Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Selamlaşma Adabı

Gönderen Konu: Selamlaşma Adabı  (Okunma sayısı 2745 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı hercai

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 102
Selamlaşma Adabı
« : Mart 30, 2009, 12:28:17 ÖS »

Selamlaşma âdâbı

Hadislerde anlatılan selamlaşmanın günümüzde uygulanması konusunda bazı sıkıntılarını dile getiren bir okuyucumuz mesela "Tanıyın tanımayın herkese selam verin" gibi emirleri üniversite bahçesinde kalabalık caddelerde nasıl uygulayacağını soruyor.

Peygamberimiz (s.a.) dinimizi açıklarken bunu yalnız söz ile değil bizzat uygulayarak da yapmış bazı eski (şirk/cahiliye devrine ait) adetleri ve uygulamaları da değiştirmiştir. Bunlar arasında selamlaşma şekli ve âdâbı da vardır.

Konu ile ilgili bir âyetin meali şöyledir:

"Size bir selâm verildiğinde ya daha güzeli ile veya dengi ile cevap verin. Allah her şeyin hesabını eksiksiz bilmektedir." (Nisa: 4/86.)

Müminler karşılaştıklarında selâmlaşacak karşılıklı olarak iyi dilekte bulunacaklardır. Her kültürde selâmlaşma âdeti ve bu âdetin gerektirdiği usul ve âdâb vardır. Bu münasebetle Müslümanlar arasında selâmlaşmanın nasıl olması gerektiği konusuna Kur'an'da da yer verilmiştir.

Yukarıdaki âyet mealinde "Selâm" diye tercüme edilen tahiyye hayat kelimesiyle aynı kökten olup lügat mânası itibariyle "sağlık uzun ömür dilemek" demektir. Tefsirciler buradaki tahiyye buyruğunu üç şekilde açıklamışlardır: a) Hapşıranın "elhamdülillâh" demesi ile başlayan karşılıklı dualar; b) Hediye verene hediye ile mukabele; c) Selâm verip almak. Tahiyye kelimesi daha ziyade bu üçüncü mânada kullanılmıştır. (Ayrıca bk. Nûr 24/ 27 61).

Câhiliye devrinde de çeşitli sözlerle selâmlaşma yapılır ama selâmlaşmada köleliğin ve sınıf farkının izleri görülürdü. Selâm vermek mecburiyetinde olanlar verirken birtakım kayıtlara bağlı bulunanlar "köleler zayıflar ve garipler" olurdu. İslâm dini getirdiği eşitlik ve fazilet anlayışına uygun olarak bir selâmlaşma âdâbı oluşturdu. Sünnet ve örf bunun verilişini "esselâmü aleyküm" veya "selâmün aleyküm" alınışını da "aleykümüsselâm aleykümselâm ve aleykümüsselâm ve rahmetullahi ve berekâtüh" şeklinde belirledi. Selâmlaşma Müslümanlar arasında bir ülfet kaynaşma sevgi aracıdır barış ve dayanışma içinde olma işaretidir. Selâm verip alanlar birbirlerine Allah'tan "iyilik esenlik rahmet bereket" dilemektedirler. Bu sebeple selâmlaşma Kur'an'da ve Sünnet'te teşvik edilmiş âlimler tarafından hükmü ve âdâbı üzerine kafa yorulmuş aşağıdakine benzer açıklamalar yapılmıştır:

Bir Müslümanın bir veya daha fazla Müslümanla karşılaştığı bir araya geldiği zaman selâm vermesi sünnettir bu selâmı birisi verince diğerlerinin onu alması farzdır. Bir kişinin verdiği selâmı topluluktan birinin almasıyla vazifenin yerine gelmiş olup olmayacağı konusu tartışılmıştır. Ebû Hanîfe'ye göre topluluktan her birinin selâmı alması gerekir. Gayr-i müslimlere de müminlere verilen selâmın verilebileceğini ileri süren âlimler bulunmasına rağmen ekseriyete göre onlara bir mümin böyle selâm vermez onlar verirlerse "ve aleyküm" (size de olsun) şeklinde mukabele edilir.

Bundan sonraki yazıda selamlaşma konusundaki hadisler ile günümüzde uygulanması meselesini ele alalım.

Önemli not:

Bu yazı çok değerli ve güzel insan adam gibi adam merhum Muhsin Yazıcıoğlu'na bir selam olsun. Rabbim ebediyete yolculuğunda onu selam ile karşılasın cennet ve cemaline layık kılsın. Aynı kazadaki diğer kayıplarımız için de Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum.

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek