Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı

Gönderen Konu: Bakırkoyde Bır Oyuncakçı  (Okunma sayısı 5220 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gizem

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 697
  • Cinsiyet: Bayan
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı
« : Kasım 12, 2008, 10:43:06 ÖÖ »
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı

 

Geçenlerde, Sezgin ile birlikte Bakırköy’de aylak aylak dolanırken, kocaman bir alışveriş merkezinin hemen yanı başında bir mağazaya takıldı gözlerimiz.

 

Bir oyuncak mağazası, hatta mağazadan da öte bir oyuncak hipermarketi gibi bir yerdi burası.

Vitrin düzenlemeleri, afişleri ve tabelası ile tamamen dikkat çekici bir görünüm arz ediyordu.

Sezgin;

-Sen şimdi buraya girer, Ömer Yûsuf’a çuvalla oyuncak alırsın, diye takıldı.

-Yok canım! Takla atan, göz kırpan, burun silen ekşın menlere para verip, oğlumun çocukluğunun ve hatta insanlığının ziyan olmasına asla izin vermem, diye cevap verdim.

 

-Oğlum ne alakası var ya! O daha bir bebek, ekşın menden falan ne anlar ki? hem ekşın menlerle oynayan her çocuğun hayatı ziyan mı oluyor ki? Ne kadar da geri kafalısın ya! diye devam etti.

 

-Yahu kardeşim bunun geri kafalılıkla alakası falan yok.

 

Müslüman bir memlekette Müslüman çocukları neden üzerinde Beytullahın resminin bulunduğu bir puzzle’ı değilde, Notre Dame katedralinin resminin bulunduğu puzzle’ları yaparlar.

 

 Neden namaz kılan Abdullah ile değil de, uçan kafa atan salak sapık ekşin menlerle oynarlar.

 

Neden çocuklarımız sarı saçlı Sindi adında garip yaratıklarla oynarlar da, Ayşe adında bir oyuncakla oynamazlar? Bunlar Müslüman çocukları değil mi ya hu? diye hiddetle cevap verdim.

 

-Haklısın ama bir dolaşmakta fayda var bence, dedi Sezgin.

 

-İkindi’ye vakit var değil mi?

Hımm evet, haydi bir girelim bakalım, dedim.

 

Mağazanın ismi Bizim Çocuklarımız.

 

Aa! O ne? Burada tesettürlü hanım kardeşler de çalışıyor ya!

 

Bunlar delirmiş olmalı?

 

İlk şoku yemiştim açıkçası. Böyle bir yerde, tesettürlü hanımlar çalıştırmak büyük risk aslında. Helâl olsun.

 

Sezgin de bu ilk şoku öyle bir kuvvetle yemişti ki; danışmadaki tesettürlü hanıma hayretini bildirmeyi ihmal etmemişti.

 

Onlar konuşmaya başladıklarında, bende, kapıdaki bu şokun ardından, başıma daha ne şoklar gelebileceğini düşünmeden rafların arasına daldım.

 

İlk gözüme çarpan şey, üzerinde İslam harfleri ile Abdullah yazılı bir kutu oldu. Nasıl bir şaşkınlıkla kutuyu elime aldığımı bilmiyorum ama, kutunun arkasında ki resimlerden Abdullah’ın, küçük bir çocuk şeklindeki bir oyuncak olduğu ve bu oyuncağın rüku ve secde hareketlerini tam ve eksiksiz olarak yapabildiğini anladım.

 

 Bir yanlışlık olmalıydı kesin. Etrafıma bakındım, bir kamera şakası falan olabilir diye düşündüm. Ama bu oyuncaktanda bir tane yoktu ki yahu?

 

Abdullah’ın hemen yanındaki kutuyu aldım elime, bunun üzerinde de yine İslam harfleri ile Amr yazıyordu.

 

Hayır! Bu bir rüya olmalı, Amr’da abdest alan bir çocuk! Kutuları açmalıyım kesinlikle, dedim içimden. Bu bir şaka ise çok kötü bir şakaydı. Ama ya gerçekse!

 

Çaktırmadan kutuları açtım. Aman Ya Rabbi! Aynen kutunun üzerindeki resimlerde olduğu gibi bir oyuncak, üstelik başında takkesi bile var, üstelik ellerinin parmakları bile oynuyor, üstelik her hareketinde de o harekete uygun bir ses veriyor.

 

Başını sağa çeviriyorsun “Esselamualeykümverahmetullah”, ellerini kulaklarına götürüyorsun “Allahuekber”. Yeniden etrafa bakındım.

 

Yan taraftaki rafın önünde, dehşete düşmüş bir bakışla elindeki kutuya bakan bir ihtiyar amca vardı. Hemen yanına gittim. Beni çimdiklemesi için ricada bulundum.

 

Amca ne derse beğenirsiniz?

 

-Ya beni kim çimdikleyecek oğul?

 

Sanırım amca ile aynı noktalama işaretlerine sahiptik. Soru işaretleri ve koca koca ünlemler. Eğer bu bir rüya ise yada bir şaka, Allah’a şükürler olsun, yalnız değildim. Amca benim elimdeki kutuya, ben onun elindeki kutuya bakarken, sanki anlaşmışız gibi kutuları değiş tokuş yaptık. Nefesimin kesilmek üzere olduğunu hissettim o an. Bu birbirine geçmeli küp şeklinde parçalardan oluşan bir oyuncaktı ve tamamlandığında kocaman siyah bir küp halini alıyordu, üzerinde altın sarısı süslemeler bulunan bir küp.

 

-Aman Allahım, ama bu Beytullah! diyebildiğimi sanıyorum.

 

Tamamen tahtadan oluşturulmuş bu oyuncak sekiz parçada oluşuyordu. İç kısımlarına kare, üçgen, daire gibi çıkıntılar yapılmıştı, bu çıkıntılar sayesinde parçalar birbirine geçiyordu. Sekiz parçayı birleştirdiğinizde, Beytullah elinizdeydi.

 

Yanımdaki amca, bir çocuk heyecanı ile Abdullah ile Amr’ın kollarını bacaklarını oynatıyordu. Anladığım şuydu bu esnada, utanmasak, ikimizde yere oturup oyun oynamaya başlayacaktık.

 

Yeniden raflara çevirdim gözlerimi. Beytullah ismi verilen bu oyuncağın, 27, 64 ve 125 parça olanları da vardı üstelik.

 

O anda amca ile içinde bulunduğumuz kareye Sezgin de dahil oldu.

Ama ne dahil olma? Şaşkınlıktan gözleri dışarı fırlamış bir halde, hani şu her markette bulunan alışveriş arabalarından birini tıka basa doldurmuş. “Sinan, bak lan neler buldum?” diye bas bas bağırıyor.

 

Bense, “Allahım ne olur bu bir rüya falan olmasın” deyip duruyorum kendi kendime. Amca, Sezgin ve ben, üçümüz birlikte Sezginin getirdiği tıka basa dolu arabaya tabiri caiz ise hücum ettik.

 

Üzerlerinde Beytullahın, Mescid-i Nebevînin ve hatta bir çok İslam eserinin resimlerinin bulunduğu puzzlelar, hurma ağacından yapılmış çeşitli ebatlardaki kutular, kamış kalemler, çeşitli ebatlardaki ve çeşitli renklerdeki İslam harflerinin bulunduğu harf kutuları, İslam harflerini kullanarak oynanan bir çok kelime oyunu.

 

Fakat bunların dışında bir şey daha fazla dikkat çekiyordu. Sakallı ve diz üstü oturan bir ihtiyar şeklinde büyükçe bir oyuncak! Büyük bir heyecanla elime aldım. Üzerinde “Hafız” yazılıydı. Arkasındaki açıklamada da şöyle yazıyordu:

 

“1- Oyuncağın arkasındaki ekrana dokunarak, istediğiniz sûreyi hatta istediğiniz sayfayı ve hatta ayeti dinleyebilirsiniz.

 

2- Kutunun içindeki 8 ayrı CD sayesinde, 8 dilde, dünyaca tanınan Râzi’nin Et-tefsiru’l kebir’i, Taberi’nin Câmiu’l beyân fi tefsiri’l Kur’ân’ı, İbn Kesir’in Tefsiru’l Kur’âni’l azim’i, Muhammed Esed’in The Message of the QUR’ÂN’ını dinleyebilirsiniz.

