Diğerleri
Türk dillerinin diğer dört grubu günümüzdeki coğrafi dağılımlarına göre değil, eski kavimlerin dağılımına göre sınıflandırılmıştır. Böylece;
* Kıpçakça: Kuzeybatı Türkçe
* Oğuzca: Güneybatı Türkçe
* Uygurca: Güneydoğu Türkçe ve
* Sibirya Türkçesi diye ayrılırlar.
Yakutça ve Dolganca da uzun süre ayrı kalmalarından dolayı diğer Türk dillerinden farklıdır. Bu diller zamanla daha çok Tunguz ve Moğol dillerine yaklaşmışlardır, diğer dillerdeki Arapça ve Farsça sözcükler bunlarda bulunmaz.
Müslüman Türk halklarının dillerinin benzemesinde, İslam'a geçişle birlikte Arapça ve Farsça'dan etkilenmiş olmalarının da payı vardır. Eski Sovyetler Birliği'nde yaşayanlar Rusça'dan da etkilenmişlerdir.
Modern dil biliminde sınıflandırma
En son verilere göre, (B. Johanson-Csató, The Turkic Languages 1998), Türk dil grubunun sınıflandırması şu şekilde yapılır (konuşucu sayıları 2006 yılına göre verilmiştir):
Türk dili
* Ogurca (yada Bolgarca)
o Bolgarca (ölü), Çuvaşça (1,8 milyon)
* Türkçe (Genel isim olarak kullanımı)
o Kıpçakça (Kuzeybatı Türkçe)
+ Batı: Kırım-Tatarcası (500.000), Kumıkça (280.000), Karaçay-Balkarcası (250.000), Karaimce (ölmek üzere), Kumanca (ölü)
+ Kuzey: Tatarca (6,6 milyon), Başkırca (2,2 milyon)
+ Güney: Kazakça (11 milyon), Kırgızca (3,7 milyon), KarakalpakçaNogayca (70.000) (400.000),
o Oğuzca (Güney-Batı Türkçe)
+ Batı: Türkiye Türkçesi (60 milyon, ikinci dil olarak konuşanlarla 70 milyon), Azerice (30 milyon, ikinci dil olarak konuşanlarla 35 milyon), Gagavuzca (330.000)
+ Doğu: Türkmence (6,8 milyon), Horosan-Türkçesi (400.000 ?)
+ Güney: Kaşgayca (1,5 milyon), Afşarca (300.000), Aynallu dili (7.000), Sonkori (?)
+ Salar: Salarca (60.000)
o Uygurca (Güneydoğu Türkçe)
+ Çagatay Çagatayca (ölü)
+ Batı: Özbekçe (24 milyon)
+ Doğu:
# Eski Türkçe (Orhon Kök, Yenisey Kök, Eski Uygurca, Karahanlıca) (ölü)
# Uygurca (8 milyon)
# Yugurca (Batı Yugur) (5.000)
# Aynu dili (Ainu) (7.000)
# İli Turki dili (100)
o Sibirce (Kuzeydoğu Türkçe)
+ Kuzey:
# Yakutça (360.000), Dolganca (5000)
+ Güney:
# Yeniseyce Çakasça (65.000), Şorca (10.000)
# Sayan Tuvince (200.000), Tofa (Karagasça) (ölü)
# Altayca Altayca (50.000) (lehçeleri: Oyrotça; Tuvaca, Kumanda, Ku; Teloytca, Telengitçe)
# Çulim Çulimce (500)
o Argu
+ Halaçca (Kalayca) (42.000)
Sınıflandırmanın kriterleri
Üstteki sınıflandırmada coğrafi dağılımın yanısıra geleneksel dil biliminin kriterleri de dikkate alınmıştır:
*
* Ogur dil grubundaki /-r/ yerine /-z/ kullanılması, bu dil grubunu diğerlerinden ayırır.
* Sibirya-Türk dillerini diğerlerinden farkına bir örnek: Tuvaca dilinde "adak", Yakutça "atah" diğerlerinde ise "ayak" denir. Sadece Halaç dilinde "hadak" denir.
* Oğuz dil grubu diğerlerinden sonek başlatan /G/'nin eksik olmasıyla ayrılır. Örnek: "kalan" (kalmak), diğer Türk dillerinde "kalGan"; "bulanmak", diğerlerinde "bulGanmak".
* Sonekin sonuna eklenen /G/ güneydoğu Türk grubunu kuzeybatı grubundan ayırır: Uygurca "taglik" ama Tatarca "tawlı" – (dağlık).
Sözlük karşılaştırması
Bu tablo, önemli sözcükleri farklı Türk dillerinde karşılaştırır, böylece Çuvaşça'nın ve Yakutça'nın farklığını ve diğerlerinin birbirine yakınlığını görmemizi sağlar. Bazı sözcüklerin tabloda eksik olması, o dilde o sözcüğün varolmadığı anlamına gelmez. Bazı dillerde bazı sözcükler farklı etimolojik kökten gelirler ve bu yüzden karşılaştırılması anlamlı değildir.
Türk dillerinin kullanmış oldukları alfabeler
* En eski Türk yazıları Orhun-Yenisey ve Turan runlarıdır. Bunların çoğu 8'nci yüzyıldan kalmadır. Bu yazı, eski Germen runlarına benzediği için Run olarak adlandırılır, ama aralarında akrabalık yoktur.
* Asıl yazı geleneği 10. yüzyılın sonlarında ve 11. yüzyılın başlarında Güneydoğu Türk halklarında, Karahanlılar döneminde, eski Türk dilinin bir lehçesi olan Karlukça ile gelişir.
* Güneybatı Türkçe dillerinin yazıya alınması, 10. ve 11. yüzyılda Selçuklu dili ile başlar. Kardeş diller olan Eski Osmanlıca ve Eski Azeri dillerinden günümüz Türkiye Türkçesi ve Azerice gelişmiştir.
* 14. yüzyılın Harezm Türkçesi de Güneybatı Türk dillerine mensuptur. Bu dilden günümüz Horasanca ve Türkmence gelişmiştir.
* Kuzeybatı Türkçe dillerine ait en eski belgeler, Kumanca dili ile yazılmış olan Codex Cumanicus'dur ve 14. yüzyıldan kalmadır. Bu dilin günümüzdeki torunları Tatarca ve Başkırcadır.
* Volga Bulgar dilinde yazılmış en eski yazılar 13. ve 14. yüzyıldan kalmadır. Bu dilden ya da buna yakın bir dilden Çuvaş dili gelişmiştir.
* Güneydoğu Türkçe dillerinden olan Çağatayca yazıların 15. yüzyıla dayanan örnekleri bulunmuştur. Çağatayca günümüz Uygurca ve Özbekçe'sinin temelini oluşturur.
Türk dilinin yazılışları
* Klasik Edebiyat dilleri olan Osmanlıca, Azerice, Çağatayca, Tatarca ve Kırım Tatarcası sadece Arap alfabesini kullandılar.
* 1924-1930 yılları arasındaki sürede başka Türk dilleri de, önce yalnız Azerice'de kullanılan latin alfabesi ile yazılmaya başlandı.
* 1936-1940 yıllarında Rus bölgelerinde, Türk dillerince değiştirilmiş bir Kiril alfabesi kullanılmaya başlanmıştır. Arap ve Latin alfabesi kullanan Türk dilleri birbirlerıne daha da yakınlaşırken, Kiril alfabesi kullanan diller farklılaşmışlardır. Dillerin farklılaşarak ayrı diller haline gelmesi desteklenmiştir.
* 1990'lı yıllarda Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla yeni Türk Cumhuriyetleri kurulmuştur. Bu ülkeler, yani Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan, 2005 yılına kadar Türk dillerine uygun bir ortak Latin alfabeye geçmek için antlaşma imzalamışlardır. Amaç Türk kültür mirasının korunmasıdır. Ayrıca diğer ülkelerde yaşayan Türk azınlıkların 2010'a kadar bu ortak alfabeye katılmaları gerektiğine karar verilmiştir.
* Türk dilleri konuşan Museviler, İbrani alfabesi'ni kullanırlar.
* Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Kıbrıs Türkleri de Türkiye Türkçesi'ni kullanırlar.
"Dil" ve "Lehçe" tartışması
Türkiye'de Türk dilleri ailesinin adlandırılması, ve bu dillerin sadece bir dil mi yoksa birçok diller mi oldukları hakkında farklı fikirler yaygındır. Türk Dil KurumuAnkara Üniversitesi Türk dillerini öteden beri "lehçe" sayar ve "Türk dilleri" deyiminden kaçınır. İstanbul Üniversitesi ise, daha aşırı bir tutumla, "lehçe" deyimini yalnız Çuvaşça ve Yakutça"variety of speech") saydığı "şive" sözü ile adlandırmaktadır. Bu durumda, Türk dillerinin Türkiye'deki adlandırmalarında üç ayrı görüşle karşı karşıyayız demektir: yayınlarında, önceleri "Türk lehçeleri" adı benimsenmişken, sonraları bu ad yanında "Türk dilleri" deyimine de yer verildiği görülmektedir. gibi öbürlerinden çok farklı iki Türk dili için kullanmakta, bu diller dışındaki bütün Türk dillerini "lehçe"nin de altında bir konuşma türü .
1. Dünya Türk dil bilimi çevreleri, Türk Dil Kurumu ile Hacettepe Üniversitesi'nden Türkolog ve Altayist Talat Tekin'in görüşü: Diller,
2. Ankara Üniversitesi'nin görüşü: Lehçeler,
3. İstanbul Üniversitesi'nin görüşü: Çuvaşça ile Yakutça lehçe, diğerleri şive.
"Lehçe"nin anlamı
Ana madde: Lehçe (dil bilimi)
Dil biliminde bir konuşma türünün dil mi yoksa lehçe (diyalekt) mi olduğunu saptamak için kullanılan tek dil bilimsel ölçüt karşılıklı anlaşılabilirlik ("mutual intelligibility") ölçütüdür. Bu ölçüt, sıradan bir kimsenin dille ilgili şu yalın yargısına dayanır: "Aynı dili" konuşan insanlar birbirlerini anlayabilirler, ya da aksine birbirlerini anlamayan insanlar "ayrı diller" konuşuyorlar demektir.
Örnek: Altayca-Türkçe deneyi
1. Ol onçozınañ ozo cortop oturdı = O, herkesten önce gitti.
2. Keçe eñirde bis kinodo bolgonıbıs = Dün akşam biz sinemada idik.
3. Bu biçik cûkta çıkkan = Bu kitap yakında çıktı.
Örnek: Hakasça-Türkçe deneyi
1. Sírerge par kilerge miníñ mâm çoğıl = Size gelmek için vaktim yok.
2. Anıñ üçün ahça tölirge ayastığ = Onun için para ödemek yazık (olur).
3. Ol şkolanı am dâ tôspan = O, okulu henüz bitirmedi.
Örnek: Çuvaşça-Türkçe deneyi
1. Vírenekensem şkula kayríš = Öğrenciler okula gittiler.
2. Kíneke sítel šinçe vırtat = Kitap, masa(nın) üstünde duruyor.
Yukarıdaki Çuvaşça cümleleri Türk dil bilimi öğrenimi görmemiş, Çuvaşça öğrenmemiş bir Türk'ün anlayamayacağı açıktır. Türkçe bilmeyen bir Çuvaş'ın da bu cümlelerin Türkçe karşılıklarını anlayamayacağını kesinlikle ileri sürebiliriz. O halde, Çuvaşça ile Türkçe arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı sıfırdır ve bunlar iki ayrı dildir diyeceğiz. Yani yukarıda karşılaştırılan dillerin arasındaki farklılıklar asla "lehçe" denilebilmesi için yeterli değildir.