Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
'Ölümsüzlüğü Tattık, Bize Ne Yapsın Ölüm' Erdem Bayazıt'ı Kaybettik

Gönderen Konu: 'Ölümsüzlüğü Tattık, Bize Ne Yapsın Ölüm' Erdem Bayazıt'ı Kaybettik  (Okunma sayısı 4252 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı stalker

  • Grupsuz
  • *
  • İleti: 1986
  • Cinsiyet: Bay

Erdem Bayazıt'ı Kaybettik.

Modern Türk şiirinin gür sesli şairlerinden Erdem Bayazıt, (69)  İstanbul'da vefat etti. En çok bilinen şiirlerinden birinde dediği gibi, 'ölümsüzlüğü tattı'.

Uzun süredir kanser tedavisi gören şairin sağlık durumu son zamanlarda iyileşmeye durmuş, bu da dostlarını umutlandırmıştı. Bayazıt önceki gün, saat 19.00'da aramızdan ayrıldı. Cenazesi, bugün ikindi namazını müteakip Eyüp Sultan Camii'nden kaldırılacak.

Erdem Bayazıt, bir neslin Erdem Ağabey'i olarak hatırlanacak hep. O heybetli duruşunu yumuşatan sıcacık güler yüzü, bir çocuk duyarlığı taşıyan merhametli bakışları ve babacan tavrıyla... Yalın bir insandı, külfetsizdi. Sanki 'ağabey' olsun diye yaratılmıştı. Onu görünce insanın kalbi yumuşardı.

Bir dönem siyasete atılmış, milletvekili olmuştu; ama o dünyaya yabancı olduğu her halinden belliydi. Vekilliği sona erince bir daha dönmedi siyasete. Onun asıl sanatı şiirdi. Genç kuşakların ondan öğrendiği en temel bilgi, vicdanının sesiyle konuşmaktı galiba. İnsanlığın acılarına ağlayabilme inceliği...

İlk kitabı "Sebep Ey!" yayımlandığında, Türk edebiyatı o güne kadar pek alışık olmadığı yerli bir lirizmle, zulme ve haksızlığa açıkça meydan okuyan, gönlünün coğrafyası geniş bir şairle tanışıyordu. Şiirindeki bu damar, daha sonraki eserlerinde güçlenerek ve genişleyerek yeni mecralar buldu. İslam coğrafyasının acıları modern şiirimizde belki de ilk kez onun şiirlerinde gür bir sesle dile getirildi. Afgan cihadı üstüne yazdığı şiirler, bir dönemin ruhunu yansıttı ve bir bilinç ışıldaması oluşturdu.

Mehmet Kaplan başta olmak üzere kimi eleştirmenler, onun şiirini yanlış anladı ve yorumladı. O, İslam uygarlığını bir bütün olarak ele alıyor ve ondan kopan modern insanın yalnızlığını, şehirlerde beton duvarlar arasında kayboluşunu, emeğinin sömürülüşünü anlatıyordu. Acı kadar umut da vardı şiirinde, bir müjdeden söz ediyordu. Suların coşacağını, denizlerin kabaracağını, ölü şehirlerin canlanacağını ve bir gün yıldızlar arasından yemyeşil bir rüzgârın eseceğini haber veriyordu: "Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu."

Erdem Bayazıt hep dostlarıyla anılan nadir insanlardan biridir. Onun adı anılınca peşinden Cahit Zarifoğlu, Alaeddin Özdenören, Rasim Özdenören, Akif İnan, Alim Kahraman... adlarını anma gereği duyarsınız. Ve elbette Kahramanmaraş'ı... Şimdi Kahramanmaraş da dostları da onu yitirmenin acısını yaşıyor.

Fakat o daha erken yaşlarında ölümü öylesine sindirmişti ki içine, bunu öyle dokunaklı dizelerle ilan etmişti ki ardında kalanlara diyecek pek fazla bir şey de bırakmamıştı. Bize, geride kalanlara söyle diyordu bir şiirinde: "...Ne tuhafsınız dostlar / Güçsüz kadınlar gibi ağlaşmak niye / Yükselmek varken ölümsüzlüğe..."

Hep şiire ve edebiyata döndü

Erdem Bayazıt, 1939 yılında Kahramanmaraş'ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1959 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yükseköğrenime başladı. 1963'te yükseköğrenimine ara vererek askere gitti. Askerlik dönüşünde Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. 1971 yılında buradan mezun olan Bayazıt, Kahramanmaraş Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak göreve başladı. Daha sonra Kahramanmaraş İl Halk Kütüphanesi'ne müdür oldu.

Öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başlayan Bayazıt, Edebiyat ve Mavera dergilerinin kurucuları arasında yer aldı. İlk şiirleri 1958'de Kahramanmaraş'ta yayınlanan Hamle dergisi ve Gençlik gazetesinin sanat ekinde çıktı. Şiir ve yazıları Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim dergileri ile Yeni İstiklal, Yeni Devir ve Zaman gazetelerinde yayımlandı. İlk şiir kitabı olan "Sebeb Ey" 1972 yılında Edebiyat Yayınları arasında çıktı. 1981 yılı Temmuz ayında Ajans 1400 film ekibiyle birlikte Afganistan'a doğru yola çıkan şair, Pakistan'ın Peşaver kenti başta olmak üzere İran, Hindistan ve Afganistan içlerini gezdi. Yaptığı bu iki aylık gezinin izlenimlerini topladığı "İpek yolundan Afganistan'a" adlı eseriyle 1983 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü'nü kazandı. 1984'te Devlet Planlama Teşkilatı'na sözleşmeli personel olarak giren şair, daha sonra bu görevi bıraktı. 1987 milletvekili seçimlerinde Anavatan Partisi'nden Kahramanmaraş milletvekili seçilerek Milli Eğitim ve Çevre komisyonlarında görev aldı. 1988 yılında "Risaleler" adlı şiir kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Şiir Ödülü'nü kazandı. Milletvekilliği sona erdikten sonra İstanbul 'a yerleşti. Evli ve dört çocuk babası olan Bayazıt'ın bütün şiirleri "Şiirler" (2007) adıyla İz Yayıncılık tarafından yayımlandı.


Şiiri iman için bilirdi

Mavera Dergisi'yle Türk düşünce hayatında önemli bir çığır açan şair Erdem Bayazıt, bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. “Şiiri iman için bilen” şair, son şiiri Üsküdar Risalesi'ni ve 50. sanat yılını tamamlayamadan aramızdan ayrıldı.


ERDEM BAYAZIT
“Bir gün öleceğim biliyorum/ Bunu her an ölür gibi biliyorum” dizelerinin sahibi şair ve eski milletvekili Erdem Bayazıt'ın cenazesi bugün ikindi namazını müteakip Eyüp Camii'nden kaldırılacak. Akciğer kanseri tedavisi gördüğü hastanede geçtiğimiz gün yaşamını yitiren şair, içinde bulunduğumuz yıl, sanattaki 50. yılını kutluyordu.

Erdem Bayazıt, 1970'li yıllarda yazar Rasim Özdenören, merhum Cahit Zarifoğlu ve Akif İnan gibi şair ve yazarlarla çıkardığı "Mavera" dergisiyle Türk düşünce yapısında önemli çığır açmıştı. 50. sanat yılını tamamlayamadan hayata veda eden şair, uzun soluklu şiir serüveninde, heybetli, dik duruşlu, tok sesli ve umut dolu onlarca şiiri Türk okurunun belleğinde kazımıştı.

DERDİ OLAN BİR ŞAİRDİ

Şiirinde yaşadığı coğrafyanın insanının anlatmayı amaç edinen Bayazıt'ın şiiri “derdi olan” bir şiirdi. Şair, çıkardığı "Mavera" dergisiyle de birçok genç şairi cesaretlendirmiş ve desteklemişti.

Bayazıt, edebiyat hayatına Kahramanmaraş'ta okul arkadaşları yazar Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, merhum Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan'la birlikte "Hamle" adlı kültür dergisini çıkararak girdi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanarak 1959 yılında İstanbul'a giden Bayazıt, burada Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç gibi edebiyat ustaları ile tanışarak, şiire olan ilgisini devam ettirdi. Bayazıt, 1970'li yıllarda ise "Büyük Doğu", "Diriliş" ve "Edebiyat" gibi dergilerde yazılar kaleme alan, Kahramanmaraş'tan "Hamle" dergisini birlikte çıkardığı arkadaşları Ersin Nazif Gürdoğan, Mehmet Akif İnan, Aleaddin Özdenören ve Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ile Hasan Seyithanoğlu'ndan oluşan 7 kişilik ekiple "Mavera" dergisini okuyucuyla buluşturdu. "Mavera, bir yaşama biçimi halinde öz uygarlığımızı yeniden yürürlüğe koyma davasını güdenlerin, edebiyat alanındaki bir buluşma yeridir" duyurusuyla yayın hayatına başlayan dergi, Türk düşünce yapısında önemli çığır açtı. Türkiye'nin dertleriyle bu kadar dertlenen birinin siyaset ile ilgisinin olmaması düşünülemezdi. Turgut Özal döneminde Anavatan Partisi'nden milletvekili seçilen Bayazıt, İpek Yolu'ndan Afganistan'a ile TYB 1983 Gazetecilik Ödülü'ne, Risaleler ile TYB 1988 Şiir Ödülü'ne layık görülmüştü. Sebep Ey ve Risaleler adlı iki kitabı bulunan Bayazıt, vefatından önceki son röportajında hastalığı sebebiyle şiir çalışmalarına ara verdiğini, "Aşk", "Tabiat" ve "Savaş" risalelerinin üzerine bir de "Üsküdar Risalesi" yazarak, Üsküdar'ı anlatmak istediğini belirtmişti.

