Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Risale-i Nur la Tanışma

Gönderen Konu: Risale-i Nur la Tanışma  (Okunma sayısı 1778 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ebrar

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2485
  • Cinsiyet: Bayan
Risale-i Nur la Tanışma
« : Kasım 27, 2008, 02:01:54 ÖS »
Kırkıncı Hoca, bana, Selahaddin ve Hatem'e Bediüzzaman Hazretlerinin yanından birisi gelmiş, akşam sohbet yapacak, oraya gidelim" dedi Teklifini hemen kabul ettik Çünkü, Bediüzzaman'ın yanında bulunmuş bir insanı ilk defa görecektik Bu da bizim için çok cazib ve orijinal bir hadiseydi

Mehmet Şergil'in terzi dükkanına geldik Burası, iki kilimden biraz daha genişçeydi gece veya ikinci gece orada bulunanlardan aklımda kalan isimlerden bazıları, Mehmet Şevket Eygi, Esat Keşafoğlu ve Osman Demirci'dir Şevket Eygi, yedek subaylık yapıyordu Esad Keşafoğlu ise o sırada üsteğmendi Bediüzzaman Hazretleri, Muzaffer Arslan'a "şark'ı bir dolaş gel" demiş o da Sivas, Erzincan ve Erzurum'u dolaşmaya gelmişti 15 gün kadar Erzurum'da kaldı ilk gece Hücumatı Sitte okundu Ertesi gün Beşinci Şua'dan ders yapıldı Bizimle gelen mollalardan bazıları, oradaki te'villere itiraz ettiler ve bir daha gelmediler Fakat anlatılanlar beni iyice sarmıştı Bilhassa Muzaffer Arslan'ın bir sahabe hayatı yaşaması, sadeliği ve samimiyeti bana çok tesir etti Ben zaten sahabe aşığı bir insandım Onu görünce, işte aradığım insanları buldum, dedim ve bir daha da ayrılmayı düşünmedim

Muzaffer Arslan''ın pantolonunun iki dizi de yamalıydı Ceketi de işte ona göreydi Tabii ki bu sadelik bana apayrı duygular ilham ediyordu

Ayrıca ibadette derinlik vardı Namaz kılışları, dua edişleri bana bambaşka görünmüştü Derse gelip gidenlerden Çiğdem Bakkalı'nın sahibi bir Zeki Efendi vardı Onun dua edişi de çok hoşuma giderdi Yürekten dua etmesine bayılırdım

Osman Hoca olsun, Sadi Efendi olsun, beni vazgeçirmek için çok uğraştılar Bilhassa Osman Bektaş Hoca'nın gözde talebesiydim ve ilmine de itimadım vardı Ancak Risaleler aleyhine konuştuğu şeyler bana hiç tesir etmemişti Çok iyi sardırmıştım Muzaffer Arslan orada bulunduğu müddet içinde her gün geldim Zaten uğurlamak için tren istasyonuna beş kişi gelmiştik Mehmet Şergil, Zeki Efendi, Kırkıncı Hoca, Hatem ve bir de ben

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum; fakat kısa bir müddet zannediyorum Üstad'dan Erzurum'a bir mektup geldi "Mektup kime hitaben yazılmıştı? Üstad bu mektubu kime dikte ettirmişti?" hatırlamıyorum Fakat selam gönderdiği isimler vardı Sonunda da Fethullah ile Hatem'e de selam deniyordu Ben adımın zikredildiğini duyunca ayaklarım yerden kesildi zannettim; o kadar sevinmiştim Hayatımda o derece sevindiğim çok az vakidir Şimdi o mektup nerdedir, kimdedir, onu da bilmiyorum Ancak bu bana yetmişti Sohbetlere gitmeyi bir daha terk etmedim

Bizim oralarda (Erzurum'da) 1001 hatim okunur Yapılan her hatim için bir dua; bir de umum için bir dua yapılır O sene yapılacak umumi dua Regaib Kandili'ne denk geldi Hazırlandık ve Lala Paşa Camiine gittik O gecelerde camide yer bulmak da zordur Herkes birbirinin sırtına secde eder; cami bu kadar kalabalık olur

Ben caminin Hünkar Mahfiline çıktım Namazdan sonra, içime bir arzu, bir iştiyak ve bir ateş düştü ki tarifi mümkün değil Yana yakıla yalvarıyorum: "Allah'ım! Bahtına düştüm, beni de bu arkadaşların arasına kat Onlardan biri olayım Bu hizmetle bütünleşeyim Dıştan gelip giden insan olmayayım Kendimi bu hizmete vakfedeyim"

O gün sabaha kadar yalvardım Hayatımda böyle bir hal içinde duaya ya bir ya da iki kere muvaffak olabilmişimdir Çığlık oldum inledim, sabaha kadar gözyaşı döktüm O gün sadece Rabbimden bunu istedim

Sabah namazından önce Sadık Efendi vaaz verdi O da çok hissî vaaz vermişti; ekseriyetle de öyle verirdi Efendimiz, der dudağını yalardı Öyle bir peygamber aşığı insandı Onun vaazı da bana çok dokundu Vaaz süresince de hep ağladım Yırtınırcasına yine aynı duayı yaptım Hatim duasından sonra da camiden çıktım

Tam caminin önünde Hatem Hoca beni anyordu Görünce koşarak yanıma geldi "Bu gece rüyamda Üstad'ı gördüm Sana "Tarihçe-i Hayat" taki mektubu yollamıştı Bir de sana bir güveç dolusu ceviz gönderdi" dedi

Ben o esnada nasıl ayakta durabildim hâlâ hayret ederim Akşamki hicran dolu gözyaşlarım, şimdi beni sevincimden ağlatacaktı Hislerime sahip olmaya çalıştım O sırada Alvar İmamının dediklerini dedim:

"Değildir bu bana layık bu bende Bana bu lütf ile ihsan nedendir"

Rüyada ceviz, yolculuk diye tabir edilir İki üç ay önce gelen selam, benim bu akşamki ruh halim ve Hatem'in rüyası üst üste gelince; artık kendimi bu arkadaşlarla bütünleşmiş hissettim Onlar nasıl kabul eder bilemem, fakat ben kendimi hep onlarla beraber bildim

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek