Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Abdullah bin Mübarek: Lanet Edici Değil Islah Edici Olmalı

Gönderen Konu: Abdullah bin Mübarek: Lanet Edici Değil Islah Edici Olmalı  (Okunma sayısı 2249 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ebrar

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2485
  • Cinsiyet: Bayan
Horasan, vaktiyle İslâm’a beşiklik yapmış, değerli fıkıh ve tasavvuf âlimleri yetiştirmiş aziz beldedir Cüneyd-i Bağdadî, Bişr-i Hafi, Seriyyü’s Sakafî ve sohbetini edeceğimiz Abdullah bin Mübarek Hazretleri gibi tasavvuf büyüklerinin buralarda yetiştiklerini düşünürsek bölgenin değerini daha rahat anlamış oluruz
Hicri 118’de (M 736) Merv’de dünyaya gelen Abdullah bin Mübarek, zamanında her geçen gün daha fazla zenginleşen dinî ilimlerin tasavvuf bölümünü iyice hazmetmiş, çevresindeki maneviyat büyüklerini de ziyaret ederek, coşan iç dünyasını onlardan aldığı ilhamlarla da tahkim ve tezyin etmiştir
Fakirlik ve mahrumiyet gibi geçici şeyler İbn-i Mübarek gibi maneviyat büyüklerinin gönül dünyalarını asla karartmamış, bir bağda bekçilik etmek bile onları küçüklük hissine itmemiştir Bilâkis böylesine tenha ve tefekküre müsait yerlerde, gönüllerini Yaradanlarına bütün samimiyetleriyle açmış, olanca melekeleriyle Rabb’lerine teveccüh edip, manevî feyiz ve ilhamlara mazhar olma fırsatı elde etmişlerdir
Nitekim bir keresinde bekçilik ettiği bağın sahibi gelip, İbn-i Mübarek’ten olgun üzüm ve nar istemiştir Ancak, İbn-i Mübarek’in getirdiği üzüm ve narların henüz ekşi olduğu anlaşılmış, bağ sahibi ikinci defa gönderdiğinde de yenecek lezzette meyve getirmediğini görünce sormuş: “Evlâdım, sen burada bekçi değil misin? Neden olgunlaşanlardan getirmiyorsun?”
İbn-i Mübarek’in cevabı şu olmuştur: “Efendim, siz beni bağınıza bekçi tutarken üzüm ve narlarınızdan yiyebileceğimi söylemediniz ki, hangisinin olgunlaştığını anlayıp size getireyim? Bu bakımdan fazla bilgiye sahip değilim”
Bekçisindeki bu doğruluk ve sadakat karşısında büyük bir takdir hissine kapılan zengin bağ sahibi, durumu iyice tedkik eder, Abdullah’ın takvasının diğer hareketleriyle de te’yid edildiğini görünce, tereddütsüz teklifini yapar: “Abdullah, benim kızıma talip olanlar çoktur Ancak, onların hiç birinde sende gördüğüm takva kuvvetini görmedim Belki de onlar servetimin çokluğunu düşünmekteler Şayet rıza gösterirsen, kızımı sana yerip seninle iftihar etmeyi arzuluyorum”
Abdullah, böylece hizmetini ettiği zenginin kızını alır ve bu servetle İslâm’a daha fazla hizmet imkânı elde edip, manevî feyizlerini daha geniş sahalara neşretme fırsatı bulur Demek, o günlerin fakiri böyle fakir, zengini de böyle zengindi

Sahabeye hayrandı
Kendisi ikinci hicrî asrın başında yaşadığı ve Resûlüllah Efendimiz’i görmek şerefine nail olmadığı için sahabeden sayılmaz, ancak, sahabenin kadrini iyi bilir, eşsizliğini takdir ederdi Bir gün şöyle bir sual sordular: “Resûlüllah’ın yanında bulunmuş olan Hazret-i Muâviye mi efdâl, yoksa daha sonra birinci asrın sonunda gelmiş olan Halife Ömer bin Abdülâziz mi?”
Şöyle cevap verdi: “Vallahi, Muâviye’nin Resûlullah’ın arkasında giderken yuttuğu tozlar Abdülâziz’den efdâldir Cemaatle namaz kılarken Resûlullah, “Semia’llahü limen hamideh” dedi Muâviye de, “Rabbena leke’l hamd” dedi Bu söz de öylece, bakî kaldı Bundan gayrı ne söylenebilir?”
Abdullah bin Mübarek, itaatsizlikle bulunan çocuğundan şikâyete gelen bir babaya sordu:
“Sen oğluna hiç beddua ettin mi?”
“Evet, canımı çok sıktığı zamanlarda ettim”
“Sen kendi elinle kötü yapmışsın çocuğuna Baba ve annenin çocuğu hakkındaki duası reddolunmaz Resûl-i Ekrem Efendimiz, mübarek dişini kıran kavmine: “Yâ Rab, kavmime hidâyet eyle Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar!” diye dua etti Sen de böyle bir anlayış içinde olsaydın, ziyan etmezdin Resûl-i Ekrem’in bu sabrı ve metaneti ziyan getirmedi, sonunda kavminin imanlarına sebeb oldu”
Fırat yakınlarında “Hiyt” denilen kasabada hicrî 182 yılında vefat etti

***

Hikmetli sözleri:

* Oturup bin lira sadaka vermektense çalışıp bir lira borç vermek efdâldir

* Helal nafaka için çalışmak tevekkülü bozmaz

* Eğer gıybet edecek olsam anâ-babamı gıybet ederdim Hiç olmazsa sevabımı onlara vermiş olurdum!

* Zengine karşı vakarlı, fakire karşı alçak gönüllü olmak tevazudur

« Son Düzenleme: Ocak 30, 2009, 05:44:53 ÖS Gönderen: musalli »

Çevrimdışı musalli

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4058
Abdullah bin Mübarek: Lanet Edici Değil Islah Edici Olmalı
« Yanıtla #1 : Ocak 30, 2009, 05:47:44 ÖS »
Cenab'ı Allah rahmet eylesın..Etkıleyıcı fakat sasırtıcı degıl hakkında yazılanlar..Rabbım'ın yoluna feda olmus bır hayattın ıcınde baska ne olabılır kı ?

Cenab'u Rabbılalemın razı olsun kardesım.


+

Çevrimdışı ebrar

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2485
  • Cinsiyet: Bayan
Abdullah bin Mübarek: Lanet Edici Değil Islah Edici Olmalı
« Yanıtla #2 : Şubat 01, 2009, 03:06:36 ÖS »
amin ecmain

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek