Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Yetim Gazzem, Mahzun Filistinli'm

Gönderen Konu: Yetim Gazzem, Mahzun Filistinli'm  (Okunma sayısı 2002 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı stalker

  • Grupsuz
  • *
  • İleti: 1986
  • Cinsiyet: Bay
Yetim Gazzem, Mahzun Filistinli'm
« : Ocak 17, 2009, 03:50:04 ÖÖ »
YETİM GAZZEM, MAHZUN FİLİSTİNLİM!

     BÊTKARİLİ ENTEROĞLU


Bir diyar var tâ ıraklarda mahzun, yetim, perişan, boynu bükük, mazlum ve mağdur! Bir diyar var aslında gözden uzak ama gönüllere çok yakın, bütün bir ümmetin kanayan yarası; adı  FİLİSTİN, adı KUDÜS, adı MESCİD’İ AKSA!.. Adı mahzun,yetim,perişan sahipsiz G A Z Z E M !!

Ey Resul-i zişanın ayak bastığı ve oradan Sidretil Muntehaya yükselip, Kerim’i Mâbuda ulaştığı kutsal mekan nazlı ve şanlı Kudüs! Yeryüzünün en nadide mekânı, Mescid’i Aksa’nın güzel insanları. Nerden bulayım Selahaddin-i Eyyubileri ki lanetli kavmi dize getirsin, insanlara adalet dağıtsın. Yahudi bile olsa adaleti gözeten, insanları sevmeyi yaratandan ötürü şiar edinen o büyük insanı.

Kim bilir belki de hiçbir asır bu kadar yalnız, bu kadar sahipsiz ve bu kadar mahzun kalmamıştın. Allah nezdinde Mescid’i Haram’dan sonra en değerli, en kıymetli, en şerefli belde Kudüs ve Mescid’i Aksa!

Sana kalkan elleri nasıl kıralım? Sana uzanan dilleri nasıl koparalım? Seni harâb edip, tarumar etmek isteyen Ben-i İsrail oğullarını nasıl boğalım ey nazlı gülüm, bahar çiçeğim Mescid-i Aksam!

Peki, sen ey canların canı, kutsal toprakların kutlu insanı Filistinlim; ne olurdu keşke, seni şu koca dünya da yapayalnız bırakan bu cüssem, elindeki taş parçası olsaydı da, bir siccil misali Yahudi’nin üzerine yağsaydı! Bir şihâb olsaydı, evlerini alev topuna çevirseydi.

Taşlaşmış kalbim, kör olmuş gözüm, dumura uğramış aklımla senin feryadını, âhu figanını ah! keşke duyabilseydim Ey Filistinlim. Baksana benim gibi bütün bir İSLAM âlemi sanki varlığından habersiz? Sanki öldürülen onca insan sen değil de Yahudi imiş gibi, sessiz sedasız,adeta susma orucundalar!.

Bu nasıl Müslümanlık ve bu nasıl İSLAM kardeşliğidir ki; bütün dünya Yahudi’nin şahsında topyekün siz mazlum kardeşlerime savaş ilan etmiş, nükleer ve kimyasal silahınız olmadığı halde üzerinize çullanmış, masum ve savunmasız kadın erkek, yaşlı, çoluk çocuk demeden katletmekte ve bütün İSLAM dünyası da bunu seyretmektedir.

Aman Ya Rabbim!

Bir avuç Ben-i İsrail bütün dünyaya nasıl da meydan okuyor! Yeryüzünün bütün petrolü, zenginliği elinde olduğu halde şu Arapların yaptığına bakın! Bir tek Arap ülkesi, bırakınız Filistin’e yardım etmeyi, İsrail’i kınama cesaret ve basiretini bile gösterememektedir. Cenab-ı Mevla’nın kurmuş olduğunuz o debdebe ve ihtişam dolu düzeninizi  bir gün başınıza geçirmeyeceğini mi zannediyorsunuz!? Oysa dünyada, önceki kavimlerin başına neler geldiğini ve neden geldiğini en iyi bilen milletlerden değil misiniz!?

Bu gün dünyadaki bütün adı İslam(!) devleti olan ülkeler içinde İran’ın dışında, Filistin’e devlet hazinesinden her yıl ödenek ayıran başka hiç bir ülke yok. Bu ne korkunç, bu ne hazin ve bu ne utanç verici bir hadisedir.

Şimdi Ey Müslümanlar!

Buna rağmen bir avuç Yahudi,Filistini neden yakıp yıkmasın?Neden maazallah Kudüs’ü yerle bir etmesin?Halbuki Ayetullah İmam Xumeyni ne kadar veciz ifadelerle söylemişti:”Eğer Araplar İsrail’e sadece tükürse,bütün Yahudiler bu tükürük içinde boğulup giderdi”Evet aslında İsrail kadar korkak,yeryüzünde başka bir millet yoktur.Ancak ne varki mâlesef biz Müslümanlar bitmişiz,adeta yaşıyan birer ölü konumuna düşmüşüz ki,alçaklar ve densizler bu pervasızca sonu gelmeyen zulümlerine devam edip gitmektedirler..

Şu duygusuz,tâsasız,gamsız ve kedersiz varlığımıza rağmen;sana gelen her sıkıntıdan,sana yapılan her zulümden,sana reva görülen her alçaklıktan, Vallahi o denli büyük elem ve ızdırap duyarızki canım Filistinlim,bazen ağzımızdaki lokma kursağımızda kalır,bazen çocuk gibi hıçkırıklara boğulur,tarifini hiç yapamadığımız duygu yumağı içersine girer,içimizde adeta volkanlar kopar, kahroluruz.Çünkü lanetli kavmin sana yaptığı zulmü,alçaklığı ve Kutsal toprakları çiğneyişini gördükçe,eli bağlı hiçbir şey yapamamanın ezikliği ve acısı içinde çırpınıp dururuz.İşte seni seven binlerce kardeşin, Türkiye’de ve Dünyada kıyama kalktılar.Hiç değilse imanın en zayıf noktası bile olsa,sizin için GAZZE’lim,müslümanlar sel olup aktılar,hıçkırıklarla göz yaşarlına boğuldular.

Ey canların canı GAZZE’lim, Filistinlim, Mescid’i Aksa’nın şanlı koruyucuları!

Ne olursunuz Âlem-i Ukbada bizi Rahman’a havale etmeyiniz. Bizi kardeşleri olduğumuz halde lanetli kavim, Beni İsrail’in eline bıraktılar, sahip çıkmadılar diye nolur canlar, sitem etmeyiniz, ruzi mahşerde bütün insanlığın önünde bizler şu kayıtsız, ruhsuz, sadece Müslümanlığı kimlikte kalmış Müslümanları Yaradana şikâyet etmeyiniz. Siz İSLAM ümmetinin hayat damarı, kalbi, AKSA mescidinin hâmisi, yeryüzünün gülü gülistanısınız. Siz ebabil misali elinizdeki taşlarınızla Yahudi’nin siccilisiniz ey bahtiyar Filistinlim, Gazze’lim.

Öyle şerli ve öyle aşağılık alçak bir kavim ki; Binlerce Peygamberi gözlerini kırpmadan öldürmüşler iken, seni nasıl ve neden rahat bıraksınlar ki!?

İŞTE KUR’AN VE İSRAİL OĞULLARI!

Gelin Ben-i İsrailoğullarının Kur’an’daki rûheti hallerini bir kez daha hatırlayalım: Öncelikle İSLAM tarihine baktığımız zaman, İsrailoğullarının 30 yıl boyunca Firavn’a kölelik yapmış, sefil ve perişan bir hayat sürmüşlerdir. Bunlardan en belirgin örnek şu an bile hâla mevcut olan ve dünyanın en büyük canlı delili Mısır pramitlerini görmekteyiz. Firâvn, her biri üç bin kg. ağırlığında olan pramit taşlarının tümünü yahudilelere taşıtmış ve otuz küsür yıl yapımı devam etmiştir.

Ama Ulul Azm Peygamberlerden olan Musa (A.S.), onları Firâvn’nun o korkunç zulmünden kurtarmış, âsasını Kızıl Denize vurarak salimen öte tarafa geçirmişti. Allah (c.c.): ”Bunun üzerine Musa’ya Âsan ile denize vur! diye vahiy ettik.(1) İsrailoğullarını denizden geçirdik” diye buyurmuştur.(2) Bu kadar büyük mucizeyi gördükleri halde, Musa (A.S.) Tur dağına çıkarak Allah’tan vahiy bekliyor, döndüğünde kendi elleri ile yaptıkları buzağıdan puta taptıklarını görüyor ve korkudan üzerinde Allah’ın ayetleri yazılı taştan levhalar ellerinden yere düşürüyor! Allah (c.c.): “Hani bir zamanlar Musa’ya kırk gecelik vaâd verdik de sonra siz onun arkasından buzağıyı put edindiniz ve o halinizde zalimler idiniz” diye buyuruyor.(3)

Ve daha sonra Musa (a.s.)’ın Allah’tan İsrailoğullarına getirdiği mucizeler devam ediyor. İşte aradan yine çok uzun süre geçmeden, Yahudiler Musa’ya: sen Rabbın’a dua edip, bize gökten bir nimet indirmediği sürece sana iman etmeyeceğiz dediler. Allah(c.c.): “Onlara kudret helvası ve bıldırcın (kuşunu) indirdik” buyuruyor.(4) Allah Yahudilere et ve kudret helvası göndermişken, onlar habire Musa’dan daha değersiz şeyler istemeye başladılar.

Bu iki nimetten doya doya istifade ettikten sonra, bize Rabb’ından soğan ve sarımsak iste dediler. Allah(c.c.): “Hani bir zamanlar, Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayız yeter Artık, Rabbine dua et de bize yerin bitirdikleri şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarımsağından ve soğanından çıkarsın dediniz! O da (Musa) size, O üstün olanını daha aşağı olanla değiştirmek mi isitiyorsunuz?”diye buyurmuştur.(5)

Tih Çölü’nün o kavurucu sıcağından bunalan Yahudiler Musa (A.S.)'ya olan isteklerine devam ettiler: Israrla Peygamberden su istediler. Musa Allah’a dua etti ve 12 kabile olan Yahudilerden her birine birer çeşme düşecek şekilde Cenab-ı Mevla, “Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de âsanla taşa vur! demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım (kabile) insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah’ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.” diye ferman buyuruyor Rabbimiz. (6)

İşte görüldüğü gibi Allah Kur’an’da “Bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin” diye buyururken, tıpkı bugün de olduğu gibi lanetli kavim Ben-i İsrailoğulları’nın işi gücü her dem ve her lahza, yeryüzünde fesad çıkarmak, fitne ve şer odağı olmak, dünyayı savaşa, kana ve gözyaşına boğmak olmuş, hâlâda bu iğrenç egolarını tatmin etmeye alçakça devam etmektedirler.

Yine Allah (azze ve celle) : “Hani bir zamanlar, biz o (Tur) dağı gölgelik gibi tepelerine çekmiştik de üzerlerine düşüyor zannettikleri bir sırada demiştik ki; ‘size verdiğimiz kitabı (Tevratı) kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın, umulur ki korunursunuz” (7)

Musa (A.S.) Yahudilere, Allah (c.c.): “(Musa)Ey kavmim, Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin; yoksa kayba uğrarsınız. Onlar da, Ey Musa orda zorba bir kavim var, Onlar oradan çıkmadıkça biz asla oraya girmeyiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın, biz burada oturacağız” dediler. (8 )

Kimi zaman Hak Teâlâ Yahudilerin üzerine Tur dağını, kimi zaman da bulutları üzerine gölgelik yapıyor ve onlar nereye giderse o bulutlar da onlarla giderdi. İşte Allah(c.c.): “Ve üstünüze o bulutu gölge yaptık.” (9) buyuruyor.

Cenab-ı Mevla Yahudilere cumartesi günleri balık avlama yasağı getirmişti. Ama onlar güya akıllı davranarak ve hâşâ Allah’ı kandıracakları zehabına kapılarak, cumartesi gününden önce balıkların önüne set koyar denizde bırakırlardı. Pazar günü gider o balıkları avlarlardı. Hâlbuki Rabbimiz: “Bir de onlara, o deniz kıyısındaki şehrin başına gelenleri sor. O sırada onlar cumartesi yasağına uymuyorlardı. Cumartesi günü balıklar akın akın geliyorlardı, yasak olmadığı gün ise gelmiyorlardı. Yoldan çıkıp sapıklık yaptıkları için biz de onları işte böyle sınıyorduk” diye buyururlar. (10)

İşte Allah (c.c.)’nun Yahudilere verdiği bu ve daha binlerce nimete nankörlük etmeleri nedeniyle, “İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara ‘Sefil maymunlar olun!’ dedik”.(11)

Bütün nimetleri ellerinin tersiyle geri çevirdikleri ve Peygamberleri öldürdükleri için Allah, zillet ve meskenet damgası vurdu. Hak Teala: “Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’tan bir gazaba uğradılar ve haksız yere Peygamberleri öldürüyorlardı. Evet, öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı”.(12)

Yeryüzünde Cenab-ı Allah’ın lanet ettiği yegâne kavim İsraoğullarıdır. Çünkü onlar her asrı kine, edâvete, fitne ve fesada boğdular. Allah(c.c.): “(İşte) onlar (yahudiler),Allah’ın lanet ettiği kimselerdir. Allah kime lanet ederse artık ona asla bir yardımcı bulamazsın” diye buyurmuşlardır. (13)

İnananlar, topyekün bir olmadıkça, Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla Çerkeziyle, Arabıyla, Şiîsiyle, Sünnisiyle… bu din asla payidar olamayacak ve Ben-i İsrailoğulları da yeryüzündeki pervasız, acımasız ve alçakça zulümlerine kıyamete kadar devam edip gideceklerdir. Lânet olsun Ben-i İsrailoğullarına!..

Allahumme Ya Rabbi! Kehhiril keferetel fecereh. Allahumme Ya Rabbi! kehhir salteti Amerika, İsrail ve İngiliz!.. Allahumme Ya Rabbi! Ente Mevlana Fensurna Alal kevmil kafirin. AMİN

Kerim’i Mâbud olan Allah’a emanet olun…

 Ayet Dip Notları:

(1)     Şuarâ26/63

(2)     Araf 7/138

(3)     Bakara:2/514)

(4)   Âraf: 7/160

(5)   Bakara: 2/61

(6)   Bakara: 2/60

(7)   Âraf: 7/171

(8 )   Maide: 5/21,22,23,24

(9)   Bakara:2/57

(10)  Âraf:7/163

(11)  Bakara: 2/65   

(12)  Baka ra:2/61   

(13)  Nisa:4/52

Çevrimdışı musalli

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4058
Yetim Gazzem, Mahzun Filistinli'm
« Yanıtla #1 : Ocak 27, 2009, 05:09:40 ÖS »
Amın.Amın.Bınlerce amin..

Lal oluyor gonul dıle gelmıyor, gelemıyor hıcbır soz..Hangı soz uzerımıze dusen gorevımızı yuklenebılır kı ? Duadan ve ufak tefek cabalarımızdan baska, elımızden hıcbır sey gelmedıgı ıcın Cenab'ı Allah hepımızı affetsın..


Unutmayalım,unutturmayalım...Dua, dua, dua...

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek