Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Bir Yolculuğun Düşündürdükleri

Gönderen Konu: Bir Yolculuğun Düşündürdükleri  (Okunma sayısı 1771 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mirac

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2120
  • Cinsiyet: Bayan
  • * Suskunluğumu En Güzel DUA Kıl Ya RAB ! *
Bir Yolculuğun Düşündürdükleri
« : Ekim 08, 2008, 03:13:20 ÖS »
Ey iradesizce, hızla kabre, haşre, ebede giden Said-i şakî! Bil ki: Uzun ve kısalığı ölçüsünde iki hayatın ihtiyaçlarını karşılamak için, Mâlik-i Kerîm sana bir ömür sermayesi verdiği halde, sen o sermayenin büyük kısmını ebedi hayata kıyası, bir denizin bir damla seraba kıyası gibi olan şu fani hayat damlasında ziyan ettin. Eğer aklın varsa, elde kalan kısmının yarısını veya üçte birini veya en azından onda birini deniz gibi olan ebedi hayata sarf et. Yoksa, “Eyvahlar olsun” diyeceğin bir zaman gelecek. Şaşırtıcıdır ki, senin gibi ahmaklara âkıl ve ilim sahibi deniliyor. Şu temsili dinle:
Meselâ, şu bir hizmetçi kuldan daha ahmak görünüyorsun ki, onun seyyid-i kerîmi, ona yirmi dört altın veriyor. Onu Burdur’dan Antalya’ya, oradan da Şam’a ve Yemen’e gönderiyor. Ve emrediyor ki:
“O altınları, yolculuk ihtiyaçlarında harca. Lâkin Antalya’ya kadar, mecburen iki gün yayan gideceksin. Hem, bir nevi seçme hakkın var. O altınları bir şeyde sarf etsen de, etmesen de yine gideceğin yere yetişebilirsin. Lâkin Antalya’dan sonraki diğer menzillere gitmekte, bir açıdan seçim senin elindedir. Eğer bir vesika veya bir bilet alabilir ve bir vapura veya bir trene veya bir uçağa binebilirsen, bir aylık mesafeyi bir günde kat edebilirsin. Yoksa, hem yayan, hem yalnız, hem şaşkın, hem kovulmuş bir şekilde yoluna devam edeceksin.”
Halbuki, o aptal, ahmak yolcu, yirmi üç altınını iki günlük mesafede harcadı. Ona denildi ki: “Şu bâki kalan bir altını, o uzun yolun için, bir azık ve bir bilete ver. Ümit edilir ki, seyyidin sana merhamet eder, rahatla gidersin.”
O dedi ki: “Yok, şimdiki rahatımdan vazgeçemem. Bir ihtimal var ki, fayda vermez.”
Ona denildi: “Acaba bu derece ahmaklık olur mu ki, senin aklın sana nasıl fetva veriyor? Yarı malını, bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına atarsın. Halbuki o kumarda, bin ihtimalden bir ihtimalle, belki bin lirayı kazanabilirsin.
Hem nasıl oluyor ki, şu menfaatperest aklın sana fetva vermiyor ki, yirmi dört parça malından tek bir cüz’ünü verirsen, binde dokuz yüz doksan dokuz ihtimalle, tükenmez hazinelere zafer bulacağın, milyonlar ehl-i hibre ve uzman şahitlikleriyle kesinlik kazanmıştır? Halbuki, böyle büyük menfaatler için, bir tek sıradan kimsenin verdiği haber dahi dikkate alınır… “Şöyle bu işin ehillerinin, alimlerinin bildirdikleri, nasıl oluyor ki, sana tesir etmiyor? Cehalet ve gafletin ne kadar kalınlaşmış?”
Ey namaz kılmayan! Misali anladınsa, hakikati dinle: O misafir kul sensin. Burdur, dünyadır; Antalya, kabir. Şam, berzah ve haşirdir. Yemen, haşir ve sonrasıdır. Yirmi dört lira da, yirmi dört saattir. Sen, o yirmi dört saatin yirmi üçünü, şu fâni hayata tereddütsüz ve korkusuzca harcıyorsun. Pek uzun seferin için gerekli azık olan beş vakit namazın edasına, bir saatin sarfında gevşeklik gösteriyorsun. Yani, ağır davranıyorsun. Hattâ sarf ettiğin vakitte bir hisse de dünyaya çıkarıyorsun ki, namaz içinde dünyanı da düşünüyorsun.
Halık-ı Kerîmin bu kadar az bir şeyle şu kadar büyük şeyleri sana verdiği halde sen yapmazsan, senin bu insafsızlığınla Cehennem sana lâyık olmaz mı ve sen ona müstehak olmaz mısın, ey gafil ve ey namazı terkeden?

Elhasıl: VAKTİ ÇIKMADAN ÖNCE NAMAZA; ÖLÜMDEN ÖNCE DE TEVBEYE KOŞUNUZ!

(Risale-i Nur)
« Son Düzenleme: Ağustos 27, 2009, 05:48:47 ÖS Gönderen: Bilge »

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek