Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Evler Nasıl Yuva Olur?

Gönderen Konu: Evler Nasıl Yuva Olur?  (Okunma sayısı 1966 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı hakkinihelalet

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2752
  • Canim Oğlum
Evler Nasıl Yuva Olur?
« : Haziran 23, 2008, 10:24:03 ÖÖ »
Tam tamına bir dolar seksen yedi senti vardı. O kadar ne bir eksik, ne bir fazla. Della, paraları üç defa saydı. Bir dolar seksen yedi sent, o kadar. Halbuki ertesi gün yeni yıla adım atılacaktı.

Della'nın evi, haftada sekiz dolara tutulmuş mobilyalı bir apartmandı. Tasvire değer bir hali yoktu. Tam bir fakirhaneydi.

Gözyaşları dindikten sonra pencerede durarak apartmanın o kasvetli arka avlusundaki parmaklıklar üzerinde yürüyen tekir kediyi aptal aptal seyretti. Ertesi günü yılbaşıydı ve kocası, sevgilisi Jim'e hediye alabileceği sadece bir dolar seksenyedi senti vardı. Bu parayı da aylardır yavaş yavaş biriktirmişti. Halbuki şimdi hiçbir işe yaramadıklarını görebiliyordu. Sevgili Jim'ine güzel bir şey almak hususunda hülyalar kurarak birçok mesut anlar yaşamıştı...

Pencereden uzaklaşarak kendini aynanın karşısına attı. Gözleri pırıl pırıl parlıyordu, ama yirmi saniye içerisinde rengi uçuvermişti. Saçlarını çözerek omuzlarının üzerine döktü. İftihar ettikleri iki şeyleri vardı. Biri Jim'in büyükbabasından kalan altın saat, diğeri de Della'nın omuzları üzerine dökülen saçları...

Della'nın saçları altın renkli bir çağlayan gibi parlayarak ve dalgalanarak dizlerine kadar döküldü ve elbise gibi vücudunu örttü. Bir aralık bir an durdu. Tereddüt eder gibi oldu. Yerdeki kırmızı tüyleri dökük halıya iki damla gözyaşı aktı. Della, gözlerinin yaşı kurumadan kapıdan fırladı.

- "MM. Sofronie. Her nevi saç levazımı" ibaresi taşıyan bir tabelanın önünde durdu.

Bir hamlede içeri girdi.

- "Saçlarımı satın alır mısınız ?" diye sordu.

Madam, saçları pişkin bir alıcı edasıyla "20 dolar" dedi.

Della, "Peki, kabul ediyorum" cevabını verdi.

Ondan sonraki iki saati pembe bir bulut üzerinde uçar gibi sevinçle nasıl geçirdiğini bilmiyordu. Jim için almak istediği hediyeyi bulmak için dükkanların altını üstüne getirdi. Nihayet bulabildi. Altın saat zinciri. Zincir, Jim'in o emsalsiz saatine layık derecede güzeldi.

Eve gitti, saçlarına baktı. Jim'in bu hayalini beğenmesi için dua etti...

Az sonra Jim kapıyı açıp içeri girdi. Gözlerini sevgilisine dikmiş sadece bakıyordu. Sonra, hediyesini uzattı. Della paketi açtığında, "İpek gibi saçları için uzun zamandır beğenip alamadığı bir çift tarak gördü". Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Kendisini toparladı, tatlı bir tebessümle Jim'e hediyesini uzattı. Jim, paketi açtığında saat zincirini gördü. Ama artık saati yoktu. Çünkü, Della'nın güzelim saçlarına çok beğendiği tarakları alabilmek için o da saatini satmıştı!


***

Evlilik nazenin bir ağaca benzer. Nikâhla bir tohum düşer toprağa.

Birbirine yabancı ik kalb nikâhın kerametiyle birbirine ısınır, birbirinde sükunet ve huzur bulur. Muhabbet ve şefkat ağacına durur nikâh tohumu. Ama tohumun ağaca dönüşebilmesi için hem zaman, hem de yorucu emek gerekir.

Kadın ve erkek birer bahçıvan gibi elbirliğiyle bu ağacın muhabbet toprağına kök salmasına çalışır. Onu saygı ışığına tutarlar, şefkat suyuyla sularlar. Affedicilik ilacıyla zararlı böceklerden temizlerler. Fedakârlık zırhıyla fırtınalardan ve haşin kış şartlarından korurlar.

Öyle sihirli bir ağaçtır ki aile ağacı... Alışılmış ağaçların aksine kısa zamanda serpilip boy atar. Şaşırtıcı bir süre içinde korunak haline gelir. Gölgesiyle ruha serinlik, meyvesiyle hayata lezzet katar.

Evlilik ve aile ağacının en büyük düşmanı bencilliktir. Bencillik ağacın köklerini kemiren ve onu güçsüz düşüren hastalık gibidir. Duyarsızlık bir duvar gibi ağacın güneş ışığı almasına engel olur. Kin, zararlı bir böcek gibi dalları ve yaprakları öldürür. Ağaç dıştan sağlam gibi görünse de, kökü, dalları ve yaprakları hastalıklı bir hale düşer. Bu ağaç gölge vermediği gibi meyveleri de ne yazık ki acıdır.

Kadın ve erkek, sağ ve sol el gibidir ağacı yetiştirmede. Tek el yetmediği gibi, iki elin ahenkle, aynı amaç için çalışabilmesi gerekir. Hep karşı taraftan bekleyen bir tavır, bir elin durup herşeyi diğer elden beklemesine benzer. Tek ayakla yürüyebilir misiniz? Tek elle iş yapılabilir mi?

Kısacası, sevgi ve aşk sadece bir başlangıçtır, herşey değil. Sonrasında şefkat, fedakârlık ve saygı eklendiğinde, aile dediğimiz harika ağaç vücud bulur. O ağacın gölgesi dünya hayatından bir yolcu gibi geçip giden insanlara cennet esintileri ve serinlikleri bahşeder, yorgunlukları giderir, en küçük sohbet ve muhabbeti ruha şifa olur. Maddeten fakir gibi görünse bile, cümle evler bu sırla yuvaya dönüşür!


Murat ÇiftKaya

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek