Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
İsmi Anılmayan Elçiler...

Gönderen Konu: İsmi Anılmayan Elçiler...  (Okunma sayısı 2669 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı EZEL-İ NUR

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 849
  • Sükut-u hayal oldu koca bir ömür bir nefsin elinde
İsmi Anılmayan Elçiler...
« : Temmuz 30, 2009, 01:02:48 ÖÖ »
HZ. SA'YA VE HZ. IRMIYA A.S.
    
Insanlik tarihi, ayni zamanda peygamberler tarihidir.
Çünkü Cenab-i Mevlâ her kavme bir hidayetçi gönderdigini buyuruyor.
Bir rivayet, insanliga gönderilen peygamberlerin sayisini yüzyirmidörtbin olarak veriyor.
Bunlarin sadece yirmibesinin ismi Kur'an'da zikredilir.
Bu yazi dizimizde, ayetlerde ismi geçmeyen fakat kissalarina deginilen peygamberleri konu ediniyoruz.

Peygamberler, Allahu Tealâ tarafindan, emir ve yasaklarini kullarina teblig etmek ve hidayet yolunu göstermek amaciyla gönderilen insanlardir.
Onlar, Allahu Tealâ'nin seçilmis kullaridir.
Bu, çalismakla veya çok ibadet etmekle elde edilecek bir derece degildir.


 

“Andolsun ki, biz senden önce nice peygamberler gönderdik. Onlardan bir kismini sana anlattik, bir kismini da anlatmadik.” (Mü'min, 78)

“Her kavmin bir hidayet davetçisi vardir.” (Ra'd, 7)

“Her ümmetin bir peygamberi vardir” (Yunus, 47)  


gibi birçok ayet göz önünde bulunduruldugunda, insanlik tarihi boyunca kullarin hidayeti için gönderilen peygamberlerin sayisinin çoklugu anlasilabilir.

 


Yüzyirmidörtbin ilâhi elçi
« Son Düzenleme: Temmuz 30, 2009, 06:39:11 ÖÖ Gönderen: elifsu »

Çevrimdışı EZEL-İ NUR

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 849
  • Sükut-u hayal oldu koca bir ömür bir nefsin elinde
İsmi Anılmayan Elçiler...
« Yanıtla #1 : Temmuz 31, 2009, 11:03:02 ÖS »
Yüz yil sonra diriltilen peygamber: Hz. Irmiya a.s.

 

Irmiya a.s., Yakub a.s.'in soyundan gelen Harun b. Imran a.s.'in neslindendir. Hz. Musa a.s.'dan Hz. Isa a.s.'a kadar olan zaman içerisinde gönderilen, Danyal a.s. ile ayni asirda görev yapmis peygamberlerden biridir.

 

Bu dönem, Israilogullari'nin kendilerine gönderilen peygamberleri öldürmeye basladiklari, aralarinda sapikligin iyice yayginlastigi, haramlarin helal sayilmaya baslandigi bir dönem idi. Allah'in kendilerini, Senharib'in muhtesem ordularinin felaketinden kurtardigini unutarak dogru yoldan sapmislardi.

 

Bunun üzerine Yüce Allah, Irmiya a.s.'a: “Izzetime yemin ederim ki, ben onlara öyle bir fitne ve bela salacagim ki, o dilsizleri konusturacak, akil sahiplerinin akillarini alacak!” buyurdu. Hz. Irmiya a.s. bu ilâhi tehdidi isitince aglamaya ve bu musibetin kalkmasi için dua edip yalvarmaya basladi.

 

Allah, peygamberinin duasini kabul buyurdu. Fakat aradan üç sene geçmesine ragmen Israilogullari eski tutumlarini hiç degistirmediler.

 

Zulmün ve haksizligin hesabini her yerde gören Yüce Allah, Sam taraflarinda hakimiyet süren Buht-Nassar adli bir hükümdarin kalbine Beytülmakdis'te bulunan Israilogullari üzerine yürümesini ilham etti. Buht-Nassar, ufuklari kaplayan, adeta çekirge sürülerini andiran ordusuyla Beytülmakdis üzerine yürüdü. Kisa bir müddet içinde Beytülmakdis'e girdi. Israilogullari'ni kiliçtan geçirdi. Hatta askerlerine emir vererek Beytülmakdis'in üzerini kumlarla kapattirdi. Israilogullari baslarina gelecek felaketi kendileri hazirlamislardi.

 

Beytülmakdis'in yikilip harap edilmesinden sora, Irmiya a.s. oradan ayrilip, kimsenin olmadigi yerlerde uzlet hayati yasamaya basladi . Allah ona uzun bir ömür verdi.

 

Buht-Nassar ordusuyla beraber Kudüs'ten çekilip Babil'e geri döndügünde, Irmiya a.s. bir sepet incir ve biraz üzüm sirasiyla merkebine binerek tekrar Kudüs'e geldi. Oranin nasil harap edildigine bakti. O esnada Allah ona bir ölüm uykusu verdi. Bu zaman içerisinde kimse onu göremedi. Nihayet Cenab-i Allah, yüz yillik bir ölümden sonra kudretiyle onun gözlerini açti. Irmiya a.s. sehrin nasil imar edildigine bakti. Sonra cesedinin ve merkebinin kemiklerinin nasilda bir araya getirildigini izledi. Daha sonra ayaga kalkti, Yüce Allah'in kudretini apaçik görünce: “Ben biliyorum ki, Allah her seye gücü yetendir.” dedi. Irmiya a.s.'in bu kissasi Bakara Suresi'nin 259. ayetinde söyle anlatilir:

 

“Görmedin mi o kimseyi ki, binalarin çatilari çökmüs, duvarlari birbiri üstüne yikilmis, kimsecikleri kalmamis bir beldeye ugrayarak kendi kendine:

 

- Allah burasini ölümünden sonra acaba nasil diriltecek? demisti. Allah'ta onu yüz yil ölü birakmis, sonra dirilterek kendisine:

 

- Ne kadar kaldin? diye sormustu. O da:

 

- Bir gün, yahut bir günden daha az, demisti. Allah ona:

 

- Hayir, yüz yil ölü kaldin! Iste, yiyecegine-içecegine bak, daha bozulmamis. Bir de merkebine bak. Seni insanlara ibret kilalim diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Simdi sen kemiklere bak, onlari nasil birlestirip yerli yerine koyuyor, sonra ona et giydiriyoruz, dedi.

 

Durum kendisine malum olunca:

 

- Simdi iyice biliyorum ki, Allah her seye kadirdir, dedi.”




(arastirdikça ekleyecegim ablam insallah. ;).)

Çevrimdışı mirac

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2120
  • Cinsiyet: Bayan
  • * Suskunluğumu En Güzel DUA Kıl Ya RAB ! *
İsmi Anılmayan Elçiler...
« Yanıtla #2 : Ağustos 01, 2009, 12:04:45 ÖS »
 :)

paylaşım için sağolasın .bilmediklerimiz  öğreniyoruz inşAllah

Çevrimdışı ASLANAVCISI

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 192
  • Cinsiyet: Bay
  • Yalnız kaldığım Zaman Anladım ki tekgerçek "O"
İsmi Anılmayan Elçiler...
« Yanıtla #3 : Ağustos 21, 2009, 10:32:48 ÖS »
çok teşekkürler

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek