Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Saffat Suresi Türkce Meali

Gönderen Konu: Saffat Suresi Türkce Meali  (Okunma sayısı 1614 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KeRvAnCaN

  • Grupsuz
  • *
  • İleti: 523
  • Cinsiyet: Bay
  • Kendi halime bırakın beni artık.
Saffat Suresi Türkce Meali
« : Mart 22, 2010, 03:22:45 ÖS »
037-SAFFAT SURESİ

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

[037.001]        Kasem olsun ol kuvvetlere: o saf dizip de duranlara

[037.002]        O haykırıp da sürenlere

[037.003]        Ve o yolda zikr okuyanlara

[037.004]        Ki ilâhınız birdir sizin

[037.005]        Hep o Göklerin Yerin ve aralarındakilerin rabbı ve bütün meşrıkların rabbı

[037.006]        Bakınız biz o Dünya Semayı (o yakın Göğü) bir ziynetle donattık: kevakib

[037.007]        Hem mütemerrid ve her şeytandan koruduk

[037.008]        Onlar melei a'lâyı dinleyemezler, tard için her taraftan sıkıya tutulurlar

[037.009]        Ve onlara ayrılmaz bir azâb vardır

[037.010]        Ancak bir çalıp çarpan, onun da peşine bir şihabı sâkıb takılır

[037.011]        Şimdi sor onlara yaradılışca kendileri mi daha çetin yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz kendilerini bir cıvık çamurdan yarattık

[037.012]        Fakat sen taaccüb ettin onlar eğleniyorlar

[037.013]        Ihtar edildiklerinde de düşünmüyorlar

[037.014]        Bir mu'cize gördükleri vakıt da eğlence yerine tutuyorlar

[037.015]        Ve, bu, diyorlar başka bir şey değil, ap açık bir sihir

[037.016]        öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı? biz mi ba'solunacakmışız?

[037.017]        Evvelki atalarımız da mı?

[037.018]        De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak

[037.019]        Çünkü o bir zorlu kumandadan ıbarettir derhal gözleri açılıverir

[037.020]        Eyvah bizlere derler bu o din günü

[037.021]        Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü

[037.022]        Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allahdan başka taptıkları şeyleri

[037.023]        Toplayın da götürün onları sırata; Cehennem köprüsüne doğru

[037.024]        Ve tevkıyf edin onları, çünkü sor guya çekilecekler

[037.025]        Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?

[037.026]        Hayır bu gün onlara teslim olmuşlardır

[037.027]        Ve ba'zısına dönmüş soruyorlardır:

[037.028]        Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz

[037.029]        Yok, diyorlardır: siz inanmamıştınız

[037.030]        Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavm idiniz

[037.031]        Onun için üzerimize rabbımızın kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız

[037.032]        Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık

[037.033]        O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler

[037.034]        İşte biz mücrimlere böyle yaparız

[037.035]        Çünkü onlar «la ilahe illallah» denildiği zaman kafa tutuyorlardı

[037.036]        Ve «hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı

[037.037]        Hayır o hakk ile geldi ve bütün Peygamberleri tasdık eyledi

[037.038]        Elbette siz o elîm azâbı tadacaksınız

[037.039]        Maamafih başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalanacaksınız

[037.040]        Müstesnâ ancak Allahın ıhlâs verilmiş kulları

[037.041]        Onlar için bir «ma'lûm rızık» var

[037.042]        Meyveler, ve onlar hep ikram olunurlar

[037.043]        Naîm Cennetlerinde

[037.044]        Karşılıklı tahtlar üzerinde

[037.045]        Maînden bir ke's ile üzerlerine pırlanılır

[037.046]        Bembeyaz, içenlere lezzet

[037.047]        Onda ne bir gaile vardır, ne de başlarına vurur

[037.048]        Yanlarında iri gözlü nazarlarını kasretmiş nazenînler

[037.049]        Sanki saklı yumurtalar

[037.050]        Derken ba'zısı ba'zısına dönmüş soruyorlardır:

[037.051]        İçlerinden bir söyliyen «benim der: bir karînim vardı

[037.052]        Derdi: sen cidden inananlardan mısın?

[037.053]        Öldüğümüz de bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt hakıkaten biz cezalanacak mıyız?»

[037.054]        Nasıl der bir bakıştırır mısınız:

[037.055]        Derken bakmış onu tâ Cehennemin ortasında görmüştür

[037.056]        Tallahi, der: doğrusu sen az daha beni helâk edecektin

[037.057]        Rabbımın ni'meti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım

[037.058]        Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz

[037.059]        ilk ölümümüzden başka. Ve biz muazzeb değiliz

[037.060]        Bu işte hiç şübhesiz o büyük murad, büyük kurtuluş

[037.061]        Böyle bir murad için çalışsın çalışan erler

[037.062]        Nasıl bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum ağacı mı?

[037.063]        Ki biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır

[037.064]        O bir ağaçtır ki Cehennemin kökünde çıkar

[037.065]        Tomurcukları Şeytanların başları gibidir

[037.066]        Her halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır

[037.067]        Sonra üzerine onların hamîmden bir haşlamaları vardır

[037.068]        Sonra da dönümleri şübhesiz ki Cehennemedir

[037.069]        Çünkü onlar babalarını dalâlette buldular

[037.070]        Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar

[037.071]        Hakıkat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi

[037.072]        Celâlim hakkı için içlerinde inzar edici Peygamberler de gönderdik

[037.073]        Sonra da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu?

[037.074]        Ancak Allahın ıhlâs ile seçilen kulları başka

[037.075]        Celâlim hakkı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakıkat ne güzel mücîbiz

[037.076]        Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık

[037.077]        Hem zürriyyetini bâkıy kalanlar kıldık

[037.078]        Hem de namına bıraktık sonrakiler içinde

[037.079]        Selâm Nuha bütün âlemler içinde

[037.080]        Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere

[037.081]        Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan

[037.082]        Sonra da diğerlerini suya boğduk

[037.083]        Şübhesiz İbrahim de onun kolondan

[037.084]        Çünkü rabbına selîm bir kalb ile geldi

[037.085]        Çünkü babasına ve kavmine şöyle dedi: siz nelere tapıyorsunuz?

[037.086]        Yalancılık etmek için mi Allahdan başka ilâhlar istiyorsunuz?

[037.087]        Siz rabbül'âlemîni ne zannediyorsunuz?

[037.088]        Derken bir bakım baktı da nücume

[037.089]        Ben dedi: hastayım

[037.090]        O vakıt arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler

[037.091]        Derken kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da buyursanız a, dedi, yemez misiniz?

[037.092]        Neyiniz var söylemiyorsunuz

[037.093]        Diyerek bir takrib ile onlara kuvvetli bir darbe indirdi

[037.094]        Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler

[037.095]        A, dedi siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?

[037.096]        Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı

[037.097]        Haydin dediler, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın

[037.098]        Böyle ona bir tuzak kurmak istediler, biz de tuttuk kendilerini daha alçak düşürdük

[037.099]        Bir de dedi ki: ben rabbıma gidiyorum, o bana yolunu gösterir

[037.100]        Rabbım! bana salihînden ihsan buyur

[037.101]        Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik

[037.102]        Vakta ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni inşaallah sabirînden bulacaksın

[037.103]        Vaktâ ki bu suretle ikisi de teslim oldular ve onu tuttu şakağına yıktı

[037.104]        Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim!

[037.105]        Ru'yayı gerçek tasdık eyledin, biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere

[037.106]        Şübhesiz ki bu açık bir ibtilâ, kat'î bir imtihan

[037.107]        Dedik ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik

[037.108]        Namına da bıraktık sonrakiler içinde

[037.109]        Selâm İbrahime

[037.110]        Böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere

[037.111]        Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan

[037.112]        Bir de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik

[037.113]        Hem ona hem İshaka bereketler verdik. İkisinin zürriyyetinden de hem muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden

[037.114]        Celâlim hakkı için Musâ ile Harûnu da minnetdâr eyledik

[037.115]        Hem kendilerini ve kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık

[037.116]        Hem yardım ettik onlara da galibler onlar oldular

[037.117]        Hem kendilerine o belli kitabı verdik

[037.118]        Ve kendilerini doğru yola çıkardık

[037.119]        Sonrakiler içinde de namlarına şunu bıraktık

[037.120]        Selâm Musâ ile Haruna

[037.121]        Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne

[037.122]        Çünkü ikisi de bizim mü'min kullarımızdan

[037.123]        Şübhesiz İlyas da mürselînden

[037.124]        Zira kavmine demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?

[037.125]        Bir ba'le mi yalvarıyorsunuz bırakıb da o ahsenülhâlikîni

[037.126]        O rabbınız ve evvelki atalarınızın da rabbı olan Allahı?

[037.127]        O vakıt onu tekzib ettiler, şübhesiz ki onlar da ıhzâr edildiler

[037.128]        Müstesnâ Allahın ıhlâslı kulları

[037.129]        Ona da sonrakilerde şunu bıraktık

[037.130]        Selâm, ilyasîne

[037.131]        Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne

[037.132]        Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan

[037.133]        Şübhesiz Lût da mürselînden

[037.134]        Zira kurtardık onu ve bütün ehlini

[037.135]        kalan bir karıdan başka batanlar içinde

[037.136]        Sonra diğerlerini tedmir eyledik

[037.137]        Ve siz elbette onlara uğrar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin

[037.138]        Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz

[037.139]        Şübhesiz Yunüs de o mürselînden

[037.140]        Hani bir vakıt dolu gemiye kaçmıştı,

[037.141]        kur'a çekmişti de kaydırılanlardan olmuştu

[037.142]        Derken kendisi balık yuttu melâmette idi

[037.143]        Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi

[037.144]        Her halde ba'solunacakları güne kadar onun karnında kalırdı

[037.145]        Hemen biz onu alana attık hasta idi

[037.146]        Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik

[037.147]        Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı

[037.148]        O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik

[037.149]        Şimdi sor o seninkilere: rabbına kızlar, onlara oğullar öyle mi?

[037.150]        Yoksa biz Melâikeyi dişi yaratmışız da onlar şâhid mi bulunuyorlarmış?

[037.151]        Ha!.. onlar şübhesiz ki yalancıdırlar

[037.152]        «Allah doğurdu» derler ve elbette bunlar yalancıdırlar

[037.153]        Kızları oğullara tercih mi etmiş?

[037.154]        Nah sizlere! nasıl hukmediyorsunuz?

[037.155]        Hiç demi düşünmezsiniz?

[037.156]        Yoksa sizin için açık bir ferman mı var?

[037.157]        O halde getirin kitabınızı sadıksanız

[037.158]        Bir de onunla Cinler beyninde bir neseb uydururlar. Celâlim hakkı için Cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır

[037.159]        Münezzeh sübhan o Allah onların isnad ettikleri vasıflardan

[037.160]        Lâkin Allahın ıhlâs ile secilen kulları başka

[037.161]        Çünkü siz ve taptıklarınız

[037.162]        Ona karşı kimseyi meftun edemezsiniz

[037.163]        Meğer ki Cahîme saldıran olsun

[037.164]        Bizden ise her birimiz için bir makamı ma'lûm vardır

[037.165]        Ve biz elbette biz o saf dizenleriz

[037.166]        Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz

[037.167]        Ve gerçek avvel şöyle diyorlardır:

[037.168]        «eğer yanımızda evvelkilerinkinden bir zikrolsa idi

[037.169]        Her halde Allahın ıhlâs ile seçilmiş kullarından olurduk

[037.170]        Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler

[037.171]        Celâlim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında şu kelimemiz sebkat etmiştir:

[037.172]        «Onlar elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır

[037.173]        Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galib geleceklerdir»

[037.174]        Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar

[037.175]        Gör onları: yakında görecekler

[037.176]        Ya şimdi bizim azâbımızı mı iviyorlar?

[037.177]        Amma onların sahasına indiği vakıt ne fenadır o acı haber verilenlerin sabahı!...

[037.178]        Yine sen yüz çevir de onlardan bir zamana kadar

[037.179]        Gör, yakında görecekler

[037.180]        Tesbiyh o ızzetin sahibi rabbına onların vasıflarından

[037.181]        Ve selâm mürselîne

[037.182]        Ve hamd âlemlerin rabbı Allaha

 
« Son Düzenleme: Mayıs 09, 2010, 11:07:43 ÖS Gönderen: Yara ßenim »

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek