Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Kelime-i Tevhidin Tefsiri (Hutbe)

Gönderen Konu: Kelime-i Tevhidin Tefsiri (Hutbe)  (Okunma sayısı 3817 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı şeyma19

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 895
Kelime-i Tevhidin Tefsiri (Hutbe)
« : Kasım 20, 2008, 01:14:58 ÖS »
Aziz Cemaat!

Tevhit sözü “la ilahe illallah” demektir
Hz Muhammed ve diğer bütün peygamberler insanları bu sözü söylemeye ve manasını tasdik etmeye çağırmışlardır Hz Muhammed’in hayatını okuduğumuzda göreceğimiz apaçık gerçek şudur; O insanlara “La ilahe illallah” deyiniz diyordu, Mekkelilerse ona sadece bu sözü için düşman oluyorlardı Ebu Cehil bu sözün aralarında bir kan davasına yol açacağını açıkça söylüyordu

Onlar bu sözden ne anlıyorlardı ki, bu sözü söylememek için her şeyi göze alabilmişlerdi? Bunca savaşlara, acılara, sıkıntılara bir tek kelimeyi söylememek için katlanmışlardı Bir yandan Hz Muhammet bu sözü söyleyene cenneti vaat ediyordu Bu sözdeki tılsım ne idi? Ne vardı bu sözde?
Bu soruların cevabını kelime-i tevhidin tefsirinde buluyoruz Şimdi tefsirine geçelim

Muhterem Cemaat!

"LA" Arapça da olumsuzluk edatıdır Bir şeyin yok olduğunu bildiriş, inkâr, ret anlamındadır Arapçada bu tür olumsuzluk edatlarından sonra gelen belirsiz isimler (nekre), genellik ifade eder “İlah” sözcüğü de belirsiz isimdir
"İLAH" Arapçada tam karşılığı MABUT, yani “ibadet edilen” demektir
“O zaman ibadet nedir?” diyeceksiniz, İşte ibadet;
İBADET: Sözlükte son derece tevazu,boyun eğiş,itaat,kullukanlamlarına geliyorDini anlamı ise üç kısımda açıklanmaktadır:
1-Dua: Kulun bütün benliğiyle yüce Allaha yönelerek ondan istek ve dilekte bulunmasıdır İbadetin özüdür
2-Dini yükümlülükleri yerine getirme: Namaz, oruç, hac, adak, kurban, sadaka vb gibi
3- Dünya işlerini düzenleyen işlerde Allaha itaat etme: Allah Taala’nın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak, helali helal, haramı haram bilmek gibi

"İLLA" Arapça da Hasr edatı olan bu sözcük, kendisinden (illa’dan) önceki hükmün(ki burada “ilahlık”) sadece kendisinden sonrakine ait kılındığını belirtir
"ALLAH" Yaratan, her şeyi sahibi yüce, mukaddes varlık olan rabbimizin özel ismidir O günkü Araplar bu kelimeyi kullanıyorlardı

Aziz Cemaat!

Müşrik Araplar Allah’ın varlığını kabul ediyorlar, fakat Allah’ı mabut olarak tanıdıkları gibi putlarını da mabut olarak tanımakta idiler Allah’a dua ettikleri gibi putlara da dua eder, onlara da kurbanlar adarlardı Aynı zamanda kendilerini ve reislerini helal ve haram kılmaya yetkili; Allah’ın emirlerine ve yasaklarına aykırı emir ve yasaklar koymaya yetkin kişiler olarak görürlerdi Yani ibadeti sadece Allah’a yapmaz, Allah ile birlikte başka varlıklara da ibadet ederlerdi Onlara da dua eder, onlar için bazı ayinler düzenler ve Allah’a itaat edecekleri yerde onlara da itaat eder, onları Allah’ı sever gibi sever ve onlardan Allah’tan korkar gibi korkarlardı İşte bunun için müşrik olmuşlardı
Hz Muhammed(sas) onları tek olan Allah’a kulluk ve itaate çağırıyor; onların ibadette Allah’a ortaklar icat etmemelerini tenkit ediyordu Onlara kelime-i tevhidin açıklaması mahiyetindeki , “De ki, benim salâtım(dua ve namazım), ibadetü taatım, hayatım ve mematım (ölümüm ) âlemlerin rabbi olan Allah içindir” ayetini okuyor ve onlara “Allah’a inandıkları gibi ibadette de onu bir kabul etmeleri gerektiğini” açıklıyordu Mekke müşriklerinin kabullenemedikleri şey de işte bu idi Çünkü onlar bu şirk dolu yaşantıyı benimsemişler, bundan vazgeçmeyi akıllarının ucundan bile geçirmemekteydiler Atalarından, baba ve dedelerinden miras aldıkları inançlarını terk etmeyi göze almıyorlardı “Biz onlardan daha mı iyiyiz?” diyorlardı Şirkin içine batmış oldukları halde hala Kâbe için yaptırdıkları örtüden, hacda hacılarla ilgilenmekten kazandıkları sevabı konuşuyorlardı Mescidi Haram’ın kendi yanlarında olmasından dolayı kendilerini “ehlullah” ve “carullah” (Allah’ın ev halkı, Allah’ın komşuları) olarak adlandırıyorlardı Fakat bunların hiçbiri onları şirkten temizleyemiyor, onlara ebedi bir saadeti veremiyordu Ve onlar bu halleriyle müşrik olmaktan kurtulamamışlardı

Muhterem Mü'minler!

—Peki, şirkten kurtulmanın, Allah’a güzelce iman etmenin yolu nedir?
— Bir insan mümin olmak için ne yapmalıdır?
—Sadece Allah’ın varlığına inanmak kişinin mümin olmasına yetmediğine göre, gereken nedir?

Bu soruların cevabı kitabımız Kuranı Kerimde çok açık ve nettir Eğer herhangi bir tefsirden Bakara suresi 256 ; Nahl suresi 36 ; ve Zümer suresi 17nci ayetleri bulur okursak, o zaman bir insanın mümin olması için neye ihtiyacı olduğunu çok iyi anlarız Sizden önce bizde merak ettik ve Bakara suresi 256 ayetin tefsiri için Elmalılı M Hamdi Yazır’ın tefsirine baktık, buyurun okuyalım:

Bismillahirrahmanirrahiym“ Dinde zorlama yoktur Çünkü hak batıldan ayırt edilmiştir Artık her kim Tağutu inkar edip, Allah’a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz Allah her şeyi işitir ve bilir” ………Son olarak ayette ki “Artık her kim tağutu inkar eder ve Allah’ın birliğine inanırsa…” kısmı şunu da kesinlikle ifade ediyor ki , Allah’ın birliğine inanan bir mümin olmak için ,Allah’a imandan önce küfre tevbe etmek şarttır Ve bu tevbenin şartı da Tağutları asla tanımamaya kesin karar vermektir Bu durumda “Kim tağutu inkâr eder de Allaha iman ederse” ifadesi “ALLAH’TAN BAŞKA HİÇ BİR İLAH YOKTUR “ kelime-i tevhidinin tefsiri demektir”


 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek