Ben, Filistinli bir çocuğun sapanından fırlayan direşken bir taşım...
Hedefim, zulmün başrolcüsü İsrail...
Küçüğüm ama gayem büyük...
Hissedilmem belki ama, atıldığım duyguların inancı yeter...
Bir sevda uğruna, bir kurtuluş adına, savrulurum zalimin arasında binbir duayla...
Kara gözlerin umutlu bakışları ahenginde,
Minik kalplerin heyecanlı ve korku dolu, bir o kadar da kararlı çarpışları doğrultusunda,
Dillerde dualar, gözlerde yaşlar ile,
Kan ve barut kokulu sokaklarda,
Bir vicdansızın acımasızlığını hissettirmek muradıyla vurmaya giderim...
Ben, Filistin''in herhangi bir yıkılmaya mahkum evinde,
Cebimde bir-iki taş, kucağımda sapanım,
Dilimde zikr ve dualarımla "özgürlük rüyâları"na dalmış,
Gülle ve çığlık sesleriyle açmışım gözlerimi, bir can pazarına daha..
"u Ekber" nidalarının patlama gürültülerine karıştığı,
Sadist ellerin mazlum yüreklerin inançlarına ve "özgürlük" heveslerine uzandığı bir azabın ortasında,
Ayaktayım!...
Kimimizin belki bir kolu yok, belki iki kolu.
Tek ayakla davasını yürütmeye çalışıyor kimimiz, kimimiz iki ayağını kaybetmiş,
Fakat Lâ İlâhe İll''a bağlılığıyla sanki bir serdengeçti ve zâlim üstüne!...
Biz; Filistinli, Keşmirli, Çeçenyalı, Afganistanlı ve daha nice düşmanları tarafından can acısı çektirilmiş,
Lâkin şehadet lezzetine lâyık olmuş,
Ateş yağan, vaveylâlar yükselen, tekbirler getirilen,
Her an tazelenen kuruyamayan kanlarla boyanmış şehirlerin,
Küçük yürekli ama büyük umutlu çocuklarıyız...
Ya Şehadet, ya Şehitlik müjdemiz!...
Ya Rabb! Ellerimizden tut!...
Bırakma bizi!...
Bırakma!...