Büyümediğimi biliyorum.
Büyümek istemediğimi de biliyorum.
“Deniz gibi olmalı insan da” diyor, bir ses içimden çoğu zaman...
Berrak, masmavi bir deniz.
Her şeye rağmen, hayatı maddesel boyutlarda algılayan, insani erdem ve değerleri görmezden gelen, ölümsüzlüğü gelip geçici sahip olma emellerine tercih eden insanların, kapkara bir çamur deryasına dönüştürmeye çalıştıkları yeryüzünde içimizdeki maviliği koruma çabası bana hep o sesi hatırlatıyor;
“çocuk olduğunu unutma ..”
Maddi olanın insani olana tercih edildiği, krallıkların kanla kurulduğu, yeryüzünün tatsız bir sofraya dönüştürüldüğü, üşüyen çocukların gözyaşları pahasına servetin var edildiği, zenginlik uğruna barışın yaya, savaşın ise atlı bir yolculuğa çıkarıldığı çağımızda,o çocukların gözlerinde, gülümsemelerinde, gamzelerinde, yanaklarındaki kırmızılıkta; özgürlüğü, berraklığı, saflığı, hüznü, mutluluğu ve de umudu tüm yalınlığı ile hissediyor yakalıyorum...
Silmedikleri bir yere bilemedikleri bir geleceğe sürüklenen, yazgının üzünç dolu açmazını farkında olmasalar bile yüreklerinde, gözlerinde taşıdıklaRı özgürlükleR ..
Yoksulluk yoktur, umutsuzluk yoktur, acı yoktur, kan ve gözyaşı yoktur. O sokaklar korunaklıdır..
“Ya da tüm bunlar birer yanılsamadır.”
Gerçeği görmek istemeyen “ben’e” o gözler, o bakışlar göstermektedir aslında gerçeğin ne olduğunu,
Demirci, boyacı,
okul, hurdacı,
yaz tatili,
emek parası, hamal,
gücünü yitirmiş sıska kollar,
soluk tenler, kırmızılığını kaybetmiş yanaklar,
çökük omuzlar, kapkara saçlar, yanıp kavrulmuş tenler
ve geleceğe atan yürekler ….
bir ses,
acı bir ses emeği çağırır yanına,
adaleti, haksızlığı ya da belki de isyanı….
savaş düşleyenlere karşı
insanın yaşam hakkını,
aklın emeğini
ve emeğin kutsallığını savunurum….
peki ya onları ?
hak etmedikleri zamanlarda, hak etmedikleri biçimlerde çalışan o çocukları kim ve hangi yasa savunur ?
hangi sevgi koruması altına alır onları ?
nereye gizlenmiştir yasaların en yücesi dediğimiz “sevgi” ?
kendime,
çaresizliğime,
tükenişime acırım..
içimdeki o umursamaz, haylaz, dünyadan bi haber çocuğu öne çıkartmaya; alıp başımı dertten uzak diyarlara gitmeye çalıştığımda hayatın prangaları çeker bileklerimden. Çocukluk bir defaya mahsusmuş meğer..