Madem dünya için değil diyorsunuz fedakarlık diyorsunuz buyrun okuyun
Evet, fedakârlık mıdır gerçekten yoksa fedakârlıktan çekinmek midir? Yoksa fedakârlık adı altında sığınmamıdır? Gerçekten fedakârlık sanıp binlerce insan feda etti başörtüsünü. Gelin bu konuyu tarayalım. Üstadın zamanında da fetva veren mukadessatı feda eden âlimler vardı. Hatta kendisine soruluyor niçin Mustafa kemalin verdiği koltuğu kabul etmedin. Eğer etseydin fetva verseydin şapka için kesilen başlar kesilmezdi. Üstat başınıza şapka takın bu zamanda irşat koltukla yapılıyor demedi demezde. O milyonların imacının kurtaran nurları telif etmeyi tercih etti. Ne dersiniz aynı dava başımızda değil mi?
O valiye karşı ’bu sarık bu başla çıkar’ dedi. Çünkü taviz verince canavara muhabbet edildikçe daha da azar. Açanlar muhabbet ediyor demiyorum. Ama şu var ki taviz verildi fayda umularak. Verilen tavizler yasak alnını genişletti. Zaten her yere birden yasak getirmezler. Yavaş yavaş. Eğer herkes direniş gösterseydi asla ve asla yasak bu kadar uzamadı. Ve on binler dindar tavizsiz
İnsanlar dışarıda kalmazdı. Evet taviz yüzünden direniş yıkıldı.Bir çok imanlı dışarıda mahrum kaldı.O çok merak ettiğiniz irşadı yapabilecek on binler yasakla değil tavizle dışarıda kaldı.Hep diyorum.Yanlış anlaşılmasın ben vicdanları yargılamıyorum haddim değil.Ama bir farza fetva verilirse bir Müslüman olarak konuşmak bana farzdır.Evet irşat farzdır irşadın usulu vardır.İrşat yani hak hak dairesinde olmalı .Hakkın her yolu hak olmalı der üstad.Şimdi diyeceksiniz ki üniversitedeki insanlar irşada muhtaç!
Bende diyorum ki.
İlk etapta!!!
İrşadımız nefsimizle olmalı. Evet, nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez Evet öyle bir insan olmalıyız ki lisanı halimiz konuşmalı. Ve insanlar bizi gördüğünde Allah’ı hatırlamalı. Şahsen ben iki buçuk yıldır ilimle uğraşıyorum daha nefsimi ıslah etmedim. Ve lisanı halimizin konuştuğumuzu hissettiğimiz zaman artık lisandan dökülmeli cümleler. Yoksa ayette var ’yapmadıklarını söylüyorlar’.Maazallah. Zaten yapmadığımızı söylersek. İnsanların gözünde ‘namaz kılıyor ama ondan bin kat iyiyim’ Profilini vermemek lazım.Çevremde insanları tanıyorum.Böyle insanları tanıyorum ’namaz kılanlardan korkacaksın diyorlar’.Bu sözleri tekzip gerek tekzip.Eğer yalanlamasak islamiyetin güzelliklerini barışı hoşgörüyü yaşamasak sonuna kadar üniversiteye değil.Ateistlerin ordusuna gidelim .Boş yere konuşmuş oluruz.Evet diyelim ki o insan artık kendini irşat etmiş.Tam bir Müslüman.Olabilir çok insan var nefsine binmiş.Sıra ailesine gelir.Artık irşat sırası ailededir.Elinden geleni yapmalı.Çünkü önce insan çevresini irşat etmekle yükümlü.Unutmayalım ki peygamber ilk tebliği kendisine yaptı.Sonra ailesine sonra akrabalarına.70 defa ebucehilin kapısına giden peygamber o.Her türlü azara hakarete rağmen.İşte irşat budur.Ama ebucehili içki masasında tebliğ etmeye gitmedi.Helal ortamda irşat için harama gitmedi.Hudeybiye savaşı örnek verilir.Orada da taviz yok.Sadece antlaşma Müslümanlara ters görünüyor.Bir müslümanı alıkoyuyorlar karşı taraf.Müslümanda Allah için bunu kabul ederse taviz olmaz.Ki taviz bile sayarsanız.Bu antlaşmanın önemine dikkat edin.Başka seçenek yok.Ama insan için bir sürü seçenek var.Hele dünyanın küçük bir köy olduğu bu dönemde irşat edecek çok insan var etrafımızda vaktimiz bile yetmez.Sonra sıra insanın ailesine gelir.Aileden sonra çevreye gelir akraba ve komşulara sıra gelir.Ki ailenin içinde dahi bir sürü üniversiteli var.Siz onlar irşat ederseniz onlarda üniversitede kilerini irşat eder.Akrabalardan sonra komşu gelir.Unutmayalım ki ’komşusu açken tok yatan bizden değildir ’Evet bu hadisi ben manevi olarak ta kabul ediyorum.Bu daireleri irşat ettikten sonar illaki irşat diyorsanız.Madem sırf fedakarlık için okuyorum diyorsunuz.Bir takım kurslara gidin.Para verin üstüne daha ihlaslı olur.Kurslara da her takım insan takılır.Üniversitelisinden tut.Alevisinden tut komünistine kadar.İrşat edilecek bu kadar daireyi atlayıp.Uzun bir atlama yapıp bir farzı terk ederek .İrşat için zaruret demek karı akıl değildir.Yemin ederim zaruret değildir.Bazı durumlarda zaruret olabilir.Mesela biri boğazımızı sıkarken ‘ya Allahı inkar et ya ölürsün ‘Dese o an kalben değilde ağızdan söylemek caizdir.Ama buna rağmen dememek daha efdaldir.Bunu araştırmıştım.Bu uğurda ölen şehittir.
Evet bu kadar daireyi atlayıp irşat demek fedakarlık demek. Açamayanlara karşı yapılan büyük bir saygısızlıktır. Bu durumda açmayan fedakar olmaz. Ne komik bir durum.
Üstad bir zaman çok düşünüyor.İnsanlar nasıl feda ediyor diye.Bu kadar mukaddesatı diye düşünüyor.Bakıyor ki rızk endişesiyle yapılıyor.
‘Evet, iktisat etmeyen, zillete ve mânen dilenciliğe ve sefalete düşmeye namzettir. Bu zamanda isrâfâta medar olacak para çok pahalıdır. Mukabilinde Bazen haysiyet, namus rüşvet alınıyor. Bazen mukaddesât-ı diniye mukabil alınıyor, sonra menhus bir para veriliyor. Demek, manevî yüz lira zararla maddî yüz paralık bir mal alınır.’
Evet, mukaddesat feda edilmiyor mu? Rızık için. Yoo bizim ki fedakarlık diyorsanız. Öyle bir içtihadınız varsa.
.Bu fetvayı kendiniz veriyorsanız alın şu cümleyi okuyun
’Nasıl ki kışta, fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapıları açmak, hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem, nasıl ki büyük bir selin hücumunda, tâmir için duvarlarda delikler açmak gark olmaya vesîledir. Öyle de, şu münkerât zamanında ve âdât-ı ecânibin istilâsı ânında ve bid’aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribâtı hengâmında, içtihad nâmiyle, kasr-ı İslâmiyet’ten yeni kapılar açıp duvarlarından muharriplerin girmesine vesîle olacak delikler açmak, İslâmiyet’e cinâyettir.’
‘İkincisi
Dinin zarûriyâtı ki, içtihad onlara giremez. Çünkü katî ve muayyendirler. Hem, o zarûriyât kût ve gıdâ hükmündedirler. Şu zamanda terke uğruyorlar’
Soruyorum tesettür zaruri değil mi? Soruyorum.
‘Ammâ şu zamanda, medeniyet-i Avrupa’nın tahakkümüyle, felsefe-i tabiiyenin tasallutuyla, şerâit-i hayat-ı dünyeviyenin ağırlaşmasıyla, efkâr ve kulûb dağılmış, himmet ve inâyet inkısam etmiştir; zihinler mâneviyâta karşı yabânîleşmiştir. İşte bunun içindir ki, şu zamanda birisi, dört yaşında Kur’ân’ı hıfzedip âlimlerle mübâhese eden Süfyân ibni Uyeyne olan bir müçtehidin zekâsında bulunsa, Süfyân’ın içtihadı kazandığı zamana nispeten on defa daha fazla zamana muhtaçtır. Süfyân on senede içtihadı tahsil etmiş ise, şu adam yüz seneye muhtaçtır ki tahsil edebilsin. Çünkü, Süfyân’ın ibtidâ-i tahsil-i fıtrîsi sinn-i temyiz zamanından başlar, yavaş yavaş istidadı müheyyâ olur, nurlanır; her şeyden ders alır, kibrit hükmüne geçer. Ammâ onun nazîri, şu zamanda-çünkü, zihni felsefede boğulmuş, aklı siyâsete dalmış, kalbi hayat-ı dünyeviyede sersem olmuş, istidadı içtihaddan uzaklaşmış-elbette fünûn-u hâzırada tevaggulu derecesinde, istidadı içtihad-ı şer’î kabiliyetinden uzaklaşmış ve ulûm-u arzıyede tefennünü derecesinde, içtihadın kabulünden geri kalmıştır. Onun için, "Ben de onun gibi zekîyim, niçin ona yetişemiyorum?" diyemez ve demeye hakkı yoktur ve yetişemez’
Nasıl oluyor da biz daha nefsimizi irşat etmeden fetva veriyoruz.Bu uzun atlamaları yaptıktan sonra fedakarlık diyoruz.Neyi feda ediyoruz.Vicdan azabını mı?Yok madem fedakarlık.Biz çekelim vicdan azabını.Biz fedakarlık yapmıyoruz.Evet bu dalaletli zamanda dinin zaruriyat kısmına karşı asla fetva verilmez!!!!
Ne olur biraz daha düşünelim. Ve endişei istikbal hastalığına kapılmayalım. Nefsimizin bizi nasıl yönlendirdiğini bilemeyiz.Bu kadar kafamız karışıkken.Ve son paragraf
BİRİNCİSİ : Akıbeti görmeyen ve bir dirhem hazır lezzeti ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyât-ı insâniye akıl ve fikre galebe ettiğinden, ehl-i sefâheti sefâhetinden kurtarmanın yegâne çaresi, ehl-i sefâhetin aynı lezzetinde, elemini gösterip hissini mağlûp etmektir. Ve Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler...(İbrâhim Sûresi:3.) âyetinin işaretiyle, bu zamanda, âhiretin elmas gibi nîmetlerini, lezzetlerini bildiği halde dünyevî kırılacak şişe parçalarını onlara tercih etmek, ehl-i îman iken ehl-i dalâlete o hubb-u dünya ve o sır için tâbî olmak tehlikesinden kurtarmanın çare-i yegânesi, dünyada dahi Cehennem azâbını ve elemlerini göstermekle olur ki; Risâle-i Nur, o meslekten gidiyor.’
Evet başörtüsünü rızk için feda edenlere müthiş bir cevap.Yok rızk için feda etmiyorum diyorsanız.Yazımın ilk paragraflarını okuyun.Ve ahla fetva veriyorsanız.İçtihatla ilgili kısmı okuyun.Eğer rızk derdide varsa nefsinizde son paragrafı da sesli sesli nefsinize hitap ederek okuyun
Yanlış anlaşılmasın amacın kimseyi sorgulamak değil.Kimsenin vicdanını sorgulamak bana düşmez.Ama bir Müslüman olarak fetva verilmişse bir farza kusura bakmayın .Konuşmak bana farz vallahide farz billah ide farz.Herkes bu yazıyı nefsine hitap ederek okusun.İnanın bende önce nefsime ders olarak yapıyorum.Hatta sadece nefsime isteyen okusun.Bu arada şu fikir de var.’Ben açıyorum ama açmayan çok insandan daha takvalıyım’ Bizim öyle bir iddiamız yok.Kafirin dahi bazı sıfatları müslümandan daha üstü olabilir.Biz burada amelleri hesaba çekmiyoruz.Yapılan amelin doğruluğunu tartışıyoruz.Ki tartışmaya bile gerek yok ’fetvaya en cüretkarınız cehenneme karşı en cüretkarınızdır’ Hadisini 100 kere okumanızı ve tefekkür etmenizi rica ediyorum