Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074
Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074
Notice: Undefined index: theme_language_error in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074
Notice: Undefined index: guest_title in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 1780
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 1825
Notice: Undefined index: lang_locale in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 797
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_character_set in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2236
Notice: Undefined index: lang_locale in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 797
Notice: Undefined index: code in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1086
Notice: Undefined index: code_select in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1086
Notice: Undefined index: code in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1123
Notice: Undefined index: code_select in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1123
Notice: Undefined index: quote in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1404
Notice: Undefined index: quote_from in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1413
Notice: Undefined index: quote_from in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1420
Notice: Undefined index: quote_from in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1434
Notice: Undefined index: search_on in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1434
Notice: Undefined index: quote_from in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 1443
Notice: Undefined index: lang_locale in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 797
Notice: Undefined index: home in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3942
Notice: Undefined index: help in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3950
Notice: Undefined index: search in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3957
Notice: Undefined index: admin in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3964
Notice: Undefined index: modSettings_title in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3969
Notice: Undefined index: package in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3974
Notice: Undefined index: errlog in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3979
Notice: Undefined index: edit_permissions in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3984
Notice: Undefined index: moderate in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3992
Notice: Undefined index: modlog_view in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 3997
Notice: Undefined index: mc_unapproved_poststopics in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4002
Notice: Undefined index: mc_unapproved_attachments in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4007
Notice: Undefined index: mc_reported_posts in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4012
Notice: Undefined index: profile in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4020
Notice: Undefined index: summary in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4025
Notice: Undefined index: account in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4030
Notice: Undefined index: forumprofile in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4035
Notice: Undefined index: pm_short in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4043
Notice: Undefined index: pm_menu_read in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4048
Notice: Undefined index: pm_menu_send in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4053
Notice: Undefined index: calendar in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4061
Notice: Undefined index: calendar_menu in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4066
Notice: Undefined index: calendar_post_event in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4071
Notice: Undefined index: members_title in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4079
Notice: Undefined index: mlist_menu_view in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4084
Notice: Undefined index: mlist_search in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4089
Notice: Undefined index: login in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4097
Notice: Undefined index: register in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4104
Notice: Undefined index: logout in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Subs.php on line 4112
Notice: Undefined index: seo4smf_admin in /home/tsstfrm/public_html/Seo4Smf.php on line 652
Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35 Notice: Undefined index: print_page in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php(2272) : eval()'d code on line 23
- Sadakat Kahramanı Üç Yiğit
Tesettur Forum
İSLAM => DİNİ HİKAYELER => Notice: Undefined index: topic_started in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php(2272) : eval()'d code on line 105
: sema- Notice: Undefined index: search_on in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php(2272) : eval()'d code on line 105
September 19, 2010, 03:24:10 PM
Notice: Undefined index: title in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php(2272) : eval()'d code on line 116
: Sadakat Kahramanı Üç Yiğit
Notice: Undefined index: post_by in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php(2272) : eval()'d code on line 117
: sema- Notice: Undefined index: search_on in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php(2272) : eval()'d code on line 117 September 19, 2010, 03:24:10 PM
Umarım paylaşılmamıştır (:
SADAKÂT KAHRAMANI ÜÇ YİĞİT
Kurtuluş ve necat doğruluktadır. İnsan doğrulukla ölse bile bir kere ölür; hâlbuki her yalan ayrı bir ölümdür. Nitekim sadakat kahramanı Kâ'b b. Mâlik (radıyallâhu anh): "Ben doğruluğumla kurtuldum." der. Evet, doğruluk deyince O'nu hatırlamamak mümkün değildir. Kâ'b b. Mâlik, kılıcı kadar sözü, sözü kadar da kılıcı keskin bir insandı. Şairdi. Şiirleriyle kâfirlerin moral dünyalarını alt-üst edebilirdi. Akabe'de gelip Allah Resûlü'ne biat etmişti. Dolayısıyla da Medine'nin ilklerindendi. Fakat Tebük Seferi'ne katılamamıştı. Tebük zorlu bir savaştı. Bu savaşta bir avuç insan koskoca Roma İmparatorluğu'nun ordularıyla yaka-paça olacaktı. Hem de çölün o kavurucu ve bitirici sıcağında. O düşünceyle gidildi.. o civanmertlik gösterildi.. o sevap alındı ama o korkunç muharebe sadece düşüncelerde kaldı. Allah Resûlü, bütün askerî harekâtlarını gizli tutarken bu defa açık gitmiş ve herkesi açıktan davet etmişti. İşte, böyle açık bir davete rağmen Kâ'b, bu sefere iştirak edememişti. Şimdi siyer kitaplarından, kendi serencamını kendi ağzından icmal ederek anlatalım: "Herkes muharebeye davet edildi. Çünkü mücadele çetin olacaktı. Fakat Allah takdir etmedi ve sadece tatbikattan ibaret bir hareket olarak kaldı. Böyle olacağı bildirilmiş veya bildirilmemişti ama Allah Resûlü bu muharebeye ayrı bir ehemmiyet veriyordu. Herkes gibi ben de hazırlıklarımı tamamladım. Hatta o güne kadar hiçbir harbe bu kadar iyi hazırlanmamıştım. İki Cihan Serveri hareket komutunu verdi ve ordu harekete geçti. Ben kendi kendime: Nasıl olsa onlara yetişirim, diye beraber çıkmadım. Hiç de bir işim yoktu. Fakat kendime olan güvenim beni alıkoyuyordu. Bugün-yarın-öbür gün, derken günler gelip geçiverdi. Artık Allah Resûlü'ne yetişmem mümkün değildi. Mecburen bekleyecektim.. ve bekledim de. Hem de her saati günler süren bir bekleyişle bekledim. Nihayet, Allah Resûlü'nün seferden dönüşü her yandan duyulmaya başladı. Zaten her defasında öyle olurdu. Medine, O'nun dönüşüne yakın yeniden bir kere daha canlanırdı. İşte şimdi yine herkesin yüzünde bir beşaşet vardı; Allah Resûlü dönüyordu... Nihayet beklenen vakit geldi. Ordu Medine'ye avdet etti. Efendimiz de mutadı olduğu üzere evvelâ mescide uğrayıp iki rekât namaz kılmış ve halkla görüşmeye başlamıştı. Herkes bölük bölük mescide geliyor, ziyaret ediyor ve harekete iştirak etmeyenler de özür beyanında bulunuyorlardı. Benim durumumda olanlardan da çoğu mazeret bildirmiş ve Allah Resûlü tarafından mazeretleri kabul edilmişti. Ben de aynı şeyi yapabilirdim. Zira içlerinde ikna kuvveti ve söz söyleme kabiliyeti en güçlü olanlardan biriydim. Ama nasıl olur da hiçbir mazeretim olmadığı hâlde Allah Resûlü'ne yalan söyleyebilirdim. Yapmadım, yapamadım. Karşılaştığımızda, İki Cihan Serveri kalbimi delip geçen bir buruk tebessümle karşıladı beni. Ve: 'Neredeydin?' diye sordu. Durumumu olduğu gibi eksiksiz anlattım. Başını çevirdi ve dil ucuyla: 'Kalk git!' dedi. Dışarı çıktım. Kavmim etrafımı sardı: 'Sen de bir mazeret söyle, kurtul!' dediler. Dedikleri bir aralık kalbime yatar gibi de oldu. Fakat birden kendime geldim ve sordum: 'Benim durumumda olan başkaları var mı?' 'Var.' dediler ve iki isim söylediler. İkisi de Bedir'e iştirak etmiş namlı, şanlı sahabeler arasında bulunuyorlardı: Mürâre b. Rebî ve Hilâl b. Ümeyye. Evet, onlar da hiçbir mazeret beyan etmeyerek doğruyu söylemişler ve benim durumuma düşmüşlerdi. -Estağfirullah- intizar koridoruna girmişlerdi. Benim için ikisi de kendilerine ittiba edilecek insanlardı.. ben de onlara uymaya karar verdim; mazeret ileri sürmekten vazgeçtim. Üçümüz hakkında bir emir yayımlandı. Artık hiçbir Müslüman bizimle görüşüp, konuşmayacaktı. Diğer iki arkadaşım evlerine kapanıp, durmadan gece gündüz ağlıyorlardı. Ben, aralarında en genç ve kuvvetli olandım. Sokağa, çarşıya, pazara çıkıyor ve namaz vakitlerinde de mescide gidebiliyordum. Ancak benimle kimse konuşmuyordu. Vaktimin çoğunu mescidde geçiriyordum. Allah Resûlü'nden bir tebessüm yakalayabilmek için uzun uzun beklediğim oluyordu.. heyhât ki, her gün evime hicranla dönüyordum; O, yüzünden hiç tebessüm eksik olmayan insan, bir kere olsun, bana bakıp tebessüm etmemişti. Selâm veriyordum; acaba dudakları kımıldayacak mı diye gözlerimi dudaklarına dikiyordum. Gel gör ki en hafif bir kımıldama olmuyordu. Çok defa namaz kılarken gözümün ucuyla O'na bakıyordum. Namaza başladığımda bana bakıyordu. Fakat namazımı bitirince hemen benden gözünü kaçırıyordu. Tam elli gün böyle geçecekti. Bütün insanlar ve bulunduğum yer bana öylesine yabancılaşmıştı ki, kendimi yabancı bir ülkede zannetmeye başladım. Bir gün Ebû Katâde -ki amcamın oğluydu, onu çok severdim, o da beni canı kadar severdi- onun bahçesinin duvarından atlayarak yanına sokuldum. Selâm verdim, selâmımı almadı. Sordum: 'Allah için söyle, benim Allah ve Resûlü'nü sevdiğime inanmıyor musun?' O hiç cevap vermedi. Sözümü üç defa tekrar ettim. Üçüncüsünde de: 'Allah ve Resûlü bilir.' dedi ve yanımdan ayrıldı. Dünya başıma yıkılmıştı. Ebû Katâde'den bu sözü hiç beklemiyordum. Gözlerim doldu ve hıçkıra hıçkıra ağladım. Yine bir gün Medine sokaklarında yapayalnız dolaşırken; sokaklarda bir adamın beni soruşturduğunu duydum. Sorduğu şahıslar işaretle beni göstermişlerdi. Adam yanıma geldi, elinde de bir mektup vardı. Mektup bana aitti. Gassân Meliki'nden geliyordu. Melik beni, kendi memleketine davet ediyordu. Mektubunda: 'İşittim ki sahibin seni yalnız bırakmış.. Bize gel; senin gibilerin bizim nezdimizde kadri yüksektir...' gibi sözler ediyordu. "Bu da bir imtihan." dedim ve mektubu yırtarak ateşe attım. Kırkıncı gündü. Allah Resûlü bir adam göndermişti. Gelen şahıs bizim, hanımlarımızdan uzak durmamız gerektiğini söylüyordu. 'Boşayayım mı, ne yapayım?' dedim. -Ah vefasına kurban olduğum insan!- 'Sadece uzak dur!' dedi ve gitti. Hanımıma kendi evlerine gitmesini söyledim. Bu arada Hilâl'in hanımı gidip, hizmet etmek kaydıyla izin istemişti. Hilâl yaşlı bir insandı. Kendi işini göremiyordu. Ve Allah Resûlü onun hanımına izin vermişti. Bazıları benim de aynı şekilde izin almamı istediler. Fakat kabul etmedim. Zira Allah Resûlü'nün böyle bir teklifi nasıl karşılayacağını bilemiyordum. Derken bir müddet de böyle geçmiş ve tam elli gün dolmuştu. Artık dayanamaz hâle gelmiştim. Dünyam kararmış ve kabir kadar daralmıştı. Her zaman yaptığım gibi evimin damında sabah namazını kılmış, oturuyordum. Birisinin yüksek sesle ismimi söylediğini duydum. Ses: 'Müjde Kâ'b!' diyordu. İşi anlamıştım. Hemen secdeye kapandım. O gün sabah namazından sonra Allah Resûlü affımızı ilân etmişti. Mescide koştum, herkes ayağa kalkmış beni tebrik ediyordu. Talha boynuma sarıldı, yüzümü, gözümü öpüyordu. Sanki yeniden bir Akabe yaşıyordum. Allah Resûlü'nün huzuruna gelip elini tuttum. O da benim elimi tutmuştu. -O anda Cennet'le müjdelenseydi dahi zannediyorum bu kadar sevinmeyecekti- Allah Resûlü: 'Allah sizi affetti.' buyurdular. Ve hakkımızda inen şu âyeti okudular: "Ve (Allah o tevbeleri) geri bırakılan üç kişinin de tevbelerini kabul etti. Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hâllerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah Tevvâb'dır, Rahîm'dir."(Tevbe Sûresi, 9/118) O bu âyeti okuduktan sonra Resûlullah'a hitaben, 'Yâ Resûlallah! Ben doğrulukla kurtuldum.. Bundan böyle ömrüm oldukça da doğrudan başka bir şey söylemeyeceğime, söz veriyorum.' dedim."158