Edip Akbayram'ın ismini Edi zannederdim. Yani o, benim için "Edi Pakbayram"di. (:
Ablama, "Nasil olup da koca bir günü canın sıkılmadan evde oturarak geçiriyorsun?" demistim. "Büyüyünce insanin canı sokakta oynamak istemez ki" cevabini vermisti. Uzunca bir süre büyüyüp büyümedigimi anlamak için kendime, "Canin sokakta oynamayi istiyor mu?" diye sormustum.
Dedemle parka gittigimiz bir gün TRT'ciler çekim için oradaydi. Beni oynarken çektiler. Yayin günü bizim aile jeneriginde gözüktügüm çocuk programini izlemek için televizyon basina geçti. Kendimi ekranda görünce, "Beni niye parkta unuttunuuuz?" diye gözyaslarina bogulmustum.
"Geri vites" kavramim yoktu. Soför, kolunu koltuga atip arkaya dogru bakinca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.
Benden büyük kuzenlerim dondurmacilarin dondurma külahlarinin sivri kismiyla kulaklarini karistirdigini söylemisti. Inanmistim. Hâlâ da külahlarin sivri kisimlarini yemem. Çöpe atarim.
Babaannem bir gün ölürse sevdigim dizilerin olmadigi bir gün ölsün istiyordum. :S
Abimle Karaoglancilik oynardik. O Karaoglan olurdu, beni de Bizans askeri yapardi. Sonra evire çevire döverdi. Çok mühim bir sey yaptigimi sandigim için canim yansa bile hiç sesimi çikarmazdim. (yazık!)
Yesil ve siyah zeytinin ayri agaçlarda yetistigini sanirdim. Bulmacalardaki, "Annenin erkek kardesi" kismina dayimin bes harfli ismini sigdirmaya çalisirdim.
Anaokulunda patates baskisi yapmayi ögrenmistik. O kadar hosuma gitmisti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmistim. Ancak sanat merakim annemin yeni aldigi beyaz etege patatesi yapistirmamla son bulmustu. Hem gönlünü almak hem de el koydugu patateslerime kavusmak için dahiyane bir fikirle ögretmenimin yanina gittim. "Annem" yazisini patatese oydurttum. Sevinçle eve gelerek soyundum. Renkli boyalara batirdigim patatesi vücudumun her tarafina bastim. Sonra da! annemin karsisina geçtim. Beni o halde görünce aglamaya baslamisti.
Madonna ile Maradona'yi kardes zannederdim. Kendi kendime, "Bunlarin babasi ne sansli be. Bir çocugu futbolun krali, öbürü müzigin kraliçesi" derdim.
Birinden özür diledigim zaman Allah'in bana bir özür verecegini sanirdim. Sakat olacagimi düsünüp hemen "diledigim özürü" geri alirdim.
Kurban Bayrami'nda toplanan derilerden uçak yapildigini sanirdim. Uçaklarin dis yüzeyinin bu derilerle kaplandigi için Türk Hava Kurumu'nun topladigini düsünüyordum. Uçak kaçirma filmlerinde silahla ates edildiginde ya da bomba patladiginda, "Ayyy! Deri delindi!" derdim.
Annem banyodan çiktiktan sonra babamin söyledigi, "Sihhatler olsun" lafini "Saatler olsun" diye anlardim. Bunun da, "Banyoda amma çok kaldin" gibi bir sey demek oldugunu sanip babamin anneme kizdigini düsünürdüm. Annemin buna karsin niye sadece, "Sagol" dedigini merak ederdim. "Ne kibar kadin, babam ! kizsa da hiç muhatap olmuyor" diyerek anneme hayran, babama kıl olurdum. (:
bir siteden (ç)alıntı yaptım;trajikomik buldum da ...
ben küçükken neleri ne zannettiğimi gizli tutmayı tercih ediyorum