Sevdiğiniz telefon etse ve” saat 5’ te buluşalım” dese. Ve “ o ağacın altında” buluşalım dese, randevuya kayıtsız kalabılır mısınız? O günkü işlerinizi ve diğer randevularınızı saat 5’e göre düzenmelez misiniz ? Ne yapıp edip, saatte orada olmanın bir yolunu bulmaz mısınız ? Sizin ve ailenizin, bu gün olduğunuz yere gelmenizde unutlmaz katkıları olan, dar zamanlarda hep yanınız da olan, her sıkıntıda kendisine başvurduğunuz bir büyüğünüzün sizinle görüşmek için, belli bir saatte, belli bir yerde beklediğini bilseniz; hem sevdiğiniz hem saydığınız, hemde şükran duyduğunuz bu zatın, randevusuna geç kalmayı göze alabilir misiniz? Sevgiliniz size randevu verdi. Sizi seviyor, Sizin de O’nu sevdiğinizi duymak istiyor. Günde beş kez sizi kucaklamak istiyor. İki eliniz kanda bile olsa, bu cağarıya kulak tıkıyabilir misiniz? O günde beş randevu verdi. Birincisi : daha güneş doğmadan sabahın serinliğinde. İkincisi : öğle vakti, dünyanın dert duvarları arasında sıkıştığımızda. Üçüncüsü : ikindi zamanı, her şeyin ve güneşin solup durduğu hüzün anında. Dördüncü : güneşi uğurlarken, bir gün sizin de hayat güneşinizin batacağını hatırladığınızda. Beşinci : gecenin örtüsüne büründüğü vakit, unutulmuşluğun dipsiz kuyusunda karanlıklar içinde kalıcağınızı fark ettiğinizde. Bu beş randevu, her gün yeniden onardığımız beş direk. Bu beş randevuya icabet ettiğiniz zaman, evinizin önünde akan bir ırmakta günde beş kez yıkanmış gibi pırıl pırıl, tertemiz olursunuz. Günde beş kez sizi kucağına çağırıyor tadını çıkarın…
alıntı