DOĞAL AFETLERE
HAZIRLIKLI OLMAK
Muhterem Müslümanlar!
Kâinatı yoktan var eden Yüce Rabbimiz, bütün varlıkların belli bir ahenk ve program dahilinde hareket etmeleri için, Tabiat Kanunları denilen bir takım ilâhi kurallar koymuştur. Kur’an-ı Kerim’de, “Göğü Allah yükseltti ve dengeyi (ölçüyü) O koydu. Sakın dengeyi bozmayın. Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın. Allah, yeri canlılar için yaratmıştır” (1) buyurulur. Bu âyetler, yerde ve göklerde ilâhî bir dengenin olduğunu bildirmekte, özellikle de doğal dengenin korunmasını öğütlemektedir.
Bilindiği üzere, doğal afetlere çok müsait olan, coğrafî bir bölgede yaşıyoruz. Dolayısıyla tabiî afet bilincine sahip olmak, deprem, sel, yangın ve salgın hastalıklara karşı, tedbir almak ve hazırlıklı olmak durumundayız.
Yer küre, iç ve dış yapısını sürekli değiştiren canlı bir organizma gibidir, aziz Mü’minler. Bu değişiklikler bazen saniyelerle ölçülebilen bir hızda olmakta buna deprem denmektedir. Dünya durdukça bu hareketler devam edecektir. Depremi durdurmak mümkün olmadığına göre, bize düşen tedbirli ve hazırlıklı olmaktır. Önceden gerekli etütleri yaptırmak, deprem bölgelerine inşaat yapmamak, binaları depreme dayanıklı inşa etmek, yetkililerce sıkı bir denetim yapmak ve ayrıca uzmanlar tarafından önerilen bir takım küçük tedbirleri almak da, önemli hazırlıklardandır. Bu konuda artık slogan haline gelen; “Deprem öldürmez, ihmal öldürür” sözünü asla hatırımızdan çıkarmamalıyız.
Allah’ın yarattığı her şeyde, pek çok faydalar vardır. Ancak insanlar, ilâhî ve tabiî düzene aykırı davranarak, faydalı şeyleri kendi aleyhlerine çevirebilmektedirler. Mesela yağmurun faydasını kimse inkâr edemez. Fakat ağaçları ve ormanları yok edince, yağmurlar rahmet yerine felakete dönüşmektedir. Dere yataklarına ev yapmak veya toprak kayması ihtimali olan yerleri yerleşim alanı olarak seçmek de apaçık bir tedbirsizliktir.
Değerli Kardeşlerim !
Doğal afet olarak bildiğimiz diğer bir olay da yangındır. Üzülerek belirtmek gerekir ki, her yıl onlarca orman yangını, yüzlerce de ev ve işyeri yangını olmaktadır. Yine biliyoruz ki bu yangınların büyük bir kısmı insanların ihmali veya kasıtlı davranışlarıyla olmaktadır. O halde yangına sebebiyet verecek her şeyden titizlikle sakınmak hepimiz için dinî, millî ve insanî bir mecburiyettir. Bir orman yangınında, aynı zamanda binlerce canlının yandığını unutmayalım.
Cenab-ı Allah, “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.”(2) “Başınıza gelen bir musibet, ellerinizle işlediklerinizden ötürüdür. Allah yine de çoğunu bağışlar.” (3) buyurarak, afetlerin her çeşidine karşı tedbirli ve hazırlıklı olmanın dini bir emir ve insanî bir görev olduğu beyan edilmiştir.
Yüce Mevlâ’mızın bizi her türlü afet ve musibetlerden koruması için elbette dua edeceğiz. Ancak işlerimizi tam ve güzel yapmalı, gerekli tedbirleri almalı, her türlü afete karşı hazırlıklı olmalıyız. Böylece dualarımızı davranışlarımızla desteklemeliyiz.
________________________
[1] Rahman, 55/7-10
[2] Bakara, 2/195
[3] Şûrâ, 42/30
Turgut AÇARİ
Beyoğlu Müftüsü