Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Medine’nin En Güzel Gülü

Gönderen Konu: Medine’nin En Güzel Gülü  (Okunma sayısı 3880 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sahra cold

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4439
  • Cinsiyet: Bayan
  • ........
Medine’nin En Güzel Gülü
« : Şubat 25, 2010, 12:10:51 ÖS »

Hediyelerin en güzeli: Enes! Bütün Medine halkı, Peygamber Efendimiz (sav)'ın geleceği gün, Medine önlerine kadar toplanmış ve mübarek misafirlerini bekliyorlardı. Medineli çocuklar, Resûlullah'ın (sav)'ın Medine'ye teşrifi dolayısıyla bir yandan sokaklarda koşuşturuyor, bir yandan da sevinçle bağırarak etrafa büyük haberi veriyorlardı. Sevinç çığlıkları atıp koşuşturan çocuklar arasında en coşkulusu Enes'ti. 9-10 yaşlarında, bütün gönlü Resûlullah'ın teşrifiyle coşan bu küçük çocuk, bütün varlığıyla koşuyor, sevinç çığlıkları atıyordu.


Dikkatle bakmasına rağmen, ufukta âlemlerin Efendisini bir türlü göremedi. Nihayet Kusvâ adlı develeri üzerinde, Resûlullah (sav) Efendimiz ve arkadaşları göründü. Bu büyük anı sabırsızlıkla bekleyen sayısız Müslüman, Medine ufuklarında doğan Allah'ın elçisine doğru koştular.
İçlerinde küçük Enes'in de bulunduğu bir topluluk, hep bir ağızdan:
- Ay doğdu üzerimize, Veda tepelerinden
- Şükür gerekti bizlere, Allah'a davetinden
- Buyurunuz ya Resûlullah, bize buyurunuz.
- Safa geldiniz sevgili safalar getirdiniz...
- Hürmet ve şerefle sizi selâmlıyoruz, ey Allahın elçisi... gibi söz ve şarkılarla Resûlullah (sav) Efendimizi karşılıyorlardı.

Medine'nin ilk günü!

Medine kurulduğu günden beri, böyle sevinçli ve heyecanlı anlar yaşamamıştı. Müslümanların çoğu Efendimiz (sav)'ı, kendi evlerine götürmek, bu büyük misafiri kendi evlerinde ağırlamak şerefine nail olmak istiyordu. Bu sebeple, herkes Efendimizin devesi Kusvâ'nın yularını yakalamaya çalışıyordu.
Ancak sevgili Peygamberimiz (sav), kimsenin gönlünü incitmemek için: "O'nu serbest bırakınız. Kimin evi önünde durursa, oraya misafir oluruz" buyurdular.
En sonunda Ebû Eyyûb (ra) bu şerefe kavuştu. Efendimiz, kendisine ev yapılana kadar, Ebu Eyyub'un evinde misafir kalacaktı. Artık bütün Medineli Müslümanlar için, Resûlullah'a hizmet yarışı başlamıştı. Herkes ellerinde ve evlerinde ne varsa, güçleri ve imkânları ölçüsünde, Allah'ın Resulüne getiriyor ve ona ikram ediyordu.
Hediyelerin içerisinde farklı bir hediye vardı; Ümmü Süleym de, oğlu küçük Enes'in elinden tutarak; Efendimiz (sav)'ın huzuruna gelerek dedi ki: "Ya Resûlullah! Bizler zengin değiliz. Size takdim edecek, fazla bir şeyimiz yok. Ancak çok sevdiğimiz şu küçük oğlumuzu, hizmet etsin diye, size armağan ediyoruz. Lütfen kabul ediniz!"
Peygamberimiz, bu içtenlikle yapılan teklifi kabul etti. Küçük Enes'in başını okşayıp, dua buyurdu. Enes'in anne ve babasını kırmayıp, küçük Enes'i yanına aldı.
Medine'de, sevinç çığlıklarıyla koşan ve Efendimizi karşılayan bu küçük Müslüman, meğer kendi saadetine doğru koşuyormuş! Küçük Enes, böylece Allah'ın Resulü'yle gece ve gündüz beraber olmak saadetine kavuşmuş oldu.

Son Peygamber'in yardımcısı

Sevgili Peygamberimiz hizmetini gören Enes bin Malik'e, sanki çocuk değil de; olgun bir insan gibi davranıyordu. Resûlullah (sav)'ın bir kere bile Enes'le sert konuştuğunu, ona yüzünü astığını, onun kalbini incittiğini gören olmadı. Enes, merhamet peygamberinin geniş ülkesinde yetişti.

Küçük Enes, Resulullah'ın sırrını koruyor!

İşte o sıralarda bir gün, küçük Enes, arkadaşlarıyla birlikte oyun oynuyordu. Hz. Peygamber, çocuklara doğru yaklaşıp, büyüklere selam veriyormuş gibi onlara selâm verdi. Onlar da Peygamber'in selamını hürmetle aldılar. Sonra Efendimiz yavaşça, Enes'in elinden tuttu ve birlikte, az ilerdeki duvar dibine yürüdüler. Allah Resulü (sav) orada Enes'in kulağına, bir şeyler söyledi.
Enes, derhal koşarak uzaklaştı. Belli ki Efendimiz kendisine, bir görev vermişti. Peygamberimiz, o duvarın orada beklemeye başladı.
Epeyce sonra Hz. Enes, koşarak geldi. Hz. Resule öğrendiklerini arz etti. Resûlullah efendimiz oradan memnun ayrıldılar. Yaşı küçük, vazifesi büyük Hz. Enes; daha sonra evine geldi. Hava kararmak üzereydi. Annesi O'nu, merakla bekliyordu."Nerede kaldın yavrucuğum?" diye sordu. "Allah Resulü, beni bir yere gönderdi anneciğim. O yüzden geç kaldım." cevabını verdi.
Hz. Ümmü Süleym merak edip, "O iş, neydi?" dedi. Enes büyük adam edasıyla; "Sırdır" cevabını verdi ve sustu. İşte o zaman annesi: "Âferin oğlum! Resul-i Ekrem'in sırlarını, daima muhafaza et, sakla. Onları hiç kimseye açıklama. Bütün ömrünce böyle davran" diye tembih etti. Sonra da sevgiyle, oğulcuğunu bağrına bastı.

'Kişi sevdiği ile beraberdir'

Aylar ve yıllar geçiyor, Enes; Allah Resulü'nün yanında onun terbiye ve himayesinde büyüyordu. O şerefli ocakta terbiye ediliyordu. Daima birlikte abdest alır, namaz kılar, birlikte oruç tutarlardı. Enes, Mescidde pek çok olaylara şahid olurdu: Bir gün mescide çölden bir adam geldi. Efendimiz, namaza durmak üzereydi. Ama adamcağız soruverdi: "Ya Resûlullah! Kıyamet, ne zaman kopacak?" Peygamber efendimiz ona sordu: "Kıyamet için, ne hazırladın?"
Soruyu soran kimse mahcup bir hâlde: "Anam babam, sana feda olsun ey Allahın Resulü! Yazık ki kıyamet için, fazla bir hazırlığım yok. Ne fazla oruç tutabildim; ne fazla namaz kılabildim. Sadece, Allah ve Resulünü çok seviyorum" dedi.
Bu cevap üzerine, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdular: "İnsan kıyamette, sevdikleri ile beraber olur." Bunu duyan Müslümanlar, başka hiç bir müjdeye; bu kadar sevinmediler.

En sevinçli gün, en hüzünlü gün

Zaman ilerledikçe, Resulullah'ın hizmetini gören Ümmü Süleym'in küçük oğlu Enes; 20 yaşlarında bir delikanlı olmuştu. Zekâsı, terbiyesi, ilim ve cesaretiyle; yaşıtlarını geride bıraktı. Hz. Enes, bu arada şâhid olduğu olayları sonraki âlimlere nakletti.
Resûlullah'ın vefatından sonra gözyaşları içinde şöyle demiştir: Sevgili Peygamberimizin Medine'ye geldikleri günü de, vefat ettikleri günü de gördüm. Müslümanlar birincisi kadar sevinçli; ikincisi kadar elemli gün yaşamadılar.
Hz. Enes Efendimizin en yakınlarında bulunduğu için; O'nun bütün emir ve yasaklarını çok iyi biliyordu. Bunları olduğu gibi, Müslümanlara nakletti. Uzun ömrünü yalnız, bu işe vakfetti. Hayatının sonuna kadar orada, ilim öğretmeye devam etti. Çok ve kıymetli talebeler yetiştirdi.


 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek