Muaz Hazretlerinin Şehâdeti
Sa'd bin Muaz, hazretleri Hendek savaşında ağır bir yara almıştı. Yarası ağırlaşıp, durumu şiddetlenmişti. Peygamber efendimiz aleyhisselam, yanına gelip onu kucakladı ve:
- Allahım, Sa'd, senin rızân için senin yolunda cihad etti. Resûlünü de tasdik etti. Ona kolaylık ihsân eyle, buyurarak duâ etti.
Sa'd bin Muaz, Peygamber aleyhisselâmın bu sözlerini duyunca gözlerini açıp şöyle fısıldadı:
- Yâ Resûlallah! Sana selâm ve hürmetler ederim. Senin, Allahü teâlânın peygamberi olduğuna şehâdet ederim.
Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber efendimiz aleyhisselam'a gelip:
- Yâ Resûlallah! Bu gece senin ümmetinden vefât edip de vefâtı melekler arasında müjdelenen kimdir? dedi.
Bunun üzerine Peygamber efendimiz aleyhisselam hemen Sa'd bin Muaz'ın halini sordu. Evine götürüldüğünü söylediler. Peygamber aleyhisselâm yanında Eshâb-ı kiram'dan bazıları olduğu halde süratle Sa'd bin Muaz'ın yanına gitti.
Yolda süratli gitmeleri sebebiyle Eshab-ı kiram:
- Yorulduk Yâ Resûlallah, dediler.
Bunun üzerine, Peygamber efendimiz aleyhisselam:
- Melekler Hanzala'nın cenazesinde bizden önce bulundukları gibi Sa'd'ın da cenazesinde bizden önce bulunacaklar. Biz önce yetişemeyeceğiz, buyurarak hızlı gitmelerinin sebebini açıkladı.
Peygamber efendimiz aleyhisselam, Sa'd bin Mu'az'ın yanına gelince onu vefat etmiş olarak buldu. Baş ucuna durup, Sa'd bin Muaz'ın künyesini söyleyerek:
- Ey Ebâ Amr! Sen reislerin en iyisi idin. Allah sana saâdet, bereket ve en hayırlı mükâfatı versin. Allaha verdiğin sözü yerine getirdin. Allah da sana vadettiğini verecektir, buyurdu.
İçerde Sa'd bin Muaz'ın cenazesi yalnızdı. Başka kimse yoktu. Resûl aleyhisselâm adımlarını gayet geniş açarak evin içinde yürüyordu. Bu durumu görünce yavaşladım. Durmamı işaret edince de durdum. Sonra da geriye döndüm. Resûl aleyhisselâm içerde bir müddet durdu. Sonra dışarı çıktı. Çıkınca:
- Yâ Resûlallah, niçin öyle yürüdünüz? dedim.
- Böylesine kalabalık bir mecliste buyunmadım, melekler dolmuştu. Meleğin biri beni kanadı üzerine aldı da ancak öyle oturabildim, buyurdu.
Sonra, Sa'd bin Muaz'ın lâkabını söyleyerek:
- Sana âfiyet olsun Yâ Ebâ Amr! Sana âfiyet olsun Ya Ebâ Amr! Sana âfiyet olsun Yâ Ebâ Amr, buyurdu.
Onun vefatı Resûl aleyhisselâmı ve Eshâb-ı kirâmı çok üzdü. Gözyaşı döküp ağladılar. Cenazesinde bütün Eshâb-ı kiram toplandı. Peygamber aleyhisselam cenaze namazını kıldırdı, cenazesini taşıdı. Eshâb-ı kirâm, Sa'd bin Muaz'ın cenazesini taşırken:
- Yâ Resûlallah! Biz böyle kolay taşınan cenaze görmedik, dediler. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselam:
- Melekler indi onu taşıyorlar, buyurdu.
Cenazesi giderken münafıklar da kötülemek için ne kadar da hafif dediklerinde, Peygamber aleyhisselâm:
- Sa'd'ın cenazesine yetmişbin melek indi. Şimdiye kadar yeryüzüne bu kadar kalabalık halde inmemişlerdi, buyurdu.
Cenaze namazını bizzat Resûlullah efendimiz kıldırdı.
Ebû Said-i Hudri, dedesinin şöyle dediğini nakletmiştir:
- Sa'd bin Muaz hazretlerinin kabrini kazanlardan biri de bendim. Ona kabir kazmaya başlayınca biz kazdıkça etrafa kabirden misk kokusu yayıldı.
Sa'd bin Muaz defnedilirken birisi kabrinden bir avuç toprak almıştı. Sonra onu evine götürünce o toprak misk oldu. Cenazesi kabre indirilirken Peygamber aleyhisselam kabri başında oturup, mübârek gözleri yaşardı.
Hazret-i Sa'd bin Muaz, ancak beş sene kadar Resûl aleyhisselam ile beraber bulunup, daima cihad etti. Saadetle yaşadı. 37 yaşında olduğu halde genç olarak şehid oldu ve rahmete kavuştu.