KUDÜS ÜSKÜDAR'DAN BAŞLAR

Merhum şair, yazmayı hedeflediği ancak ömrünün vefa etmediği "Üsküdar Risalesi" ile ilgili şunları kaydetmişti: "Sağlığım iyi olursa bir de Üsküdar Risalesi yazmak istiyorum. Bizim itikadımıza göre Kudüs, Üsküdar'dan başlar. Osmanlı döneminde seferler Avrupa'ya bile olsa Üsküdar'dan başlardı. Kudüs'e giden yollar mutlaka Üsküdar'dan geçer. Bunları işleyebilirsek orada yaşayan halkı, tekkeleri, ezanları anlatabilirsek işte o zaman Üsküdar Risalesi olacak."

Şiirlerini destana yatkın bir üslupla işleyen, okuruna isyan havasında umut veren bir biçimi benimseyen Bayazıt, en çok Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da okuduğu, "Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair" adlı şiiriyle biliniyordu.

Edebiyat âleminin başı sağolsun

Ertuğrul Günay: Şair, yazar ve düşünce adamı Erdem Bayazıt'ın vefatını üzüntüyle öğrendim. Çağdaş Türk şiirinin temsilcilerinden olan Erdem Bayazıt, uzun yıllar önemli görevlerde bulunmuş ve Türk edebiyatına değerli eserler kazandırmıştır. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve edebiyat dünyamıza başsağlığı dilerim.

Yeryüzü ona mescit kılındı

Nazif Gürdoğan: Erdem Bayazıt şiirimizin güçlü seslerinden biriydi. 'Yeryüzü bana mescit kılındı' diyerek Türklerin Asya'dan Avrupa'ya bin yıllık yürüyüşünün sınırsız coşkusunu duyan ve bunu da şiirine yansıtan bir şairdi. En büyük arzusu Üsküdar Risalesi'ni yazmaktı. Üsküdar'ı Kudüs kapısı olarak nitelendirirdi. O Necip Fazıl gibi Sezai Karakoç gibi, şiiri iman için bilirdi. Onun için şiir mutlak gerçeği mutlak güzelliği aramaktı. Bütün Türkiye'nin, İslam dünyasının başı sağolsun. Kendisini kaybettik ama şiirleri, düşünceleri yaşayacaktır.

Şiirinin ses tonu yüksekti

Ali Haydar Haksal: Geçen yüzyılın son çeyreğinin önemli şairlerinden biriydi Erdem Bayazıt. Sol ideolojinin ve karşıtlarının seslerinin yükseldiği, insan kanının aktığı, gerilimli bir dönemde şiir yazıyordu. Yüksek ses tonuna sahip bir şairdi. Elbette bunun bir nedeni var. Batı düşüncesinin olumsuzluklarına karşı koyan bir sesti. Müslüman bilincin sesini açık bir dille ifade ederdi. O dönemde bizim gibi genç yazar ve şairlerin sığındığı bir sesti bu. İslam dünyasının başı sağolsun, çok önemli bir şairini kaybetti.

Genç şairlere destek oldu

Cevdet Karal: Vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Bir okuyucu ve şair olarak hayatımda önemli yeri olan bir şahsiyetti. İlk okuduğum ve neredeyse tamamını ezberlediğim şiir kitaplarından biri 'Sebep Ey'dir. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.

Hüseyin Atlansoy: Erdem Bayazıt öncelikle insan olarak muazzam bir insandı. Telgrafın telleriyle hep beyaz haberler veren bir ağabeyimizdi. Allah rahmet eylesin.

Mehmet Doğan: Genç şair ve yazarların yetişmesi için büyük gayret sarfetti, bir kültür ortamı oluşturmaya çalıştı. Bu bakımdan yalnız şiirleriyle değil bu yönleriyle de kalıcı olmuştur.

Mahşerde buluşmak ümidim

Rasim Özdenören: 53 yıllık dostumu kaybettim. Onunla sadece edebiyat alanında değil hayatta da beraber bir yürüyüşümüz vardı. Beraberliğimiz lise yıllarında başladı. Cahit Zarifoğlu, Akif İnan, ikiz kardeşim Alâeddin Özdenören ve Erdem Bayazıt ile aynı lisede okuduk. Fakültede de beraber bulunduk. Lise yıllarında Maraş'ta çıkardığımız mahalli gazetelerde kültür sanat sayfaları yaptık. Ardından Mavera, Hamle ve Edebiyat Dergisi'nde beraber çalıştık. Erdem'in nesri de şiiri gibi vuruşkandı, realistti. Şiiri hem lirik, hem hamasi hem de tok sesliydi. Şiirinin kökenlerini Dede Korkut'a kadar indirgeyebiliriz. Onun şiirinde Dadaloğlu'nun Köroğlu'nun sesini duymak mümkün. Ama bu söylem olarak böyle. Aynı zamanda Türk Modern Şiiri'nin özelliklerini de barındırır. Onun şiirlerindeki bazı mısralar zaman zaman slogan olarak da kullanıldı. 'sabır, savaş, zafer/ Adım:Müslüman' gibi...

Hem yol arkadaşımı, hem fikir ve edebiyat arkadaşımı kaybettiğimden derin üzüntü duyuyorum. Mahşerde buluşacağımızı ümit ediyorum.

ÖLÜME SAYGI

Ölüm bir melek elinde gelir
Ve öper usulca çocuk yüzleri.
Belki bir gün kurtuluruz
Karıncaların yolunu şaşırtan ince rüzgarlarla
Kaplumbağaların hasret kaldığı derin tepelerde
Çocuk gibi bakalım mavi sulara
Şehirlere bakalım insanlığımızı eskittiğimiz
Sislerden dumanlardan yollara atılan
mısır koçanlarından
Belki tutarız birgün belki kurtarır bizi
Simsiyah saralım bezlerle dağları rüzgarları
Gül bahçeleri ağlasın
Dallarda salınan çocuk salıncakları ağlasın
Kırmızı balonlar bizsiz kaybolsun gökyüzünde.
Haydi sığının şehirlere
Kabuğunuza çekilin yorganınızı çekin üstünüze
Kalsın titrek ve mavi elleriniz
Bekleyin geliyor ölüm usulca
Usulca girer koynunuza.

VEDA

Bu şehirden gidiyorum
Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi
Gururu yıkılmış soy atlar gibi
Bu şehirden gidiyorum
İnsanlar taş gibi bana yabancı
Ağaçlar bensiz hüküm giyecek bulvarlarda
Bir tambur bir yalnızlığı anlatıyorsa
O ışıksız pencereden
Ben onu bile bile duymuyor gibiyim.
Bu şehirden gidiyorum
Gömerek geceyi içime
Sabahın hüznünü beklemeden
Gidiyorum bu şehirden.

DİRİLİŞ SAATİ

Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
Karanlığı emip emip de gebe kalan
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
Herkesin
Veba girmiş bir şehrin hem halkı
Hem seyircisi olduğu bir günde
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince
Çıkacağız yola.
Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yüzümüze değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince.
« Son Düzenleme: Temmuz 16, 2009, 04:14:02 ÖS Gönderen: Bilge »

Çevrimdışı musalli

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4058
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
Toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazen


Allah cellecelalu rahmet eylesın.

Çevrimdışı stalker

  • Grupsuz
  • *
  • İleti: 1986
  • Cinsiyet: Bay
Kendisiyle geçen sene Rasim Özdeneren için hazırlanan bir programda tanışma fırsatım da olmuştu çok şükür.
Bu yılın başlarında Üsküdar Belediyesinin hazırladığı 50.Sanat yılı programına da katılmıştım.Rahatsızlığı nedeniyle programa katılamamış mesaj göndermişti.Onu izlerken göz yaşlarımızı tutamamıştık.
Erdem Bayazıt  ve onun mavera ekibinden ''Kahrmanmaraşlı'' arkadaşlarını çok yakından takip eder çok severdim.
Cahit Zarifoğlunu çok erken kaybettik, Şimdi de Erdem Bayazıt'ı yitirdik.
Allah rahmet etsin.Günahlarını af etsin.Mekanı cennet olsun.

BULMAK     

 

Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti

Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti

 

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma

Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma

 

Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından

Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından

 

Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde

Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde

 

Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş

Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş

 

Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine

Kapılıp gidiyorum saçının sellerine

 

Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar

Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar

 

Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın

Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın

 

Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi

Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi

 

Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım

Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım

 

Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden

İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden

 

Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm

Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm

 
« Son Düzenleme: Temmuz 08, 2008, 01:50:16 ÖS Gönderen: stalker »

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek