“Çağımızın en muzır hastalığı nedir?” diye sorduğumuzda sayılmaya başlanır: kanser, AIDS, psikolojik hastalıklar… Çok az kişinin aklına gelir iman zaafı, insanların kendi benliklerinden uzaklaşmaları; özlerini kaybetmeleri Özden uzaklaşmada da başlangıçta hata yapılmaktadır Aslında çıkış noktasında amaç özden uzaklaşma değildir, ancak ulaşılmak istenilen model de kokuşmuşluk olduğundan, modele ulaşıldığında sonuç modelle şekillenmektedir Yola çıkılırken belki de herkes farklı olmak uğruna özlerini bulmak uğruna çıkmışlardı yola, ne yazık ki, birazdan da bahsedeceğimiz gibi sonuç hüsran olmaktadır
Alınan modeller öz kimliklerini kaybeden insanlar olduklarından; şarkıcılar, Hollywood yıldızları gibi, model alanların nasıl kendi olmaları beklenilebilir ki? Özünü kaybeden insanı Bediüzzaman, bozulan yağına benzetmektedir İsterseniz beraber Nur deryasına bir bakalım “Nasıl ki, süt ve yoğurt bozulsalar yine yenilebilir Yağ bozulsa yenilmez bazen zehir gibi olur Öylede mahlûkâtın en mükerremi, belki en âlâsı olan insan eğer bozulsa, bozuk hayvandan daha ziyade bozuk olur”(1) deyip aslından-özünden- uzaklaşan insanın hayvandan daha aşağı olacağını belirtmektedir
Alınan model, varılmak istenen doruk noktası olduğundan önem arz etmektedir Düşünün ki, aslında Ağrı Dağı tepesine çıkmayı istiyorsunuz, ama Süphan’a tırmanıyorsunuz Yani sonuçta hedefinizde bir sapma olacaktır Dolaysıyla varmak istediğiniz doruğa varamamış olacaksınız
Öz arayışına girmişken kendisinden –özünden- fıtratındaki temizliğinden bir şey kaybetmeyen bir model ya da rehber alınmalı ki, yukarıda bahsettiğimiz sapmalar yaşanmasın Tam bu bağlamda; âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizin (asm) sünnet-i seniyyesinin zikredilmesi mânâlı olacaktır
Yazıktır ki, Müslüman kimliği, ümmet kimliği, öz’den çok uzaktır Onlar da modernitenin kirli çocukları peşinden sürüklendiklerinden kendi kültüründen -Müslüman kültüründen- uzaklaşmışlardır Yine bu noktada sorun biraz da kendi kültürünü tanıyamamaktan kaynaklanıyor Bakın Nurettin Topçu ne diyor: “Ben seni dışarılarda arar iken sen benim kendi evimde idin” Yani aslında modernitenin kirli çocuklarına hiç gerek yoktu, eğer kendi evimizdeki-özümüzdeki-örnek şahsiyetleri tanıyabilseydik
Problem, kendimizi yeterince tanımıyor oluşumuzda Zaten öz tanınsaydı alınan modelin de Kudsî Nebî olması an meselesi olurdu
İster dünyaya çöl deyin, isterseniz zehirli deniz Muhammedî bir yol takip etmeyenin çöldeki rehberi, zehirli denizdeki pusulası ya da sandalı başarılı olamayacaktır Rehberimiz Kudsî Nebî, pusulamız sünnet-i seniyye olsun