SILA-İ RAHİM
Muhterem Müslümanlar!
Dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu konulardan biri sıla-i rahimdir. Sıla-i rahim; akrabayı arayıp sormak, onları ziyaret etmek, sevinç ve hüzünlerini paylaşmak demektir.
Bütün müminlerin kardeş olduğunu ilan eden dinimiz[1] ‘insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır’ prensibini koymuştur. Bu itibarla sıla-ı rahime riayet etmek Allah’ın rahmet ve bereketine nail olmanın en etkili yollarından biridir. Dünyada mükafatı en çabuk verilen amel, sıla-i rahimdir.[2]
Bu konuda Cenâb-ı Hakk şöyle buyurur: “Ey insanlar! Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının.”[3] Kutsi bir hadis-i şerifte ise Cenâb-ı Hakk: “Kim yakınlarıyla ilgi kurup akrabalığın hakkını yerine getirirse ona lütuflarda bulunurum. Kim de akraba ile ilişkisini keserse ben de onlardan rahmetimi keserim”[4] buyurur.
Aziz Cemaat!
Sıla-i rahim dinî bir vecibedir. Bu sebeple yakınlarımızın hal hatırını sormak, onları ziyaret etmek, imkan ölçüsünde kendilerine yardımcı olmak görevimizdir. Bilindiği üzere insan, doğumundan ölümüne kadar ilgi ve sevgiye muhtaç bir varlıktır. Hemen hepimiz üstesinden gelmekte zorlandığımız hususlarda akrabalarımızı yanımızda görmek isteriz. Zor zamanlarda tesis edilen dostluk ve akrabalık bağının sıkı tutulması dünya ve ahiret saadetini de beraberinde getirir.
Efendimiz (as); ‘Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen, akrabasını koruyup kollasın”[5] buyurur. Buna göre akrabalarımız arasında fakir ve muhtaç durumda olanlara maddî açıdan destek çıkmamız, zekat ve fitrelerimizi verirken yoksul akrabalarımızı tercih etmemiz icap eder. Nitekim bir hadis-i şerifte, akrabaya verilen sadakanın iki kat sevaba vesile olduğu bildirilmiştir.[6]
Değerli Müminler!
Akrabalar arasında sevgi ve ilginin, ülfet ve muhabbetin devamı için karşılıklı ziyaretleşmeler büyük önem arzeder. Akrabalarımızdan özellikle yaşlı, hasta, bakıma muhtaç durumdakilere, kendilerinin yalnız olmadıklarının hissettirilmesi ne kadar önemli bir meziyet ve ne büyük bir sevaptır! Bilindiği üzere dinimiz, akrabaya iyiliği sadece insanî bir görev olarak değil hukukî bir sorumluluk olarak da değerlendirmiştir. Onun içindir ki böylesi bir görevden uzak durmak, akrabalarla ilgiyi kesmek büyük günah sayılmış ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “ Akrabası ile münasebetleri kesenler Cennete giremez” buyurmuşlardır.[8]
Kıymetli Kardeşlerim!
Aile ve akrabalara olan sevgi herhangi bir kabilecilik anlayışına sebep olmamalıdır. Küfrü imana tercih eden bir yakınımızla gönül bağımız olamaz.[7] Lakin akrabalık hukuku açısından onların terk edilmesi de doğru değildir. İslam, insanî ölçülerde her türlü ilgi ve alakanın devam ettirilmesini tavsiye eder. Bazı akrabalar vefasız olsa bile onlarla olan münasebetlerimizi de devam ettirmemiz gerekir. Böylesi bir durumu Hz. Peygamber’e ileten bir sahabîye Efendimiz: “Sen alakayı koparmadığın sürece Allah’ın yardımı seninle beraberdir” buyurmuştur. [9][8]
Muhterem Müminler!
Sıla-i rahim, ekonomik sebepler ve muhtelif meşguliyetler bahanesiyle ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Hayatın mana ve güzelliği, akraba ve dostlarımızla kuracağımız güzel ilişkilerde saklıdır. Bu konuda büyükler, akrabalık bağını zinde tutmada küçüklere örnek olmalıdırlar.
Hutbemi bir ayet mealiyle bitiriyorum: “Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyilik yapmayı ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.” [10][9]
Alaaddin DEMİRYÜREK
Erenler Köyü Camii İ.H./ Şile.
[1] Kur’an-ı Kerim, Hucurât 10.
[2] İbn Mâce, Zühd 23.
[3] Kur’an-ı Kerim, Nisa 1.
[4] Tirmizi, Birr 9.
[5] Buhari, Edeb 12.
[6] Tirmizi, Zekat 26.
[7] Kur’an-ı Kerim, Tevbe 23.
8 Buhari, Edep, 10
9 Müslim, Birr 22.
10Kur’an-ı Kerim, Nahl 90.