Dünya Ahiret Dengesi
TARİH : 13.02.2009
KONU : DÜNYA-AHİRET DENGESİ
بسم الله الرحمن الرحيم
وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللَّهُ الدَّارَ الْآخِرَةَ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا
Muhterem Müslümanlar!
Cenabı Hak hangimizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yarattığını bildirmiştir.[1] Hayat, faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedi âleme geçiştir. Faaliyet alanımız dünya, karşılık göreceğimiz âlem de ahirettir. Dünya geçici, ahiret ise ebedidir. Dünya âhiretin tarlasıdır.
Bu bilinçle yaşayan mümin, kendisinin ve yakınlarının ihtiyaçlarını karşılamak için çalıştığı gibi; vatanı ve milleti için, mukaddes bildiği manevi değerlerini korumak, kollamak ve hayrî hizmetlerde bulunmak için de çalışacaktır. Bütün iş ve faaliyetlerinde Allah’ın rızasını arayacaktır. Zira Cenabı Hak: “Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste, dünya’dan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuk, karışıklık isteme; şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.”[2] buyuruyor.
Değerli Kardeşlerim!
İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır[3]. “ Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.”[4] buyuran Sevgili Peygamberimiz, Dünya–Ahiret dengesini en güzel şekilde ifade etmiştir. Bizim açımızdan Dünya ve Ahiret, bir kuşun iki kanadı gibidir.
Kur’an-ı Kerim’de beyan edildiği gibi: “Hayat, ancak bu dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz bir daha diriltilecek değiliz.”[5] diyenler Cenabı Hakk’ın huzuruna getirildikleri zaman gerçeği görecekler ve kendilerine “İnkar ettiğinizden dolayı, tadın azabı!”[6] denilecektir.
Ahiret gerçeğini bu şekilde bildiren Cenabı Hak, Dünya hakkında da şöyle buyuruyor: “Size verilen şeyler, Dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâla buna aklınız ermeyecek mi?”[7]
Aziz Müminler!
Şu kısacık ömrümüzde ebedi hayatı kazanmak durumundayız. Hayatımızın her anında Cenabı Hakk’ın bizi gördüğünü bilerek yaşamalı, fiil ve davranışlarımızı ona göre şekillendirmeliyiz. İşte o zaman her işimiz ibadet olarak kabul görür ve karşılık bulur. Bizler Ahiret için Dünya’yı, Dünya için de Ahireti terk etmemeliyiz. Tamamen maddeci bir anlayış nasıl doğru değilse; “Bir Lokma, Bir Hırka Anlayışı” da doğru değildir. Çünkü dinimiz her iki dünya içinde çalışmayı emreder. Ayrıca bizim, müslümanlar olarak, iyilik ve güzelliklerde insanlık için rehberlik görevimiz vardır. Müslüman, “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” düsturuyla hareket etmeli, kimseye yük olmamalı, gerektiğinde kendisi başkasının yükünü sırtlamalıdır.
Hutbemizi Yüce Rabbimizin bize öğrettiği o güzel dua ile bitirelim: “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi Cehennem azabından koru” 8
Muhsin KURTULMUŞ
Nusretiye Camii İmam Hatibi
BEYOĞLU/ İSTANBUL
1 Mülk 67/2
2 Kasas 28/77
3 Necm 53/39
4 Cami’üs Sağir 2;12 Hadis No:1201
5 En’am 6/29
6 En’am 6/30
6 Kasas 28/60
7 Al-i İmran 3/110
8 Bakara 2/201