Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Sesini Bekliyorum

Gönderen Konu: Sesini Bekliyorum  (Okunma sayısı 1441 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı stalker

  • Grupsuz
  • *
  • İleti: 1986
  • Cinsiyet: Bay
Sesini Bekliyorum
« : Kasım 22, 2008, 06:41:32 ÖS »
"Seni, dizelerimin şehveti yırttığı bir yerde
bağlıyorum yüreğime.. Hep orda kal imbat fısıltısı..."


SESİNİ BEKLİYORUM

Edith Piaf çalıyor fonda kalbimi delik deşik ederek.. Seni düşünüyorum.. Ben seni üç kere görüyorum.. Üçünde de ayrı ayrı ölüyorum.. Yağmur amansızca iniyor şehre...

Yağmur amansızca iniyor şehre.. Sen gülümsüyorsun mesela. O kadar sıcak ki gülümsemen, sokak çocuklarının çıplak ayaklarını ısıtıyor.. Ansızın vuruyorum kendimi yollara.. Arabalar, bulvarlar, karanlık sokaklar ve renkli ışıklar çarpışıyor birbirine.. Ben senin sesini bekliyorum...

Ben senin sesini bekliyorum.. Sanki asırlardır bekliyorum.. Sessizliğimin kesif sislerinde bekliyorum sesini, umutlarım filiz filizken bekliyorum.. Kalbimin tüm telefonları çalıyor bir anda.. İçim titriyor.. Bir darbeyle el koyuyorum içime.. Ama olmuyor, bu sevecen iç titremesini durduramıyorum.. Dizlerin ürpererek çözülüşünün anlamını ilk kez ve ne çok keşfediyorum sevgi sözlüğünde. Ruhumu ve bilincimi alt üst eden bir kasırga, taze çiy damlaları gibi kayıyor gözlerinde. Oturup onları seyrediyorum şaşkınca uzanarak dikenli çalıların arasına.. Mesela, çocukluğumdan böğürtlenler topluyorum sana, çalılar parçalıyor ellerimi...

Çalılar parçalıyor ellerimi.. Kanla karışık hüzün sızıyor ellerimden. Yanı başımda minicik bir kız çocuğu kağıt mendil satıyor nezle olmuş sahte hayatlar için.. Ben sana neler söyleyeceğimi ezberliyorum o sıra.. Çocukluğumda ezberlediğim kerrat tablosu gibi şaşırıyorum durmadan.. Çok gülüyorum bu halime...

Çok gülüyorum bu halime... Acemi, raydan çıkmış bir sevdalı coşkulu söylevler çekiyor kendi kendine.. Kaldırımların sükunetiyle kucaklaşıyorum sonra.. Bakıyorum; sokak çocukları tinerle hayatlarının en acımasız dansını yapıyorlar. Bir anda seninle senden uzaklaşıyorum. Durup bir sarkaç gibi sallanıyorum önlerinde. Zaman, acılarımız ve hüzünlerimiz gibi hiç aksatmadan akıyor kum saatlerinden. Her nefeste sanki bir ömür eksiliyor dudaklarından. Bakıyorum; çocuklar, sen, saatler akıyorsunuz delişmen bir ırmak edasıyla. Yaşlı akordeoncu Mıgır senin için çalıyor en hüzünlü ezgilerini seni hiç bilmeden.. Kızarmış kestane kokularıyla bir rüzgar esiyor...

Kızarmış kestane kokularıyla bir rüzgar esiyor.. Savrulup geliyor ve içime doğru esiyor.. Aslında içim dışında kimsenin umurunda değil ya sevdam, içimin kılcal damarları ağlamaya başlıyor sessizce.. Ne çok ve ne kahredici ağlıyorlar, şaşırıyorum.. O anda, hepimize haberleri bilmeden gazete satıyor kör bir adam. Kör adamın hayatını düşünüyorum...

Kör adamın hayatını düşünüyorum.. Mesela ,mendil satan minik kızın hayatını sonra. ''Tinere sevdalı bir sokak çocuğu olsaydım'' diyorum kendi kendime.. İçim kanamaya devam ediyor. Kendi kanımda senin yüzünü görüyorum. Ve bir kez daha ölüyorum...

Bir kez daha ölüyorum.. Kimliksiz kalabalıklar arasında sadece ayaklarım yürüyor. Birden aşk şarkıları haykırıyor müzik marketlerden kalabalığın üzerine doğru. Senin özlemine hemen oracıkta yeniliyorum. Bir karanfil armağan ediyorum kendime.. Gizemli olan o anlatılması zor tarafın fesleğen kokusu gibi çoktan sinmiş hayatıma.. Elinde tek karanfille sendeleyen bir sevdalı, üstelik hala doğduğu günkü kadar serseri.. Gülerek dalga geçiyor kendiyle... Aptallığımı çok seviyorum...

Aptallığımı çok seviyorum.. Ve senin sesini bekliyorum.. Birden çocuklaşıyorum, ruhum şimdi ne çok çingene.. Anlatılamaz bir çılgınlık hali. Dünyanın bütün zorbaları üzerime gelse, içimde sanki yenik bir Paris.. Kollarım İstanbul, gözlerim Boğaziçi.. Her yanımda başkaldıran bir martı ve ıslığımda Egeli bir imbat fısıltısı.. Kalbimin tetiğini çekiyorum...

Kalbimin tetiğini çekiyorum.. Kocaman bir kartal kanatlanıyor kalbimden bir anda.. Senin sesini bekliyorum, gül bahçesi masum yüzünü.. İçinde kaybolmak istiyorum gözlerinin mesela.. Bu çingene ruh arsızca özlüyor seni. Dünyayı değiştiriyorum belki de sen farkında olmadan, üstelik senin içgüdülerinle ve hiç utanmadan.. Korkusuz, parlak bir konçerto çalıyor meydanda. Dört bir yanımda dünyanın en kederli kemancıları. Kalabalıklar toplanıyor, yalnız ve haylaz kalabalıklar.. Şehrin bütün isyancıları: minik kız, sokak çocukları, kör adam, travestiler, metalciler, serseriler... Hüzünlü ve muhteşem bir koro oluşturuyoruz oracıkta. Yanan bembeyaz mumlarla çeviririyorum onları. Meşaleler taşıyorum her birine sendeleyerek ve kan kaybından ölmek üzere.. Tutuşuyor elimde tarihe ait bir aşk çıtası.. Çıkınımda bütün şiirlerim...

Çıkınımda bütün şiirlerim.. Acılarım, hüzünlerim, sevinçlerim, geçmişim, insanlığım olancası... İçimden akıp kaldırımların sükunetini bozan kanım gibi özlediğim ölü arkadaşlarım.. Çalıyor nefesimin tutsağı sevda orkestralarım.. Üstelik yine tek başınayım...

"Üstelik yine tek başınayım
Sevda ne çok galip geliyor
Ve ben senin sesini bekliyorum
Egeli bir imbatın çığlığında
Buluştuğumuz o özel yerde
Günün ilk ışıklarıyla..."

alıntı

« Son Düzenleme: Eylül 12, 2009, 10:50:03 ÖS Gönderen: gözyaşı »

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek