Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Niçin Namaz Kılalım...

Gönderen Konu: Niçin Namaz Kılalım...  (Okunma sayısı 2506 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Gülce

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 480
  • Cinsiyet: Bayan
Niçin Namaz Kılalım...
« : Haziran 22, 2008, 11:08:18 ÖÖ »
Her insan, hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi deruni ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki bu sığınak Allah’ı anmaktan başka bir şey olamaz.

Allah Teala çöyle buyurur:

...Bilin ki, ancak Allah’ı anmakla kalpler güvene kavuşur.(1)

Yüce Allah’ın bizim ibadetimize hiçbir ihtiyacı yoktur; ama bizler, Allah’a ve onunla ilişki vesilesi olan ibadet ve namaza muhtacız. Namaz, kul ile Yüce Allah arasında sürekli bir irtibat vesilesidir. Zayıf ve güçsüz insanın, güçlü ve kadir olan Allah Teala ile bu manevi ilişkisi, çeşitli zorluklar karşısında insana güç verir. Hayatın zorluklarında şaşkınlığa uğramış insan, sadece Allah’a yönelmekle huzura kavuşabilir ve namaz insanın Allah’a yönelmesini, O’na bağlanmasını sağlar. Çünkü niyet, iftitah tekbiri, fatiha ve fatihadan sonra bir surenin okunması, rüku, secde, teşehhüt, selam ve namazın diğer vacip ve şartları insanın kalbini Allah’a yönlendirecek özelliğe sahiptir. Namaz kılan bir mümin, her gece ve gündüz, beş defa bütün varlığıyla Allah’a yönelmektedir.

Bir pusulanın denizdeki gemiye hedefe doğru kılavuzluk etmesi gibi namaz da mümini, sürekli olarak, en yüce hedef olan lıkaullahh’a (Allah’a kavuşmaya) doğru kılavuzluk etmekte ve onu yanlış yollara sapmaktan korumaktadır.

Resulullah (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’in’e olsun) şöyle buyuruyor:

“Mümin namaza başladığında, Allah Teala, namazı bitirinceye kadar lütuf ve merhamet ile ona bakar ve o ilahi merhamet gölgesinde yer alır; onun etrafını göğün ufuklarına kadar melekler sarar ve Yüce Allah bir meleği onun baş ucunda durup şöyle demekle görevlendirir: Ey namaz kılan! Eğer kimin sana baktığını ve kiminle raz-u niyaz ettiğini bilseydin, asla bu yerinden ayrılmazdın ve başka bir şeye ilgi göstermezdin.”(2)

Başka bir hadiste de şöyle yer almıştır:

“Eğer namaz kılan Allah’ın azamet ve yüceliğinin ne derecede onu sardığını bilseydi, başını secdeden kaldırmak istemezdi.”(3)

Sekizinci İmamımız Rıza (a.s) namazın farz oluş hikmetini açıklarken şöyle buyurmuştur:

“Namaz, kulun kendi Mevla ve yaratıcısını unutmayarak kendi haddini aşmaması için gece-gündüz Allah Teala’yı anmasını sağlar. Allah’ı hatırlamak ve O’nun huzurunda ibadet için kalkmak, insanin günaha düşmesine engel olur ve onu çeşitli fesatlara düşmekten kurtarır.”(4)

Yine Resulullah (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’in’e olsun) namaz hakkında soran birisine şöyle buyurmuştur:

“Namaz dinin hükümlerindendir; Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak vesilesi ve peygamberlerin apaçık yollarındandır. Namaz kılan, melekler tarafından sevilir. Namaz; hidayet, iman, marifet ve rızkının bol olmasına vücudunun sıhhatine vesiledir. Namaz, şeytanı üzer ve kafirlere karşı da bir silahtır. Namaz, duanın icabet olmasına ve diğer amellerin kabul olmasına vesile olur; namaz müminin ahireti için bir azık, ölüm meleğine karşı şefaatçi, kabirde yoldaşı ve sergisi, nekir ve münkerin kabirdeki sorularına karşı cevabı, kıyamet günü namaz kılanın tacı, yüzünün nuru ve elbisesi, ateşe karşı korunağı Yüce Rabbine karşı delili ve bedeninin ateşte yanmaktan koruyucusu, sırattan geçiş izni, hurilerin mihri ve ebedi cennetin karşılığıdır. Kul, namaz ile yüce makamlara ulaşır; çünkü namaz, Allah’ı her eksiklikten tenzih etmek, O’nun tekliğine şahadet getirmek, O’na hamd etmek, tekbir getirmek O’nu övgüyle anmak, takdis etmek, zikir ve dua etmektir. (5)

Namaz, Yüce Allah’a karşı şükür etmektir. Allah’ın bize verdiği nimetleri saymak mümkün değildir; bu nimetler karşısında namaz küçük bir teşekkür mesabesindedir.

Dördüncü Masum İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle naklediyor:

Büyükbabam Resulullah (s.a.a), çok ibadet eder ve namaz kılardı; namaz için ayakta durmaktan ayakları şişmişti. Kendisine, “Senin geçmiş ve gelecek tüm günahlarını Allah Teala, bağışlamış olmasına rağmen neden bu kadar kendini zorluğa düşürüyorsun?” denince, Resulullah, “Acaba ben şükür eden bir kul olmayayım mı?” diye cevap verdi.(7)

Allah ibadet ve kulluğa layıktır. Hz. Ali (a.s) kendi duasında şöyle diyor:

“Allah’ım ben sana cehennemin azabının korkusundan veya cennete olan özentiden ibadet etmiyorum. Seni kulluk edilemeye ve ibadet olunmaya layık bulmuşum; sana ibadetim bu yüzdendir.

Namaz kılmak erginlik çağına ulaşan akıl sahibi her insana, tüm şartlarda farzdır. Hatta savaş meydanında savaş halindeki bir kimsenin veya suda boğulmakta olan bir insanın bile namazı belirlenen kısa şekilde yerine getirmesi gerekir.

Namazın dindeki manevi önemi yüzünden din önderleri namazı dinin direği olarak nitelendirmiş ve bilerek namaz kılmayanın, dinini tahrip ettiğini açıklamışlardır.(9)

İmam Cafer Sadık (a.s)’dan Yüce Allah’a en güzel yakınlaşmak vesilesi nedir diye sorulunca “Allah’ı tanımaktan sonra Allah’a yakın olmak için namazdan daha önemli bir şey olduğunu bilmiyorum” demiştir.(10)

Yine buyurmuşlar ki:

“Hesap anında her şeyden önce, kul namaz yönünden hesaba çekilecek; eğer namazı kabul olursa, diğer amalleri de kabul olur; eğer namazı reddedilirse, diğer amelleri de reddedilir.”(11)

İmam Cafer Sadık (a.s) vefat zamanı yaklaşınca tüm akraba ve yakınlarını çağırarak onlara şöyle demiştir:

“Bizim şefaatimiz, namaza önem vermeyen kimseye ulaşmaz.”(12)

Namaz, Hz Muhammed’in ( Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’in’e olsun) peygamberlikle görevlendirildiği ilk günlerden itibaren, teşri edilen hükümler arasındadır. Peygamber Hz. Hatice ve o zaman on yaşında olan Ali (a.s) ile birlikte müşriklerin çeşitli eziyetlerine aldırmayarak, Kabe’nin etrafında bu ilahi farizayı yerine getiriyorlardı.

Kur’an-ı Kerim’de namaza çok önem verilmiştir. Kur’an’da, on dört yerde hakkınca namazı yerine getirin, ayakta tutun anlamına gelen ekimu veya ekimne tabirleri ve beş yerde namazı ayakta tut anlamına gelen ekim tabiri yer almıştır. Bir çok ayette de Akame yukımu, yukımune ve mukimin tabirleriyle namazı hakkınca yerine getiren müminlerden söz edilmiş ve övülmüşlerdir.

Bazı ayetlerde namazı hakkınca kılanlardan manevi ticaretlerinde asla zarara uğramayanlar olarak söz edilmiş.(13) Ve bir ayette de müminlerin, sadece namaz kılan zekat veren ve ahirete yakinleri olan kimseler oldukları açıklanmıştır.(14)

Taif Şehrinin halkı İslam’a girmeleri için bazı koşullar öne sürmüş ve bu koşullar arasında namazın kendilerine farz olmaması talebinde bulunmuşlardı; Peygamber onlara verdiği cevapta: “Ama namaz ile ilgili koşulunuza gelince, namazsız bir dinin hayrı yoktur” diye buyurmuştur.(15)

Namazı terk etmek büyük bir günahtır ve insanın dini yönden tamamen düşüşüne ve cehennem azabına duçar olmasına sebep olur.

Allah Teala, Kuran-ı Kerim’de buyuruyor ki, Ahirette bazı suçlulara şöyle sorarlar:

“Sizi cehenneme düşüren nedir? Onlar şöyle derler: ‘Biz namaz kılanlardan değildik...”(16)

Çevrimdışı serhat78

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 349
  • Cinsiyet: Bay
Niçin Namaz Kılalım...
« Yanıtla #1 : Ekim 23, 2008, 08:46:57 ÖÖ »
Aslında Allah’ın yarattığı bir kul olduğunun idrakine varmış bir insan için namazı anlamak o kadar zor olmasa gerek.
Zira herkesçe malumdur ki, kulluk; itaattir.
Allah’ın meâlen, “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.” (Zariyât, 50) buyurmasıyla ve daha bir çok âyetlerle açıkça anlaşılan, insanın ibâdetle emrolunmasıdır.

Âlemde Allah’ın hiç bir mahlûku gâyesiz, vazîfesiz ve başıboş yaratmadığı âşikardır.
Allah, ‘küçük bir kâinat’ denilecek kadar mükemmel yarattığı insana da küllî bir ibâdet vazifesi vermiştir. İbadet; kulluk etmek, itaat etmek manasını taşır.
Yani aczini, kusurunu görüp yaratıcının Kudret, kemalat ve Rahmet’inin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.

Kâinata baktığımızda, Allah’ın, her şeyi, vazifesine uygun bir şekilde yarattığını görmekteyiz.
Mesela, bal yapmak ile vazifelendirilmiş olan arı, azaları ve hisleri ile bu vazifeye gâyet münasip yaratılmıştır.
 Dolayısı ile vazifesi ibâdet olan insanın yaratılışı da, vazifesine elbette münâsiptir ve ibâdeti ister.
Elemler ile müteellim, lezzetler ile mütelezziz olmakla korku ve ümit arasında devamlı med-cezir yaşayan insan rûhu, acziyete bürünerek Kudret sahibi yaratıcısına sığınma ihtiyacı hissetmektedir.
adem ibâdet yaratılışımızın gâyesidir.

Ve madem namaz ibâdetlerimizin temelidir; kulluğunu idrak eden insan, aklen, rûhen ve kalben yaratıcısına itaat etme ihtiyacını ve iştiyakını duyacak ve “Neden namaz kılıyorum?” sorusuna cevabı “Beni yaratan Allah emrettiği için” olacaktır.
elbette ki namazın hikmet ve faydaları bildiklerimizden daha fazladır.
Fakat biz namazı hikmet ve faydaları için değil, Allah emrettiği ve O’nun rızası için kılarız.
Farz-ı muhal namazın faydalarının olmadığı düşünülse bile, bir Müslümanın namaz kılması için Allah’ın emretmesi yeterlidir.
Bediüzzaman Hazretleri’nin ifâdesiyle, “İbâdetin râhu, ihlâstır. İhlas ise, yapılan ibâdetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır.”
« Son Düzenleme: Ekim 23, 2008, 01:05:38 ÖS Gönderen: musalli »

Çevrimdışı musalli

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4058
Niçin Namaz Kılalım...
« Yanıtla #2 : Ekim 23, 2008, 01:21:26 ÖS »
“İbâdetin râhu, ihlâstır. İhlas ise, yapılan ibâdetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır.”[/color][/b]

Cok guzel bir anlatimdi..Cenab-i Allah razi olsun kardesim.
+

Çevrimdışı hakkinihelalet

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2752
  • Canim Oğlum
Niçin Namaz Kılalım...
« Yanıtla #3 : Ekim 24, 2008, 05:04:45 ÖS »
ALLAH razi olsun...
+...

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek