Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Pervanenin Kanatları

Gönderen Konu: Pervanenin Kanatları  (Okunma sayısı 3753 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı canan dinc

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4
Pervanenin Kanatları
« : Temmuz 03, 2009, 10:20:51 ÖS »


Yusuf... 12/5/2009 |

Yusuf, ne kadar güzeldin kim bilir?
Güzelliğe mihenk olacak kadar güzeldin elbet.
Son nebinin nurunu alnında taşıyan Yusuf,sen gidince ağlamaktan gözleri kör edecek;bir güzelliktin.
Ne geçmiş ne gelecek 'an' gibi güzeldin 'can' gibi Yusuf..!

Kim bilir ne kadar güzeldin?

Sana sultanlık yolunu açan çöldeki kuyulara sormalı güzelliğini, çölde aya sormalı,seni alıp götüren kervanlar biliyorlar mıydı bu yolcu başka,
biliyorlar mıydı zümrüt başka taş başka...

Seccadesinde ''Yusuf' um'' diye ağlayan Yakub'a sormalı.
Güzeli yitiren gözlere 'ah'lara 'eyvah'lar sormalı, sormalı bir daha.

Kim bilir ne kadar güzeldin?…

Ve Yakub ağladıkça açılır yol,ağladıkça yeşerir çöl,ağladıkça merhamet cuşa gelir,sonra firakı vuslata devşirir bir el.
Bir peygamberi yek diğerine hasret bırakana Yusufça selam verebilsek,bağıra çağıra değil, için için ağlayan gözlere sormalı
Yusuf'un güzelliğini.
Ahmaklar ne bilsin güzeli seyretmeyi,akıl o ki ayağını koyup sağlam mihenge Yusuf  Yusuf diye tavaf etmeli.

Kırılsın aynalar Yusuf,kendimizi sende seyre geldik.Kirletilmemiş bir aynasın sen, kendi gamlarımızı şevkinle yıkmaya geldik.
Hepimiz sırtımızda taşıyoruz çarmıhımızı Yusuf,saraylar zindan gibi,ışıklar kör ediyor gözlerimizi.
Elimizde kandil insan arıyoruz Yusuf;ütopylar 'melek' profileri yahut dernekler 'şeytan' üretiyor.
Biz 'insan' arıyoruz Yusuf,günahıyla sevabıyla, bir insan bizim umudumuz.
Dost arıyoruz bi-çare gönlümüze,dost arıyoruz viranelerdeki hazinelerimizi paylaşacak.

Ne kadar parlak bir aynasın Yusuf, kendini sende seyreden hayretkeş dillerin düğümü çözülüyor, paslı gönüllerin kalın kapıları aralanıyor.
...

Züleyha sarayın en mahrem odasında, kalbinde açılan Yusufça bir yaraya bakıyor.
Yakub 'ya sabır!' tesbihatını günde bin kez çeviriyor, yaratılanı yaratandan daha çok sevmenin diyeti bu.
Yusuf zindanda ,güllere gökten gelen bir suyla hayat bahşediyor.Zindan zindan olalı böyle güzel görmemiş Yusuf,
demir parmaklıklarda sarmaşıklar boy veriyor,elin nereye değse yediverenler...
Gözlerin hangi duvara baksa zindan karanlığından utanıyor.
Zindan zindan olalı böyle aydınlamamış Yusuf ,mahzenler ışığını kana kana içiyor.

Senini güzelliğin Yusuf; başı mağrur dağlar gibi,ister çölde ister kuyuda olsun dünyanın bütün çirkinliklerine meydan okuyor.
Senin güzelliğin Yusuf,bitmeyecek bir su gibi ,kaç susuz içse pınarından ebebdiyyen dudakları kurumuyor.

Pazarlarda satılacak bir güzellik misin sen Yusuf,üç kuruşa nadanlar seni efendilere satıyor?
Kör ne bilsin Yusuf gibi bir güzeli,hangi göz görsün ya görürsün yahut körsün...
Her şey görene Yusuf, köre ne…ne ...Ne ki köre, senin güzelliğin o dudak kıvırıp yürüsün.
...

Züleyha aynada saçlarını tarıyor Yusuf,pervaza  beyaz bir güvercin konuyor,zindanı da Yusuf'u da unutan Züleyha'ya,
gaipten gelen güvercin Allah bilir, ne diyor Yusuf?
Işıltılı hançerler saplanıyor vicdanına.
O saçlarını niye tarıyor Yusuf,böyle ağlayarak,acı çekerek bakıyor aynalara Züleyha.

Züleyha ağlıyor ,Züleyhanın derdi başka ,
Yusuf un derdi başka,
Yakub başka bir şeye ağlıyor...

Züleyha nefsine ağlıyor
Yusuf zindandak güllere
Yakub Yusuf'a ağlıyor , göz yaşı başka bir ahtan dökülüyor bu mesneviye.

Züleyha aynada
Yusuf zindanda
Yakub nebi seccadesinde
Aynı gece aynı gök yüzü aynı ay üçünün de üstünü örtüyor,
Nil uykuda ,
Mısır göz yaşından habersiz.

Züleyha sahip olamayı hak etmediği güzelliği hatırlayınca ,Nil'in suları gibi bir kez daha kalbi kabarıyor.Kapatıyor pencereleri Züleyha,
kapatıyor kapıları Züleyha amma, kalbinde kapılar aralanıyor,kalbinde pencereler açılıyor, Züleyha'dan habersiz,
çölden gelen rüzgar çarpıyor kapıları,güvercin içeri giriyor,rüzgar saçlarına dolanıyor Züleyha'nın.
Kırılıyor camlar bir bir…
Züleyha'nın Yusuf un gömleğini yırtan elleri kanıyor.
Nil sessizce akıp gidiyor,
Mısır her şeyden habersiz.
 

Canan Dinç

 
« Son Düzenleme: Temmuz 03, 2009, 10:25:28 ÖS Gönderen: canan dinc »

Çevrimdışı gözyaşı

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 1370
Pervanenin Kanatları
« Yanıtla #1 : Temmuz 04, 2009, 01:03:24 ÖÖ »
merhaba hocam hoşgeldiniz

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek