Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Oruçla Arkadaş Olalım

Gönderen Konu: Oruçla Arkadaş Olalım  (Okunma sayısı 1814 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gözyaşı

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 1370
Oruçla Arkadaş Olalım
« : Eylül 07, 2009, 01:55:50 ÖÖ »
İbadetler içinde orucun farklı bir yeri vardır. Eğer bütün samimiyetimizle ?Ey oruç tut beni!? diyebilirseniz; elinizi ayağınızı, gözünüzü muhafaza edip istikametinizi hayra çevirmesine razı olabilirseniz, bu farklılıktan istifade edebilirsiniz.

Bir aylık ramazan ikliminden bir yıla yetecek bereketli anekdotlar devşirebilirsiniz. Belki de, yıllar sonra ?eski ramazanlar? cümlesiyle başlayacak tatlı hatıralar biriktirebilirsiniz.

Oruç, temelde yeme içme ve benzeri ihtiyaçları sınırlama üzerine bina edilmiştir. Fakat kendisiyle buluşanı, başkalarını yedirip içirmeye teşvik etme gibi bir özelliği vardır.

Oruç ibadeti, mükellefin vaktini alacak herhangi bir sorumluluk gerektirmez; günlük meşru faaliyetlerini sürdürmene engel olmaz. Bununla birlikte o, her zaman yanında hazır bulunur ve bütün davranışlarına şahitlik eder.

Bu itibarla oruç, gün boyunca gittiği her yerde sahibini izleyen bir misafir gibidir. Öyle ki eğer onu rencide edersen, özü itibariyle yanından ayrılıp gider. Elinde sadece açlık ve susuzluktan ibaret kabuğu kalır. Halbuki Müslüman şahsiyeti inşa edecek değerler, senden utanarak yanından ayrılan özdedir.

Ve şimdi biz, her zamankinden fazla ona muhtacız.

Bi-hakkın tutulan oruçta gönlün safası, ruhun gıdası vardır. O, toklukla gelen şımarıklığı gideren şifalı bir ilaçtır. Bela ve sıkıntılara katlanmayı öğreten müşfik bir öğretmendir. Günah işlemeye yönelik arzuları, şahsiyetleri rencide etmeden bastırabilen en uygun terbiye aracıdır.

Oruç, insanların en verimli vakitlerini heder eden fazla uyuma isteğini önler, ibadetlere devam etme şevkini artırır, Allah için infak etme duygusunu ihyâ eder; elinde olanı kardeşinle paylaşma ve başkalarını nefsine tercih etme duygularını geliştirir. Ve insanı sabretmeye alıştırır ki Allah, ?sabredenlerin ecrini hesapsız vereceğini? (Bkz; Zümer, 39/10) müjdeliyor.

ramazan?da kendime şunu telkin ediyorum; orucun zahirine takılıp kalmamalıyım, onu farklı kılan hususiyetlere yoğunlaşmalıyım. Çünkü oruç, sahurdan iftara kadar aç susuz kalmaktan ibaret değildir. Belki oruç, duyguları kontrol ederek ruhî açılımlara yol aramaktır.

Nefse hoş geldiği için alışkanlık haline dönüşen bedenî hazları sınırlamaktır; zamanı ve eşyayı kullanmada -geçici sürelerle- büyük değişikliklere gitmektir.

Mesela sahurun dinginliğinde, tefekküre vakit ayırmalıyım. İftarda, elde ettiğim nimetlere hakikî sahibinin izni olmadan el uzatmamanın manasını düşünmeliyim. İnsanlara karşı davranışlarımı, eşyaya bakışımı bu vesileyle gözden geçirmeliyim. Kendi varlığıma ve âlemin işleyişine dair algılarımı yeniden yorumlamalıyım?

ramazan?ı ihya etmek, her orucu bu bilinçle birbirine ekleyerek şu bir ayda, on bir ayı besleyecek duygu yoğunluğunu aramakla başlar, diye inanıyorum. Onun için, bu bilinçle bu mevsimde oruç tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Bir ucuyla yaz mevsimine tutunan ramazan?ın anlamını, şimdi daha kolay kavrayacağımıza inanıyorum. Çünkü Razaman?ın sözlük manası sıcaklık veya sıcakta arınmak demek. Herhalde bu günlerde açlık ve susuzlukla sınanırken, sıcaklığın cisimlerin özü ile tortusunu ayrıştırma gücünü yaşayarak tecrübe etmiş olacağız.

Yine bu çağda oruç tutmanın önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü bizim kültürümüz vermeye, paylaşmaya dayandığı halde günümüz nesillerine bunların tam tersi bir hayat tarzı özendiriliyor. Çeşitli gıda maddelerinin tüketim oranıyla medenîlik ölçümleri yapılıyor...

Ashab-ı kiram o yokluk yıllarında, ?Yâ Rasûlallah ne infak edelim?? diye soruyor. Ve sorularına Cenâb-ı Hak cevap veriyor: ?Sana ne infak edeceklerini sorarlar. Ey Habibim! ?ihtiyaç fazlasını? de.? (Bakara, 2/219) buyuruyor.

Demek ki, nefsimi infaka alıştırmak için illa ki nisap miktarına sahip olmam gerekmiyor. Bir insan, pekâlâ cep harçlıklarıyla da veren el olmaya doğru adım atabilir.

Kendisinden ilim öğrendiğimiz kıymetli hocamız bizlere şöyle nasihat ederdi: ?Oğlum iyi kötü bütün alışkanlıklar gençlikte kazanılır. Bu çağlarınızı dikkatli değerlendirin ve belli mevsimleri nafile oruçlara alışmak için ganimet bilin, kışın uzun gecelerinde vakitli yatıp erken kalkmaya şimdiden alışın. Az bir para ile de olsa elinizi vermeye alıştırın..?

O yıllarda bizlere ibadet bilincini aşılayan, paylaşma zevkini tattıran büyüklerimize şimdi hayır dualar ediyoruz. Ve bütün kalbimizle şuna inanıyoruz ki, bu iklimde ibadetlerle, tefekkürle, infakla arınanlar, daima zinde kalacaklar. Nefsini dizginleyerek ruhunu besleyenler ebedî gençlik iksirini bulacak.

Bu inançla oruçla samimiyetinizi artırmaya var mısınız? Onunla sıkı bir arkadaş olmaya, dostunuzun güzel halleriyle hallenmeye hazır mısınız?

Cafer Bekiroğlu

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek