Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
En Büyük Gerçek Ölümdür!

Gönderen Konu: En Büyük Gerçek Ölümdür!  (Okunma sayısı 1290 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sahra cold

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4439
  • Cinsiyet: Bayan
  • ........
En Büyük Gerçek Ölümdür!
« : Ocak 25, 2010, 01:40:11 ÖS »
En büyük gerçek ölümdür!

Her kişi yaşadığı hal üzere ölür ve öldüğü hal üzere kabrinden kaldırılır. Dünyada işlediği amel ve ibâdeti; yaptığı iş ve hizmeti niyetine ve gayesine göre âhirette görünür. Çünkü ameller niyetlerin aynasıdır ve değer ölçüsüdür. O bakımdan herkes niyetine ve işindeki doğruluk ve ciddiyetine, ibâdetindeki samimiyetine göre karşılık görür.

Cenâb-ı Hak mutlak surette âdildir; yapılan samimi hizmetleri, riyadan uzak amelleri, Hakk’ın hoşnutluğu doğrultusunda yapılan iyilik ve hayırları fazlasıyla mükâfatlandırırken, işlenen fenalıkları, işlenilen kötülükleri de misliyle cezalandırır.

a- Gerçek Mü’min o gün Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve inayetinin kendi lehine tecelli ettiğini görünce, eriştiği nîmet, devlet, kurtuluş ve saadetten dolayı yüzü ışıl ışıl ışıldar. ALLAH Teâlâ’nın yolunda saç ve sakalının, üst ve başının tozlanmasına karşılık yüzünde ilâhî nur parlar durur.

b- Dünyada abdest suyunun dokunduğu kısımlar parıldar. Taşıdığı bu ışık, ona hem kabrinde, hem de âhiret gününde bir nur olur da önünü ve yanını aydınlatır. Kabrinden kalkıncaya kadar ruhu Cennet havasıyla neşelenir ve ferahlanır. Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

“Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağrılacaktır. Yüzünün nurunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın.” buyurdu. (Buhârî, Vudû: 3; Müslim, Taharet: 35)

Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin burada ümmetim diye nitelendirdikleri, özellikle abdest alıp namaz kılan ve ibadet ehli olup, örnek bir hayat süren Müslümanlardır. İşte böyle olanlar kıyamet gününde ve mahşer yerinde:

- Ey yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlayanlar! Haydi cennete geliniz! diye çağırılacaklardır. Yüzün nurunu ve ellerle ayakların beyazlığını artırmanın yolu, onları farz olan yerlerin ötesine geçerek güzelce yıkamaktır. Bunun ölçüsü ellerde dirseklerin, ayaklarda da topukların yukarısına kadar yıkamaktır. Resûli Ekrem (S.A.V.) Efendimizin de böyle yaptığı birçok sahih rivayette zikredilmiştir. Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

“Mü’minin zîneti, abdestin yükseldiği yere kadar yükselir.” buyurdu. (Müslim, Tahâret: 40, No: 250, 1/219) Yine Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

“Size ALLAH Teâlâ’nın günahları neyle imha ettiğini ve dereceleri neyle yükselttiğini göstereyim mi?” buyurdu. Ashab da:

- Evet, ya Resûlellah! demişler. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de:

“Güçlüklere rağmen abdesti yerli yerince almak, mescidlere doğru adımı çok atmak ve namazdan sonra diğer namazı beklemektir. İşte sizin ribatınız yani nöbet yeriniz budur.” buyurdu. (Müslim, Tahâret:41, No: 251, 1/219; Muvatta, Sefer: 55, 1/161; Tirmizî, Tahâret: 39, No: 52; Nesâî, Tahâret: 106)

Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, Bakî kabristanına gelerek:

“Esselamü aleyküm dare kavmin mü’minin! Ve inna inşaellahü biküm lahikûn. Vededtü ene kad reeyna ihvanena. = Selâm size ey Mü’minler diyarı! İnşaALLAH biz de size katılacağız. Din kardeşlerimizi görmüş olmayı çok arzu ederdim.” buyurdu. Ashab:

- Biz Senin din kardeşlerin değil miyiz, ya Resûlellah! demiş. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de:

“Siz benim ashabımsınız! Kardeşlerimizse, henüz gelmeyenlerdir.” buyurmuşlar. Bunun üzerine ashab:

- Ümmetinden henüz dünyaya gelmeyenleri nasıl tanıyacaksın? Ya Resûlellah! demişler. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de:

“Ne dersin, bir adamın yağız ve doru at sürüsü içinde sakar ve sekir bir takım atları olsa, o adam atlarını tanımaz mı?” buyurmuş. Ashab:

- Evet tanır, Ya Resûlellah! demişler. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de:

“İşte onlar da abdestten dolayı böyle sakar ve sekir gelecekler. Ben havuza onlardan önce varacağım. Dikkat edin ki, bir takım adamlar benim havuzumun başından kayıp develerin kovulduğu gibi kovulacaklar.
Ben onlara: Hey, beri gelin! diye nida edeceğim. Bunun üzerine bana onlar senden sonra hakikaten dinde değişiklikler yaptılar, denilecek. Ben de: Öyleyse uzak olsunlar! Uzak olsunlar! diyeceğim.” buyurdu. (Müslim, Tahâret: 41, No: 249, 1/218)

Mehmet Talü- 9.3.08
milli gazete


 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek