Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Kolan Hospital Varis Tedavisi İçin En Uygun Mevsim Hangisi?

Gönderen Konu: Kolan Hospital Varis Tedavisi İçin En Uygun Mevsim Hangisi?  (Okunma sayısı 1400 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Avon

  • ÜST YÖNETİCİ
  • *
  • İleti: 636
Kolan Hospital Varis Tedavisi İçin En Uygun Mevsim Hangisi?
« : Haziran 08, 2016, 03:40:07 ÖS »
VARiS tedavisi için en uygun mevsim sonbahar
Yaz, birçoğumuz için heyecanla beklenen ve göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçen, yılın en güzel mevsimidir. Varis hastaları için ise durum hiç de öyle değildir. Onlar, yazın havaların ısınmasıyla birlikte bacaklarındaki kötü görüntülerden dolayı kısa etek ve mayo giymeye çekinirler. Ayrıca havaların ısınmasıyla birlikte, varislere bağlı yakınmaları daha da çekilmez bir hal alır. Bu nedenle havaların tekrar soğumasını dört gözle beklerler.
Peki ama bu sosyal izolasyon ve psikolojik travmanın bir çözümü yok mu? Elbette var:
Sonbahar, her varis hastasının en iyi değerlendirmesi gereken mevsimdir. Çünkü yaz aylarında şikayetler ne kadar fazla da olsa, uygulanacak bir tedavi sıcak havaların da etkisiyle çekilmez bir hal alabilmektedir. Tedavinin bel kemiği olan varis çorapları ve elastik bandajlar genellikle soğuk havalarda daha rahat kullanılabilmektedir. Diğer yandan çorap ve bandaj gerektirmeyen kılcal varislere cilt dışından uygulanan lazer tedavisi bronzlaşmış bir ciltte beklenen sonuçları verememektedir. Bu nedenle havaların soğumaya başladığı ve cilt renginizin açıldığı sonbahar ayları varislerden kurtulmak için altın bir fırsattır.
Varis Nedir?
Çoğunlukla bacaklarda görülen toplardamarların normalin dışında genişlemesidir.
Varis Neden Oluşur?
Varisi oluşturan esas sebep bilinmese de en sık yaş ve hamilelik suçlanan nedenlerin başında gelmektedir. İnsan yaşlandıkça toplardamarlarının elastikiyeti bozulmakta, içlerindeki kapakçıklar gevşeyerek fonksiyonlarını yitirmektedir. Bu durum, kirli kanın bacaklarda göllenmesine ve içinde bulundukları damarların anormal biçimde genişlemesine yol açmaktadır. Hamilelik döneminde annenin vücudundaki kan hacmi artmakta, fakat büyüyen fetüsün basısına bağlı olarak kanın bacaktan kalbe dönüşü zorlanarak azalmaktadır. Bu duruma ilave olarak hormonal etkiler de damar elastikiyetini bozmaktadır ve hamilelik dönemine ait varisleri ortaya çıkarabilmektedir.
Hastalığın Belirtileri Nelerdir?
Hastalıklı damarların çapına bağlı olarak şikayetler de değişmektedir. Çapı 1 mm civarında olan kılcal varislerde esas şikayet kozmetik kaygılar iken daha geniş varislerde ağrı, kramp ve varis ülserleri (yaralar) ön plandadır.
Hastalığın Risk Faktörleri Nelerdir?
Ailesinde varis olanlar özellikle risk altındadır. Öte yandan özellikle uzun süre ayakta duran veya hareketsiz olarak gün boyu oturan insanlar (öğretmen, doktor, kuaför, polis, aşçı, sekreter, memur vs.) daha hareketli meslek sahiplerine göre varis hastalığına daha sık yakalanmaktadırlar.  Diğer risk faktörleri arasında çağımızın hastalığı olan obezite (şişmanlık) ve kadın cinsiyet sayılabilmektedir.
Tedavi Edilmeyen Varisler Hangi Komplikasyonlara Yol Açabilmektedir?
En sık görülen komplikasyon sıklıkla ayak bileklerinin iç kısımlarına yerleşen ülserlerdir. Bu yaralar bir defa oluştuktan sonra çok zor ve sabır isteyen bir tedavi ile iyileşirler. Varislere bağlı gelişebilen derin toplardamar içi kan pıhtılaşması hayatı tehdit edebilen bir diğer komplikasyondur.
Hastalığın Tanısı Kim Tarafından ve Nasıl Konulmaktadır?
Toplumumuzda varis hastalarının sayısının çok fazla olması nedeniyle, uygun koşullara sahip olmayan birçok güzellik merkezi ve muayenehanede uzman olmayan kişiler tarafından hastalığın tedavisi yapılmaya çalışılmaktadır. Yeterli teknik donanım ve acil müdahale imkanlarına bile sahip olmayan bu gibi yerlerde yapılacak her türlü girişim, hastanın hayatını bile tehtid edebilecek çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Varis hastalığına sahip olanlar, mutlaka bir kalp damar cerrahına başvurmalıdırlar. Doktorunuz sizin şikayetlerinizi dinledikten sonra ayakta durmanızı isteyecektir. Bu esanada uzman bir hekim tarafından sadece gözleme dayalı olarak yapılacak bir muayene ile hastalığın teşhisi rahatlıkla konulacaktır. Hekiminiz gerekli gürürse sizden ayrıca bir renkli doppler ultrasongrafisi yaptırmanızı isteyebilir. Bu tetkik tedavi planınınzın ortaya konmasında oldukça etkili olabilmektedir.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Hastalığın tedavisi, varisin derecesine ve hastanın şikayetlerine göre belirlenmektedir. İleride bahsedilecek olan korunma yöntemleri ile beraber, kullanılacak bazı ilaçlar ve uygun basınçtaki bir varis çorabı sayesinde, görüntüde bir düzelme olmasada, tüm şikayetler ile olası komplikasyon risklerinden kurtulabilirsiniz. Skleroterapi, halk arasında “iğne” veya “köpük” tedavisi olarak da bilinen bir yöntemidir. Kılcal veya orta büyüklükteki varislerin içlerine çok küçük iğneler ile enjekte edilen özel ilaçlar ile hastalıklı damarların tıkanması sağlanır. Bu yöntem günümüzde uzman olmayan kişiler tarfından, kontrolsüz olarak birçok muayenehane ve güzellik salonunda uygulnmaktadır. Verilen ilaçların son derece allerjik olması ve uygulama hatalarına bağlı gelişebilen kalıcı morluklar nedeniyle bu tedavinin mutlaka bir kalp damar cerrahı tarafından hastane ortamında yapılmasını gerekli kılmaktadır. Lazer yöntemleri varis hatalarında iki ayrı teknik ile uygulanmaktadır. İlki, kılcal varislerin cildin dışından verilen lazer ışınları ile tahrip edildiği yöntemdir. Ağrılı bir tedavi yöntemi olmasına karşın sonuçları skleroterapiye oranla daha iyidir. Lazerin kullanıldığı diğer yöntem ise ameliyathanede uygulanan ve doppler tetkiki ile hastalıklı olduğu saptanan yüzeysel bacak toplardamarının bir lazer kateteri ile kurutulduğu “Endovenöz Lazer Ablasyonu” dur. Bu yöntemde hastalıklı damar çıkarılmadan olduğu yerde işlev göremez bir hale getirilir. Cerrahi yöntemlere göre iyileşme süreci daha hızlı ve ağrısızdır. Endovenöz Lazer Ablasyonuna benzer bir yöntem de “Endovenöz Radyofrekans Ablasyonu” dur. Bu işlemde lazer ışını yerine radyofrekans dalgalarının oluşturduğu ısı ile hasta damar tahrip edilerek kapatılmaktadır. Lazer uygulamasına göre oldukça pahallı olmasına rağmen komplikasyon riski oldukça az, başarı oranı da çok yüksektir. Modern cerrahi girişim, uzun yıllardan beri uygulanan en eski tedavi yöntemidir. Son 5 yılda lazer ve radyofrekans yöntemlerinin uygulanmaya başlamasıyla popülerliği giderek azalmıştır. Ancak, cerrahi girişim maliyetinin oldukça düşük olması nedeniyle, ülkemizde bu yöntemin uzun yıllar boyunca tercih edileceğini düşünmekteyiz.  Bu uygulamada, ayak bileği ile kasık bölgesine yapılan kesiler ile hastalıklı damar bulunmakta ve iki kesi arasından cildin altından (damarın içinden) ilerletilen bir klavuz tel yardımı ile bu damar çekilerek çıkartılmaktadır. Lazer ve radyofrekans yöntemlerinde hasta aynı gün eve gönderilip, ertesi gün işe başlarken, modern cerrahi uygulanan hastalar en az 1 gece hastanede yatmakta ve 2-3 gün işten uzak kalmaktadırlar.
Tedavi Sonrası Varisler Tekrarlar mı?
Tedavi öncesinde hastanın uzman hekim tarafından çok iyi değerlendirilmesi ve gerekli görülmesi durumunda doppler tetkikiyle derin toplardamar sisteminin incelenmesi çok önemlidir. Ancak bu şekilde hastalığın ileride tekrarlayıp tekrarlamayacığını saptamak mümkün olabilir. Doğru ve başarılı bir tedavi sonrasında gerekli konunma önlemlerine de uyan bir hastada derin toplardamar sisteminde de bir bozukluk saptanmamışsa hastalığın tekrarlama olasılığı oldukça düşüktür.
Varislerden Nasıl Korunuruz?
Hiçbir koruyucu yöntem varislerin ortaya çıkmasını tamamen durduramaz. Ancak, kan dolaşımının düzenlenmesi ve bacak kaslarının çalıştırılması esasına dayanan koruyucu yöntemler, yeni varislerin ortaya çıkmasını büyük oranda azaltır. Düzenli egzersiz yapmak, dengeli bir kiloya sahip olmak,  yüksek lif – düşük tuz oranına sahip bir diyet uygulamak, yüksek topuk – dar pantolon giymemek, gün içerisinde imkan dahilinde bacakları yükseğe kaldırmak ve oturma – ayakta durma pozisyonlarını sık sık değiştirmek, sadece bu hastalığa sahip olanların değil, bu hastalıktan korunmak isteyen herkesin uyması gereken kurallardır.

http://www.varisistanbul.com/kilcal-varis-tedavisinde-ssk-gecerlidir.html

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek