırrı ermez. Şu yağmuru düşünün, bunun sırrını anla bakalım, anlayabiliyor musun? Uçakla yolculuk yapıyoruz, bir bakıyorsun bulutların üstündesin, masmavi bir gökyüzü, her taraf güllük güneşlik. Sonra bir bakıyorsun, uçak bulutun içine girmiş, şiddetli bir yağmur yağıyor. Az önce güneş, az sonra bulut ve yağmur, anla bakalım anlayabilirsen, bunun hikmetini.
Yağmurun hikmetini bilemezsiniz, sakın bilirim deme. Madem bilirsin, al dumanı yağdır bakalım yağmuru da görelim seni. Bunlar Rabbimizin ayetlerindendir.
Bir gün Aişe validemiz Efendimiz Sallalahu Aleyhi ve Sellem'e:
–Bulutsuz yağmur gördüm, der.
Efendimiz Sallalahu Aleyhi ve Selem buyurdular ki:
–Elhamdülillah! Mevla gözünden sebepleri kaldırdı.
Efendimizin bu sözünden ne anlıyoruz, yağmur için bulut sadece sebeptir.
Düşünün bakalım, yağan yağmuru özelliği tektir. Yağmur suyunu inceleseniz, yağan yağmurların sularının aynı olduğu görülür. Bütün meyveler yağmurdan aldığı rahmet ile gelişir ve olgulaşır. Toprak tek, yağmur tek ama meydana gelen, meyveler rengârenk, tatları çeşit çeşit, ebatları farkı. Hatta kokuları farklı, bazen insana farklı farklı faydalar sağlıyor. Bu kadar farklılık nereden geliyor.
Muhassıs olmasaydı, mütehassıs olur muydu?
Yanı rengi, o renk yapan.. O tadı, o tat yapan.. Kokuyu o koku yapan.. Kimdir? Bunlar olmasaydı, bu meyvelerin bu özellikleri olur muydu?
İnsan bunları düşünür mü? Sadece yemesini bilir. Yediğin bu meyve nasıl yaratıldı, ne hikmet ile senin yanına kadar geldi. Bunları düşünen yok..
Mahmud Ustaosmanoğlu