 

3- Çocuğunuzun ismini hafızaya kaydetmeniz halinde, namaz vakitlerinde, önce Ezân-ı Muhammedi’yi ve hemen ardından mesela “Ömer Yûsuf, haydi ikindi vakti” gibi bir uyarıyı konuştuğunuz dilden dinleyebilirsiniz.

 

4- Bu oyuncak ile ilgili gelişmeleri internet sitemiz üzerinden takip edebilir ve gelişmeleri ücretsiz olarak oyuncağınıza indirebilirsiniz.”

 

Bu kaçıncı şoktu bilmiyorum ama daha fazlasını kaldıramayacağımı anlayıp, hemen bir yetkili ile görüşmeye karar verdim. Bu işin içinde bir iş olup olmadığını, varsa ya da yoksa bu işi kimlerin yaptığını çok merak ediyordum açıkçası. Danışmadaki tesettürlü ve oldukça güler yüzlü ama asla bir şeyler satıcı edasıyla konuşmayan hanım kardeşimin yanına gittim. O da telefonla, adının Bilâl olduğunu öğrendiğim mağaza müdürüne ulaştı.

Birazdan siyahî bir adam geldi yanımıza.

 

-Esselamualeyküm, dedi.

 

-Vealeykümselam dedikten sonra, danışmadaki hanım kardeşime sessizce,

 

-Bu beyefendi yabancı sanırım ama ben yabancı dil bilmiyorum, dedim.

 

-Gerek yok ki zaten, dedi.

 

-Bir şey sormak istiyorsunuz sanırım, diyerek söze başladı mağaza müdürü, gayet hoş bir Türkçe ile. Bu mağazanın insanları şaşırtmaktan başka bir amacı yoktu anlaşılan.

 

-Beyefendi kardeşim, bu eğer bir şaka ise burada bitirmenizi rica ediyorum. Değilse söyler misiniz bu mağaza kimin Allah aşkına? Ve bu kadar oyuncağı nereden buldunuz?

 

-Bismillahirrahmanirrahim. Neden şaşırdığınızı anlıyorum. Türkiye’ye daha önce gelmeliydik. Ama ancak nasib oldu sanırım. Yoksa dünyanın bir çok yerinde, Amerika, İngiltere, Almanya hatta İtalya gibi ezici çoğunluğu Hristiyan olan ülkeler de içinde olmak üzere yaklaşık 82 ülkede 250 mağazamız var.

 

Merkezi Nijerya da bulunan, uluslararası bir gruba bağlı bir oyuncak firmasıyız. Firmamızın uluslararası ismi “AWLADUNA”’dır.

 

Yalnız mağazalarımızı, her ülkenin kendi dilinde, şirketimizin isminin tam karşılını verecek bir isimle açıyoruz, Türkiye’de olduğu gibi “bizim çocuklarımız”.

 

Bu mağazada gördüğünüz her oyuncak kendi imalatımız. Ve bu oyuncakları ancak evlerimizde kendi çocuklarımız üzerinde denedikten sonra seri üretime geçirebiliyoruz, bu firmamızın altın kuralı. Bu işe başlarken hiçbir ticarî kaygı gütmediğimizi önemle belirtmek istiyorum ve bu hala böyle.

 

Tek amacımız, Müslümanlar olarak, evimizde, kendi çocuklarımızın rahatlıkla oyun oynayabilecekleri oyuncaklar yaparak, Kapitalist ahlaktan yani küresel ahlaksızlıktan bağımsız, Müslüman çocukların yetişmesine katkıda bulunabilmek.

 

Zaten fiyatlarımıza bakılırsa da bunun böyle olduğu açıkça görülecektir. Örneğin şu elinizdeki Abdullah. Bu türden ama farklı işlevleri bulunan bir oyuncak başka bir mağazada 30-40 milyon lira civarında satılırken, bizde sadece 10 milyon lira.

 

Para kazanmıyor muyuz? Elhamdülillah, kazanmasak burada olma ihtimalimiz de olmazdı. Ama dediğim gibi maddî kardan öte manevî bir kar amaçlı firmayız. Başarımız sadece Allah’ın yardımı iledir. Elhamdülillah!

 

Efendimiz Hz.Muhammed sallallahualeyhivesellem sırtında torunlarını taşıdıysa, bizde tüm dünyanın çocuklarını sırtımızda taşıyabilmeliyiz diye düşünüyoruz.

 

Bu kadar bilgi size yeterli geldi ise müsaadenizi isteyeceğim. İçeride oğlumla birlikte yeni bir oyuncak üzerinde çalışıyoruz da. Bu arada sizin de yeni bir oyuncak ile ilgili fikirleriniz olursa memnuniyetle kabul edebileceğimizi, hatta ama az ama çok bir telif ödeyerek bu fikirlerinizi değerlendirebileceğimizi de belirtmek isterim.

 

-Iıı, tabi, pek tabi. Görüşmek üzere inşallah. Selametle! diyebildim.

Bilâl bey kardeşimin arkasından, Sezgin ve ben hayretle ve ağzımız açık bir şekilde bakakaldık.

 

Bizim amca ise, bir köşeye oturup bir yandan ağlıyor bir yandan da “Allah razı olsun sizden, Allah razı olsun” diye söylenip duruyordu.

 

“Ulan!” dedim içimden “adamlar Nijerya’dan gelip burada mağaza açıyorlar ve üstelik böyle bir mağaza, helâl olsun, hem de Allah bin kere razı olsun. Bizim ülkemizde de Müslümanlar zengin olsalar eminim böyle şeyler yaparlardı. Ah! Müslümanlar bir zengin olsalar, kim bilir daha başka neler yaparlar.”

 

Sezginle bütün paramızı bir araya getirip alabildiğimiz kadar oyuncak aldık o gün. Ömer Yûsuf’un oyuncakları gördüğündeki yüz halini görecektiniz. Eğer 35 günlük olmasaydı, kesinlikle “Aslan babam, Allah senden razı olsun” derdi.

 

Şimdiden maaş gününü bekliyorum. Mutlaka ama mutlaka her ay başında buraya gelmeliyim. Sizde bir ara uğrayın isterseniz.

...

İnanmadınız değil mi?

Ama çok ciddiyim!

Sinan Doğan
« Son Düzenleme: Kasım 12, 2008, 11:36:14 ÖÖ Gönderen: 66_hulya »

Çevrimdışı yade

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 58
  • Cinsiyet: Bayan
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı
« Yanıtla #1 : Mart 11, 2009, 09:55:51 ÖS »
slm bu hikaye çok hoş da bu magzanın tam adresi nerde bende gitmek istiyorum çünkü görsel oyuncaklara hatta dinimi anlatan görsel oyuncaklar bulmam benim için çok iyi olur neden derseniz işitme engelli kardeşim var ve işitme engellilerde görsel egitim çok önemli cvp yollarsanız sevinirim

Çevrimdışı YOLCU

  • ÜST YÖNETİCİ
  • *
  • İleti: 6397
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı
« Yanıtla #2 : Mart 12, 2009, 06:12:36 ÖÖ »
ben her haftasonu bakırköydeyim bir uğrayım bari :)

Çevrimdışı Kelebekler Diyarı

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 5131
  • ...
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı
« Yanıtla #3 : Mart 12, 2009, 12:28:32 ÖS »
neredeymişki acaba neti dolandımda bir bilgi yok ilginç sahiden..

Çevrimdışı Kelebekler Diyarı

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 5131
  • ...
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı
« Yanıtla #4 : Mart 12, 2009, 12:46:32 ÖS »
evet buda ilginç nazenin  hele ki bakırköyde olması ihtimali zordu zaten :)

Çevrimdışı Kelebekler Diyarı

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 5131
  • ...
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı
« Yanıtla #5 : Mart 12, 2009, 03:00:25 ÖS »
ne köy bir bilsen sanırsın bellapais :)

Çevrimdışı yade

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 58
  • Cinsiyet: Bayan
Bakırkoyde Bır Oyuncakçı
« Yanıtla #6 : Mart 18, 2009, 03:15:29 ÖS »
çok üzüldüm gerçekten  :'(tam benim ihtiyacım olan bir şeydi keşke gerçek olsaydı

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek