Girdikleri yerlerde arkalarında isler, dumanlar, ölümler, acılar bıraktıkları kesin...
Üstün ırk hezeyanları bir yana, sanki Yakup"un, Musa"nın değil, Ra"nın soyu bunlar... Ne merhamet, ne nedamet...
Bir illet gibiler; paraları, silahları, insafsızlıklarıyla...
Mitleri, dogmaları, tankları, topları, misketleri, ahtapotları, zihinleri yıkanmış saf, kör, bağnaz, yobaz çocuklarıyla...
Ellerini bulamadıkları çamur, dillerine sürmedikleri zehir, etraflarına çalmadıkları cerahat kalmadı...
Murdar kollarıyla sarıyorlar dört bir yanı, soluklarında korkuyla harçlanmış sıcak kan kokusu, endişeleri, gittikçe şeytanlaştırıyor gözlerini...
Ve bebek çığlıkları bırakıyorlar yıkılası sedaya...
Lanetlerle çevreliyorlar ruhlarını... Berhava, o ağlama duvarları... Kipalar boşuna, o katil başlarda...
Şaşırmıyorum, şaşırmıyorum lakin;
Yetim başı okşamamış parmakların, gözünü kırpmadan giyotinler düşürmesine...
Tırnaklarındaki kanla, sayısız tetik düşürmelerine ana yüreklerine...
Dev gibi adamlara, dağ gibi kadınlara evlat acıları yaşatmalarına, kirpiklerini titretmeden lahza...
Bebek acıları bırakıyorlar viran olası gökkubbeye... Ahire kadar hiç silinmemecesine...
Birbiri ardına düşen çocuklara bakıyorum, hepsinin gözünde aynı resim sanki...
Donmuş bakışları... Baktıkları bir yer, gördükleri bir şeyler var, belledikleri...
"Canım acır mı" diyen çocuğun ağlaması çok büyük bir nida, kulağımı patlatırcasına...
Çocuklar düşüyor bir bir efendiler... Bebekler toprak oluyor tek tek...
Matemler yükseliyor isli isli... Ana, babaların feryatları kocaman bulutlar oluşturuyor kan kırmızısı...
Ve katliamın adından bile bahsedemiyor lal dünya... Hesabı sorulmayacak insanlık suçlarınma yenileri ekleniyor ardı ardına...
Militanlıktan sıyırdım sanmıştım, duygularımın yobazlığına, bağnazlığına esaretiminden kurtulalı çok olmuştu güya... Emirlerin ağzını bağladığım vakitleri hatırlamıyorum bile...
Yanılmışım...
Sesleniyorum şimdi işte, hançerimi yırtarcasına...
Heyulalar basacak bir gün sizi... Karabasanlarla, kabuslarla uyanacaksınız ölmeden önce her gece...
Ve o bebeklerin yüzleri tek tek gelecek kabirlerinize... Göz kapaklarınızı bir bir kaldıracak her biri, uzun uzun bakmak için...
O donuk bakışlarla bir gün mutlaka tekrar karşılaşacaksınız...
Sessiz kalanlarınsa mezar taşları dahi bulunamayacak gün gelecek...
Gün gelecek, kubura dönecek yattıkları yerler...
Volkan Akay