" Dünyada yaşamak, sarsıla sarsıla, ayaklar bata çıka yürümek gibidir. En önemli özelliği, beklenmedik anlarda, ansızın
çıkagelen olaylardır. Bir söz, bir hastalık, bir ayrılık, bir ölüm... Olaylar kimi zaman bir kasırga gibi etkiler, kimi zaman da sadece
bir titreşim hissettirir insanın içinde. Allak bullak olduğunda tutunacak dallar arar, sonra düştüğü yerden kalkar insan. Kırılan
dalların yerine başka dallara tutunur. Ama en sonunda takati kesilir ve hiçbir şeye tutunamaz. İşte o zaman bir melek gelir ve
insanın ruhunu tutuverir. Bu Ölüm Meleği' dir. Dünya yaşamı, Ölüm Meleği' nin gelmesiyle son bulur. Son bulan dünyadaki
yaşamdır, yaşamın kendisi değil..."
" İnsan demek, kırıklık demektir. Her türlü kırıklık. Düş kırıklığı, kalp kırıklığı. Yaşamanız gerektiğine inandığınız
şeyleri yaşamadığınızın, olmanız gereken yerde olmadığınızın, sahip olmak isteyip de olamadıklarınızın kırıklığı
ve bu kırıklığın doğurduğu hüzün... Dünya eksik bir yerdir, ürkütücü ama gerçekçi. Kabul etmek zor ama bir
yanıyla da huzur verici... Eksik ama güzel. Eksik ama anlamlı. Eksik ama kederli..."