Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Hallacı Mansur

Gönderen Konu: Hallacı Mansur  (Okunma sayısı 4198 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ebrar

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2485
  • Cinsiyet: Bayan
Hallacı Mansur
« : Kasım 10, 2008, 05:02:13 ÖS »
Hüseyin b Mansur el-bayzavi, tasavvufa dair eserler müellifi olup, türklerin islam dinini kabullerinde tesiri görülen dini ve ictimai bir hareketin başıdır (farsçada olduğu gibi, türkçede Mansur adı ile marufdur) Hüseyin b Mansur, hicret’in 244 (M 857) yılına doğru, Sibavayh‘in vatanı el-Bayza civarında Tur‘da doğmuştur; bunun da, Sibavayh gibi, Balharislerin azadlılarından biri olması muhtemeldir Büyük babası Mahamma adında bir zerdüştidir; sonraları buna, eshabdan Abu Ayyub‘un (ana tarafindan?) neslinden sayılarak, Ansar’i denilmiştir

Hüseyin b Mansur, Vasit’ta, Tustar‘de ve siyahi kölelerin Zenca isyani sebebinden karışıklığa uğrayan Basra‘da arap şehir muhiti içinde yetişti ve Basra‘da Bani Mucasi (Tamim kabilesin den)‘nin azadlılarından muteber bir aileye mensup Umm el-Hüseyin Karnaba‘iya ile evlendi Pek genç yaşında süfilerden Sahl Tustari (Salimiye fırkasının müessisidir) ile Amr Makki (Cidde kadısı iken, ölmüştür)‘nin yanlarında kendisini tasavvufa verdi; pek sıkı ve şiddetli bir riyazet ve itikaf hayatına kapandı ki, bu hayat tarzı, bir müddet sonra, vaaz ve irşad seyahatleri ile, fasılalara uğramıştır Hüseyin b Mansur, üç defa Mekke‘ye hacca gitti ve bu arada, süfilik hırkasından tecerrüd ederek, Ahvaz‘da, İsfahan‘da, Kumm‘da ve Horasan eyaletinde halka muhabbetullahı vaaz etmeğe koyuldu; sonra asker kiyafetine girerek ve kürt ile türk neslinden büyük askeri rüesadan muhakkak surette muavenet görerek, islam serhadlerindeki rıbatlara, hatta daha uzaklara, Keşmir‘deki put-perest hindüları ve Ma Şin‘deki türkleri müslüman etmek için, Hoten ve Turfan‘a kadar, gönüllü bir mücahid gibi, gitti

Üçüncü haccı sırasında, hicret’in 288 (M 900) senesi, Arafat‘ta vakfede iken, kendisinin tezlil edilmesini ve nefsine azap olunmasını halktan alenen talep etti Abbas’i halife Mutazidd‘in ölümünden evvel, Bağdad‘a giderek, şehir sokak ve pazarlarında şeriat ahkamına göre, haccda kesilen hayvanlar gibi kurban edilerek, bütün müslümanlar uğruna feda-i canı istemek gibi, garip bir arzuyu bağıra-bağıra açığa vurmak için, orada yerleşti Hüseyin b Mansur, caminin içinde cemaate hitap ederek: «Allah benim kanımı sizlere helal etti, beni katlediniz; beni öldürmek müslümanlara farz olmuştur; imdi hakiki bir din mücahidi gibi, hareket edin; beni katlederek, Allah yolunun hakiki mücahidleri olun ki, ben de şehid olarak öleyim,» diye bağırdı; başka bir gün de: «Ana’l-Hakk (”Hakk benim”)» diye bağırmıştı; bu feryadı bir ihtilal ve keşif sayhası, Kur‘an’daki şayha bi‘l-hakk (L, 42)’ın maadi bir tecellisi gibi, meşhur oldu

Hüseyin b Mansur, hayatını feda etmek bahasına olan halktan bu cüretkarane siyaset talebi, onu bir taraftan zahiriye kadısı İbn Davud‘un, şi‘i Bani Navbaht hizbinin ve mütezile kelam alimi Abu Ali Cubbai‘nin şehit düşmanlıklarına maruz kıldığı halde, diğer taraftan da kendisine (şafi‘i kadısı İbn Surayc gibi) müdafiler, hatta devlet memurları, askeri rüesa arasından Hüseyin b Hamdan ve hukümete karşı hanbeli kıyamının mürettibi İbn Mutazz (h296=m908) gibi tarafdarlar kazandırdı Hanbeli kıyamı muvaffak olmadığı için, Hüseyin b Mansur Ahvaz‘a kadar takip ve nihayet hicret’in 301 (M913) senesi Sus‘ta tevkif edildi; kadı İbn Suraye‘in reyi ve Hüseyin b Mansur’un eski hamisi vüzeradan Hamd Kunnai’nin şefaati ile, vezir Ali b İsa Kunnai Hüseyin b Mansur’un siyaset meydanında üç defa teşhir edildikten sonra, hapse konulmasını kafi gördü

Hüseyin b Mansur, hapiste kaldığı sekiz sene zarfında, Hüseyin b Mansur’un dini nufuzu Bağdad‘da mütemadiyen büyüdü ve hilafet makamına mahsus olmak üzere, Hz muhammed’in risaleti hakkındaki Ta sin al-sirac (Fayyaz - ölm 288 -‘in ‘ayniya ‘ulya‘iya tezini reddeden Muhammediya siddikiya tezi)‘ını ve İblis‘in vazifesi hakkında ki (vezir Hamid‘in dostu şi‘i Şalmagani‘nin ikilik esasına dayanan tezini reddetmek için) Ta sin al-azal ‘ini yazmağa mecbur oldu Sonradan maliye tahsildarı olan eski sufi Avarici tarafından, rais al-kurra İbn Mucahid‘e düzme kerametler gösteren bir sahtekar diye ihbar olunan Hüseyin b Mansur mahkemeye verildi ve ilham akidesi hakkındaki sözleri, Allah aşkı uğruna kurban nazariyesi ve „beden kabesinin tahribi“ şekIindeki remzi ifadesi harfiyen tefsir edilmek suretiyle, mahkum edildi; bundan karmatilerin Hicaz‘daki isyanları neticesinde, Kabe‘nin gerçekten tahribi ve haccın ilgası manası çıkarıldı

Diğer tanaftan vezir Hamid ile baş-kumandan Munis, Hüseyin b Mansur taraftarlarını teslim etmekten imtina eden Horasan Samanileri (Saman, hudat adlı bir şahsın soyundan gelen iranlı sülale) ile münasebeti kesmek ve Bağdad‘da buğday muhtekirlerine karşı ayaklanmış olan hanbeli halk kıyamını bastırmak hususunda anlaşmış bulundukları için, Hüseyin b Mansur hakkındaki hukmü tacil ettirdiler Başmabeyinci Nasr‘ın ve kendi anası Şagab‘ın şefaatlerine rağmen, Abbas’i halife Muktadir, vezir Hamid tarafından, maliki kadısı Abu Ömer Hammadi‘den alınan katil fetvasını tasdik etti Hüseyin b Mansur kamçılanmak, vucudu parça-parça edilmek, dar ağacına asılarak, teşhir olunmak, kafası kesilmek ve yakılmak suretiyle, hicret’in 24 zilkade 309 (M 25 mart 922) günü idam edildi

Hüseyin b Mansur’un idam hukmü icra edilirken, büyük bir halk kütlesi: - „Allahu ekber“- diye bağıriyor ve şühud yani muvazzaf şehitler hukmü imzalamış olan 84 kişi namına: «Hüseyin b Mansur’ın idamı, islamın selametidir, kanı bizim boynumuza olsun» diyorlardı Ertesi seneden itibaren Kahire şuhudunun reisi olan İbn Haddad Bağdad‘da İbn Suraye‘in tilmizieri (vakf Dalac) nezdinde Hüseyin b Mansur’un idamından bir gün evvel takrir etmiş oIduğu bir nevi „manevi“ vasiyetnamesinin pek güzel olan metnini ele geçirdi

Hüseyin b Mansur‘dan, mevsuk olarak, 6 mektup (ikisi onun uğuruna kendisini öldürtmüş olan İbn Ata‘ya ve biri Şakir b Ahmed‘e hitap etmektedir), tasavvufa dair 350 kadar vecize (Ruzbahan Bakli ve Sulami mecmuaları zeyli), vaazlarına dair 74 hulasa (Ahbär al-Hallac, yk bk), 8o parça manzume (Journal Asiatique, Paris, 1931, ayrı baski), 2 mensur mecmua, 290 senesinden evvele ait 27 rivayet (Fars eyaletinde yazılmıştır) ve 11 tavasin (Paris, 1912 ) kaImıştır

Hüseyin b Mansur için bir çok makamlar vucuda getirilmiştir; Bağdad‘da maslib („asıldığı yer“)‘i üzeninde (H 437 ile 581 arasinda); Musul‘da, Laliş’te; Muhammed Bandar (Madras yanında)‘de Bektaşi ayinIerine pek eski şekilde bir Mansur fütüvvesi (yiğitIik) ayini karışmıştır ki, buna „dar-i Mansur“ (yani Mansur’un dar ağacı) adı verilir; yezidiler Mansur’u İblis’in bir hadimi olmak üzere, som bakırdan bir tavus (sancak) şeklinde süretlendirirler Mevleviler musiki aletlerinden birine, onun adına izafet ile, „ney-i Mansur“ isinini vermişIerdir Bihzad Mansur’un başından geçenleri Herat‘ta, bir seri minyatür ile, tasvir etmiştir

Hüseyin b Mansur’a ait isIami menkulatın isnad silsileleri neşrediImiştir Bu isnadlar çağdaş olan 117 şehitten başIar ki, bunlanrın 26’sı kendisinin hasmıdır; bu rakam, Bağdad‘da eserieni hicret’in 656 (M 1258) senesine kadar memnu olup, tekfir cezasına uğramış bir şahsa aidiyeti bakımından, dikkate değer derecede yüksektir Hüseyin b Mansur’a hasım o!an nakiller şunlara aittir: zahiniye fakihleri, İbn Davud, İbn Hazm, Kahire Kamiliya daruIhadisinin rnüessisi İbn Dihiya Kalbi Bu darülhadiste sonraları Kutb KastaIIani derslerinde Hüseyin b Mansur’u islamda yunan felsefesinin ilk saIiki diye tavsif edecektir ki, bu nazariyeyi İbn Taymiya de kabul ve teyit etmiştir Bunlardan sonra, kurra (Kur‘an okuyucular, İbn Mucahid‘den Zahabi‘ye kadar), Mutezile gramer alimleri ( Maarri, A Y Kazvini), aşariye keIamcılarından bazıIarı (BakilIani, A I İsfaraini, Cuvayni); bunlar „deccalı“, bu mel‘unu idam ettirmiş olan maliki kadısının gayzına varis olanlardır

Şi‘ilre gelince, bunların bir „şi‘a rafızisi“ addedilen Hüseyin b Mansur hakkındaki muannidane gayizları Büveyhiler devrinde Tanuhi gibi müelliflerin yazıları ile devam etmiş ve Bağdad‘da Mufid ve Tusi‘nin yazıları da kürt ve türk askeri asilerinin futuvva ‘lerini ibtal etmiştir; bu asiler mansurların siddikiya (halife Abü Bakr‘e bağIılık) esasına sarılarak, Büveyhileri devirmek istiyorlardı

Hüseyin b Mansur’a taraftar olan nakiller şunIara aittir: İbn Suraye‘in (ki Hüseyin b Mansur’u mahküm etmekten istinkaf etmiştir) tavakkuf (ne lehte ve ne aleyhte huküm vermek) fetvasına tarafdar olan bir kısım şafi‘iler; hanbelilerden A T Uşşari, İbn AkiI (bu tarafdarlığından dolayi, hicret’in 465 senesinde takibata uğradı) ile İbn Mukarrab (ölm 563), Bağdad süfileri arasında Hüseyin b Mansur’un dostu ŞibIi‘nin gizli tilzimleri, hususiyle Zavzani ribatındakiler ve bunlar vasıtası ile, tarikatin muahhar müridleri (zikr Mansur; Tavusi, Ucaymi, Sanusi); aşariya kelamcılarından Kuşayri, Gazzali ve Fahr Razi; feylesoflardan Tavhidi, Suhravardi HaIabi, Nasir Tusi (şi‘idir), İbn Sab’in ve Şuştari (lehçe şairi) Nasrabazi, İbn Abi ‘I-Hayr, Yüsuf Hamazani ve Hakim Sanai‘nin mensüp oIduğu Horasan mutasavvıfları kolu acem şiirinde Mansur‘un „edebi kudsiyet“ mertebesine yükselmesine himmet ettiler ve Farid Attar‘ın eseri Mansur‘un şanını her bakımdan ila eden hakiki bir abide oldu

İşte bu eser vasıtası iledir ki, türk kavmi, Türkistan‘da islam mukadderatı ile uyuşup kaynaşırken, Mansur menkıbesini öğrendi ve bu menkıbe ona, Hoca Ahmed Yesevi, Yunus Emre, Nesimi ve hususiyle Lamii, Muridi (ve Ahmedi) ve Niyazi Misri taraftarından terennüm edilen ideal bir güzellik ve kudsiyet örneği verdi Şu nokta dikkate şayandır ki, Abbasi halifelerinin makarrı olan Bağdad‘da SelçukIu türk saltanatının taht kurması şafi‘i fakihleri içinde yegane vezir hem de Mansur fırkasına mensüp vezir olan İbn Muslima (öIm 450 = 1058) tarafından tasavvur edilerek, hakikat sahasına çıkarıImıştır; tıpkı papanın eIçisi Mayence baş piskoposu Boniface‘ın Fransa‘da Carolingiens hanedanının ilk hukümdarına tac giydirmesi gibi

Hüseyin b Mansur’un siması, rafıziler hakkında kitap yazanlar tarafından, birbinini tutmaz şekillerde tagyir edilmiştir: onu şeriat ve kanun tanımazlık (iskät al-vasä‘it), „hulul“ tarafdarlığı, vahdaniyecilik (ayn al-cam, vahdat alvucud) ile itham edenler vardır «Mutasavvıf şairler ise, Hüseyin b Mansur hakkında „keşif cengelistanının arslanı“, „cihad-i mukaddeste Allah tarafından öldürülen mücahid“, „okunu isabet ettirinceye kadar Allaha tevcih etmekten vazgeçen marifetli“ demişIerdir Onüçüncü asrından itibaren Hüseyin b Mansur’un şöhreti islam aleminin hudutlarından aşmış olduğunu gösteren deliller vardır; onun vecizelerini ihtiva eden ibranice muhtelif yazmalar mevcuttur; moğul hukümdarlarının saraylarından Nasir Tusi, Kişi, vezir Raşid el-Din, Nikpay, Samnani hep Hüseyin b Mansur’a hayrandırlar Avrupalı müsteşrikler arasında Tholuck, Hüseyin b Mansur’u ittiratsız ve her kesten başka, Kremer – vahdet-i vücudeu ve Kazanski ise – bir sinir hastası addeder

Hüseyin b Mansur hakkında verilecek hukmün isabetli olabilmesi için, bunun risale ve vecizelerinden ziyade, mektuplarına istinad edilmesi gerektir; çağdaşı olan müverrihler, Tabari, Hutabi ve Mesudi kendisi hakkında pek ihtiyatlı bir lisan kullanmışlardır; hilafet makamının resmi evrakı içinde, hicret’in 322 (M 934) yılına ait bir metin parçasından başka, Hüseyin b Mansur’a dair bir şey yoktur; nitekim muhakemesi esnasından istievabına ait elimizde bulunan malumat da Sabit İbn Sina (Zenci’nin anlattıkları), Tanuhi (İbn Ayyaş’ın anlattıkları) ve İbn Dihya (kelama dair müellifi mechul bir telif) tarihlerindeki parça-parça hulasalardan ibarettir Geriye Hüseyin b Mansur’un üslubu, bed-dua ve inkisarlı mücadele, nizam, cepheden hücum eden ahenkli ve veciz cümleleri kaliyor ki, bunlardan zahir olan da bir tek aşka vakfedilmiş bir ruhi tevettür haletidir




 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek