Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
İnsan ve toprak

Gönderen Konu: İnsan ve toprak  (Okunma sayısı 1146 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı durmuş göktekin

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 197
İnsan ve toprak
« : Nisan 18, 2016, 10:35:51 ÖS »
İnsan ve toprak,
 
   Allah, toprağı insana dost yapmış. İnsanın en sadık dostu topraktır. Âşık Veysel; duyarak ve hissederek söylemiş: Dost, dost diye nicesine sarıldım/Benim sadık yârim kara topraktır. İnsan beyhude dolanır, boşa yorulur. Dost, dost diye nicesine sarılır. Fakat insanı bir başkası kabul etmez, yine götürür gerçek dostu olan toprağa teslim eder. Çünkü insanın topraktan başka sadık bir dostu yoktur. Allah’ın dost ettiğini kim ayırabilir ki? İnsan; yârine, yaranına, evladına, anasına, babasına güvenir. Hatta malına, mülküne, kasalar dolusu parasına güvenir. Fakat güvendiği her şey onu terk eder, başını çiğnediği toprağa döner. O da hiçbir zaman demez ki; sen bana nankörlük yaptın. Karnımı yardın, kazma ile bel ile yine seni karşıladım gül ile diyerek dostuna gül verir.
 
   Nice güzellere bağlanıp kalmış, yalandan kurtulup, toprağa dalmış, hiç vefa görmemiş, fayda bulmamış, sonunda vefayı toprakta bulmuş. Sadık yâr olarak toprağa düşmüş. Koyun bulmuş, kuzu bulmuş, süt bulmuş. Yemek bulmuş, ekmek bulmuş, et bulmuş. Çapa ile dövmeyince kıt bulmuş. Toprağına ihanet edilince, ot yerine it bulmuş. Âdemden bu yana insan, topraktan geldi. İnsana her türlü yiyecek yetirdi. Canlıları tepesinde götürdü. Bu insanın yâri kara topraktır.
 
   Toprak öyle bir dost ki, dostu ona işkence yaptıkça, o hep güler. Onda yalan yok, herkes de bilir. Bir çekirdek verene o, dört bostan verir. Ondan başka sadık yâri yoktur insanın. Topraktan ayrılsa nerede kalır. Ağzını açınca havasın alır. Sadık yâri insanın kara topraktır. Bir dileği olan Allah’tan ister! Allah kullarını topraktan besler. Topraktan ne istedin de vermedi? Toprağa cömertlik Allah’tan erdi. Senin sadık yârin kara topraktır. Toprak gizli bir hazinedir, veznesi çoktur. Onun işlerinde yalan hiç yoktur. Bekle gör dostun sana neler verecek! Bir verip bin alacaksın başın göğe erecek!.
 
   Bütün kusurları toprak gizliyor. İnsanoğlunun yaralarını toprak düzlüyor. Açmış kollarını, insanların yollarını gözlüyor. Senin sadık yârin kara topraktır. Topraktan yaratılan, dönüp toprak oluyor. Toprak dönüp insan oluyor. İnsanın emrine verilen canlılar oluyor. Canlılar dönüp toprak oluyor. Toprak öyle bir şey ki, görünmeyen kimyagerleri, laboratuarları, fizik araştırma merkezleri, biyoloji üniteleri olan bir fabrika. İnsan gibi! Hainlik, zalimlik yapmıyor! Cömertliği sonsuzdur. Bir kayısı, bir ceviz, bir elma, bir şeftali, bir kiraz, bir armut, bir erik, bir portakal, isteseniz hayır demiyor! Sadece, bir çekirdek ver yeter diyor. Bunlardan birini insandan isteseniz, olmayanı veremeyeceği gibi, olana çok, çok paralar ister. Toprak her şeyi hiçbir karşılık istemeden cömertçe veriyor. Bıkmadan, usanmadan, veriyor. Toprak, hayat boyu bolluğu, bereketi temsil etmiş, sinesinde barındırdıklarıyla hoşgörülüğü, mütevazılığı öğretmiştir. Tepesinde tepinenlerin mahremiyetlerini örtmedeki inceliği, haklıyı, haksızı, masumu, zalimi kabul etmesi de düşünmemizi gerektiren önemli bir husustur.
 
   Bugün toprağa sırt çevirdiğimiz için topraklarımız yozlaştı. Zalimler musallat oldu. Toprağımızın zenginliklerini çeşitli hilelerle çaldılar, aldılar. Bizi dışarı bağımlı hale getirdiler. Köyümün dağlarında, çocukluğumda sığır ve koyun sürüleri vardı. 2013 yılı Haziran ayında, sılayı rahim (ziyaret) için gittiğimde dağlarda ot 30-40 santim büyümüş fakat otlayacak hayvan yok. Bu manzara içimi acıttı. Böyle mi olmalıydık. Geçmişte bir avuç toprağı olan eker-diker, değerlendirirdi. Bugünkü insanlar hazır yetiştirilmişleri pazardan almayı tercih ediyor. O kadar tembelleşmişiz ki, aldığımız ürünü tarladan, bahçeden, kilosunu bu paraya toplamam diyebiliyoruz. Üretimden kaçıp, tüketime koştuk. Toprağı terk ettik. Köyleri boşalttık. Hazırcılığa alıştık. Bunlar bizi insanlıktan uzaklaştırdı. Alabildiğine dışarı bağımlı hale geldik. Üretmeden tüketmek alışkanlığı toplumda onulmaz yaralar açtı. Gençlere ve gelecek nesillere acıyorum. Geçen de bir gence: Bu hayatı nasıl yaşayacaksınız diye sordum. Hayatımız lüzumsuz ürünlerle doldurulmuş, hepsi ihtiyaç gibi gösteriliyor. Sanki onlarsız yaşayamayacakmışız gibi bir anlayış kazandırılıyor. Gelecek için hayat alarm çalıyor bence!
                                           18. 04. 2016 
                                  Durmuş Göktekin

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek