Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Kur’ân Sûrelerinin Fazileti ve Sevabı

Gönderen Konu: Kur’ân Sûrelerinin Fazileti ve Sevabı  (Okunma sayısı 9325 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ebrar

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2485
  • Cinsiyet: Bayan
Kur’ân Sûrelerinin Fazileti ve Sevabı
« : Kasım 05, 2008, 12:25:02 ÖS »
Kur’ân Sûrelerinin Fazileti ve Sevabı

KUR’ÂN-I KERİMİN bazı sûre ve âyetleri vardır ki, diğerlerine göre fazileti daha yüksek, sevabı daha fazladır.

Mukaddes zaman ve mekânlarda da durum böyle değil midir? Meselâ Peygamberimizin (a.s.m.) yaşamış olduğu asır, Kur’ân’ın nâzil olduğu ve İslâmın zuhur ettiği asır olduğu içindir ki, “Asr-ı Saadet”, yani saâdet asrı ola-rak anılır ve diğer asırlardan daha üstündür.

Ramazan ayı, İslâmın beş rüknünden birisi olan orucun tutulduğu, Kur’ân’ın indiği ve içinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin bulunduğu için diğer aylardan daha nurlu ve mukaddestir.

Cuma günü, mü’minlerin haftalık bayramı olduğu, o gün cuma namazı gibi bir ibadet edâ edildiği ve tarih boyu pekçok mübarek hâdiseler o günde geçtiği ve ismi Kur’ân’da zikredildiği için mukaddes bir gün olmuştur.

Mekke-i Mükkerreme, bağrında Kâbe-i Muazzamayı taşıdığı, İslâmın beş rüknünden biri olan hac orada edâ edildiği ve Medine-i Münevvere de Resul-i Zîşanla (a.s.m.) nurlandığı için mukaddestir.

Bu zaman ve mekânların kudsiyeti ile birlikte bu gün-lerde, bu aylarda ve bu yerlerde yapılan ibadet ve taatin sevabı diğer vakit ve mekânlara göre daha fazladır.

Bunun gibi Kur’ân’ın bazı sûre ve âyetleri de diğer sûre ve âyetlere üstün ve faziletli kılınmıştır. Bu husustaki hadis-i şerifler gözden geçirildiğinde mesele daha iyi anlaşılacaktır. Kur’ân’da bulunan 114 sûre arasında hususî faziletleri hadislerde bildirilenler yaklaşık 30 kadardır.

Fâtiha Sûresi:

Fâtiha Sûresi ulvi âlemlerden insanlık âlemine gelmiş İlâhi bir hazinedir. Zaten bütün nurlar ve bereketler semadan yeryüzüne inmiş değil midir?

Ali bin Ebî Tâlib’in rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Fatiha Arş-ı Âla’nın altındaki hazineden indirilmiştir.”

* * *

Kur’ân-ı Kerîmin sevap ve fazilet bakımından sûrelerinin içinde ilk sırayı Fatiha almaktadır:

Enes bin Mâlik’in rivâyetine göre Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Kur’ân’ın en faziletli sûresi Fâtiha Sûresidir.”

* * *

Kur’ân’ın en faziletli sûresi Fatiha olduğu gibi, en faziletli âyeti de yine Fatihanın bir âyetidir.

Fatiha-i şerife sevabı bakımından İhlas Sûresi gibi Kur’ân’ın üçte birine denk olmaktadır:

İbni Abbas'ın rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) bu hususu şöyle dile getirmiştir:

“Fatiha sevap bakımından Kur’ân’ın üçte birine denk-tir.”

* * *

Bir işe başlarken Bismillah denmesi gerektiği gibi, Fatiha okunması da tavsiye edilmektedir.

Ebû Hüreyre’nin rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Hayırlı bir iş Elhamdülillah ile başlamazsa sonu kısıktır, bereketsizdir.”

* * *

Fatihayı okuduktan sonra “Veleddâllîn” deyince he-men arkasından “Âmîn” demek sünnettir. “Âmîn”in önemini ve Allah katındaki yerini Peygamberimizden (a.s.m.) öğreniyoruz.

Ebû Hüreyre’nin rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Âmin’ mü’min kullarının diliyle Rabbülâleminin mührüdür.”

Fatiha muhtevası ve mânâsı, zenginliği ve içinde barındırdığı derinlik itibariyle de bam başka bir güzelliğe sahiptir.

İmam Buhârî’nin rivâyetine göre, Hasan Basrî bu konuda şöyle der:

“Allah bütün semavî kitapların ilmini Kur’ân’da; Kur’ân’da mevcut olan ilimleri de Fâtiha Sûresinde top-lamıştır. Fâtiha’nın tefsirini öğrenen bütün semavî kitapların tefsirini öğrenmiş gibi olur.”

Fatiha-i şerife maddi ve manevi her derde deva, her hastalığa şifa ve her sıkıntıya ilaçtır. Hayatın tadı, tuzu ve bereketidir.

Abdülmelik bin Umeyr’in rivâyet ettiği bir hadiste Peygamberimiz (a.s.m.) bu hakikati şu sözleriyle dile getirmiştir.

“Fâtiha Sûresi her derde devadır.”

* * *

“Fatiha bütün dertlere karşı şifadır.”

* * *

“Fatiha Sûresi, zehirden kurtulmak için şifadır.”

* * *

Fatiha nazara, göz değmesine karşı da bir şifa kaynağıdır.

İmran bin Husayn’ın rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Fâtihayı ve Âyetü’l-Kürsiyi bir kul okursa, o gün ona insan ve cin nazarı değmez.”

Bakara Sûresi:

Bu sûre Kur’ân’ın en büyük ve en uzun sûresidir. Ba-kara Sûresi Medine-i Münevverede nâzil olduğu içindir ki, İslâmî hükümlerin pek çoğu bu sûrede yer almıştır.

İbni Arabî bu hususta şöyle der:

“Hocalarımın bazılarından şöyle duydum: Bakara Sû-resinde bin emir, bin nehiy, bin hüküm ve bin haber vardır. Abdullah bin Ömer bu sûre üzerinde sekiz sene ders vermiştir.”

* * *

Bu Sûrenin faziletleri hakkında rivâyet edilen hadisle-rin bazılarının meâli şöyledir:

“Evlerinizde Bakara Sûresini okuyun. Çünkü Bakara Sûresinin okunduğu eve şeytan girmez.”

* * *

“Evlerinizi mezar yapmayın. Orada namaz kılın. Şüp-hesiz şeytan, Bakara Sûresinin okunduğunu işittiği evden kaçar.”


* * *

Sehl bin Sa’d’in rivâyet ettiği hadis de şu meâldedir:
“Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’ân’ın zirvesi de Ba-kara Sûresidir. Bu sûreyi gündüz okuyan kimsenin evine üç gün şeytan girmez. Geceleyin okuyanın evine de üç gece giremez.”

* * *

“Kim Bakara Sûresini okursa kendisine Cennette bir taç giydirilir.”


Âyetü’l-Kürsî:

Bakara sûresinin faziletini arttıran iki âyet vardır. Bun-lar 255. âyet olan “âyetü’l-kürsî” ve 285-286. âyetleri olan “âmenerresûlü”dür.
Âyetü’l-kürsî’nin fazileti hakkında rivâyet edilen hadislerin meâli şöyledir:

“Âyetü’l-kürsi Kur’ân’ın dörtte birine denktir.”

* * *

“Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’ân’ın zirvesi de Ba-kara Sûresidir. Bu sûrede bir âyet vardır ki, o Kur’ân sûre-lerinin efendisidir. O âyet de âyetü’l-kürsîdir.”

* * *

“Kim farz namazların sonunda âyetü’l-kürsî’yi okursa Cennete girmesine hayatta olmasından başka bir engel yoktur.”

* * *

İbni Mes’ud’un rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Kur’ân’ın en büyük âyeti âyetü’l-kürsidir.

“En âdil (adaleti telkin eden) âyeti “İnnallahe ye'müru biladli...”dir.

“En çok korkutan âyeti “Femen ya’mel miskale zerratin...”dir.

“En ümit verici âyeti “Kul yâ ibâdiyellezîne esrafû alâ enfüsihim...”dir.

Âyetü’l-kürsî’inin diğer âyetlerden değerli ve faziletli oluşunun en mühim hikmeti, bu âyette Cenâb-ı Hakkın i-simlerinin çok geçmiş olmasıdır. Çünkü bu âyette bazıları el-Hayy ve el-Kayyum gibi açık; bazıları da kelimelerin sonundaki zamirlerle işaret edildiği gibi Cenâb-ı Hakkın 17 ismi geçmektedir.

İmam Gazalî Hazretlerinin açıkladığı üzere, “Âyetü’l-kürsî’nin, Kur’ân âyetlerinin en değerlisi olması, Allah’ın zat, sıfat ve fiillerini içinde bulundurmasındandır. Bu â-yette bunlardan başka bir şey mevcut değildir. Allah’ın zat, sıfat ve fiillerinin bilinmesi ise, ilmin en nihâî noktası ve en yüksek gayesidir.”

Âyetü’l-kürsî’nin güzel bir tefsirini yapan Gazali, sonunda da şöyle der:

“Bu mânâlar düşünülerek bütün Kur’ân âyetleri oku-nacak olsa, hiçbir âyette toplu olarak bu mânâların bu-lunmadığı görülecektir. Resulullah (a.s.m.) Fâtiha Sûresini ‘efdal’, âyetü’l-kürsî’yi de ‘seyyid (efendi)’ gibi bir fazilet-le tanıtmıştır. Bundaki incelik, fazilet derecesinin ve çok sayıdaki çeşitlerinin bir arada toplanmış olmasındandır. Seyyidlik, bir başkasına tabi olmayı kabul etmeyen, mut-lak bir teslimiyeti gerektiren şerefe sahip olmaktır. Bu yüzden seyyid ismi bu âyete en lâyık isimdir.”

Âmenerrasûlü:

“Âmenerrasûlü” olarak bilinen ve her yatsı namazının sonunda okunan âyetler hakkında Peygamber Efendimizin (a.s.m.) teşvik dolu hadisleri vardır.
Ukbe bin Âmir’in rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
“Kur’ân’dan iki âyet vardır ki, onlar şifadır, onları Al-lah sever. Bunlar Bakara’nın son iki âyetidir.”

* * *

Ebû Zer’in (r.a.) rivâyetine göre Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

“Allah, Bakara Sûresini iki âyetle tamamladı ve onları Arş-ı Âla’nın altındaki hazinesinden ihsan etti. Onu öğrenin ve çoluk çocuğunuza öğretin. Çünkü o, namazdır, Kur’ân’dır ve duadır.”

* * *

Numan bin Beşir’in rivâyetine göre Peygamber Efen-dimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

“Allah, gökleri ve yeri yaratmadan iki bin sene önce bir kitap yazdı. Bu kitaptan Bakara Sûresinin sonundaki iki âyeti indirdi. Bu âyetleri evinde okumayan kimseye peşpeşe üç gün şeytan mûsallat olur.”

Bilindiği gibi, bu iki âyetin ilkinde îmanın rükünlerinden bir kısmı bulunmakta, ikinci âyette ise “Rabbenâ” ile başlayan dualar yer almaktadır.

Diğer âyetlerde toplu olarak bu unsurlar bulunmamaktadır.

Âl-i İmran Sûresi:

Âl-i İmrân Sûresinin faziletini bildiren hadislerin meâli de şöyledir:
Nevvas bin Sem’an’ın rivâyetine göre Peygamber E-fendimiz şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü Kur’ân ve onunla amel edenler getiri-lir. Bakara ve Âl-i İmran Sûreleri onlara öncülük eder.”

Hadisin devamında râvi şöyle der: “Resulullah’ın (a.s.m.) bu iki sûreyi üç misâlle açıkladığını hâlâ unutmuş değilim. Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştu:
“Bu iki sûre sanki iki bulut veya iki gölgelik veya ara-larında bir duvar bulunan iki saçak yahut arkadaşlarını korumak üzere saf halinde uçuşan iki kuş gibi gelecekler ve adamları (okuyanlar) için çalışacaklardır.”

* * *

Hz. Ömer’in rivâyet ettiği bir hadiste ise şöyle buyurulmaktadır: “Bir gecede Bakara ile Âl-i İmran Sûresini okuyan kimse âbidler (Allah’a devamlı ibadet eden has kullar) zümresinden sayılır.”

* * *
Hz. Osman bu sûrenin faziletini şöyle ifade eder:

“Âl-i İmran Sûresinin sonunu her gece okuyan kimse bütün geceyi ihya etmiş gibi olur.”

* * *

İmam Makhul da Âl-i İmran Sûresi hakkında şöyle der:

“Cuma günü Âl-i İmran Sûresini okuyan kimseye melekler akşama kadar dua eder.”

En’âm Sûresi:

Bu sûrenin fazileti hakkında Hz. Ömer’in şöyle dediği kaydedilir:

“En’âm Sûresi, Kur’ân’ın en güzide sûrelerinden biridir.”

Kehf Sûresi:

Bu sûrenin fazileti üzerine birden fazla hadis-i şerif vardır.
Bütün hadis kitaplarında şu hadis yer alır:

“Kehf Sûresinin ilk on âyetini ezberleyen kimse deccalın fitnesinden korunur.”

* * *

“Kehf Sûresinden on âyet okuyan kimse deccal fitne-sinden korunur.”

* * *

Muaz bin Enes’in rivâyeti ise daha farklıdır. Resulullah (a.s.m.) şöyle buyururlar:

“Kehf Sûresinin ilk ve son âyetlerini okuyanın vücudunu nur kaplar. Sûrenin tamamını okuyanın yerle gök arasını dolduran nuru olur.”

* * *

Ebû Said el-Hudrî’nin Kehf Sûresi hakkında şu sözü nakledilir:

“Allah, Cuma günü Kehf Sûresini okuyan kimsenin Kâbe ile arasındaki mesafeyi nurlandırır.”

Yâsin Sûresi:

Bu sûre hakkında Peygamberimizin (a.s.m.) ap ayrı medihleri bulunmaktadır.

Bazıları şu meâldedir:

“Kim Allah'ın rızasını aramak niyetiyle Yasin Sûresini okursa geçmiş günahları bağışlanır. Yasin'i ölmekte olan-larınızın yanında okuyunuz.”

* * *

“Yâsîn Kur’ân’ın kalbidir. Bir kimse Allah’ın rızasını ve âhiret günü saâdetini istiyorsa bu sûreyi okursa, bütün günahları bağışlanır.”

* * *

“Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yâsîn’dir. Kim Yâsîn’i okursa, Kur’ân’ı on kere hatmetmiş gibi Cenâb-ı Hak ona sevap yazar.”

* * *

“Allah rızası için her gece Yâsîn’i okuyanın bütün günahları bağışlanır.”

* * *

“Her kim gündüz vakti Yâsin Sûresini okursa, ihtiyaçları giderilir.”

* * *

“Kim Allah rızasını düşünerek geceleyin Yâsin’i okursa, o gece affedilir.”

* * *

Taberânî ise, Hz. Enes bin Mâlik’in şu sözünü nakleder:

“Her gece Yâsîn Sûresini okumaya devam eden kimse şehid olarak ölür.”

* * *

Bir hadiste ise, Peygamberimiz (a.s.m.), “Yâsin’i ölülerininiz üzerine okuyunuz” buyurarak, bu sûrenin feyzinden ölmüşlerimizin de nasiplenmesini istemektedir.

* * *

“Yâsîn Sûresi Kur’ân’ın kalbidir” hadisini İmam Gazalî Hazretleri şöyle açıklamaktadır:

“İmanın sıhhati, öldükten sonra dirilmeyi ve haşri kabul etmeye bağlıdır. Bu iki husus Yâsîn Sûresinde en geniş ve en veciz bir şekilde işlendiğinden Kur’ân’ın kalbi olmuştur.”

İmam Nesefî ise bu meselede şu izahı yapar:

“Yâsin Sûresinde Vahdaniyet (Allah’ın varlık ve birliği), risalet (peygamberlik) ve haşir gibi üç esasın bulunduğunu söylemek mümkündür. Bu esaslar ise doğrudan doğruya kalbi ilgilendiren hususlardır. Dil ve diğer uzuv-ları ilgilendiren hususlar ise Yâsin’in dışındaki sûrelerdedir.

“Bu sûrenin ölüm anında okunması emredilmiştir. Zira ölüm anında insan zayıflar ve kuvvetini kaybeder, vücu-dun diğer uzuvları hareketsiz kalır. Fakat kalb mâsivayı terk eder, sadece Allah’a yönelir. Bu sırada kalbe kuvvet verecek ve bu üç esasın tasdikini sağlayacak olan Yâsîn Sûresidir.”

Zümer Sûresi:

Bu sûrenin faziletini Hazret-i Âişe annemiz şöyle anlatıyor:

“Resulullah (a.s.m.) Benî İsrâil (İsrâ) ve Zümer Sûrelerini okumadan uyumazdı.”

* * *

Tefsirlerde rivâyet edilen bir hadiste ise bu sûrenin fazileti hakkında şöyle buyurulur:

“Zümer Sûresini okuyan kimsenin ümidini kıyamet günü Allah boşa çıkarmaz ve ona Allah’tan korkanların sevabı verilir.”

Duhan Sûresi:

Duhan Sûresi hakkında Tirmizî’de Ebû Hüreyre Haz-retlerinden şu hadis rivâyet edilir:

“Her gece Duhan Sûresini okuyan kimse için yetmiş bin melek sabaha kadar duada bulunur.”

* * *

Ebû Hüreyre’nin rivâyet ettiği bir hadiste ise Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:

“Kim Duhan Sûresini Cuma gecesi okursa, bağışlanır.”

Fetih Sûresi:

“And olsun ki, bu gece bana üzerine güneşin doğduğu şeylerden daha sevimli bir sûre indirildi” buyuran Resulullah (a.s.m.), daha sonra ‘İnnâ fetahnâ leke fethan mübînâ’ sûresini okudu.”



Haşir Sûresi:

Her sabah namazından sonra okunan Haşir Sûresinin son âyetlerinin faziletini bildiren hadisler ise şu meâldedir:

“Sabah vakti üç defa ‘Eûzü billahi’s-Semîi’l-Alîmi mine’ş-şeytânirracîm’ diyerek Haşir Sûresinin son üç âyetini okuyan kimseye Allah yetmiş bin melek gönderir, akşama kadar ona dua ederler. O gün ölürse şehid olur. Bu âyetle-ri akşamleyin okuyanlar da aynı mükâfata nail olurlar.”

* * *

İrbad bin Sâriye rivâyet ediyor:

“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem Müsebbihat’ı yatmadan önce okur ve ‘bunlarda bir âyet vardır ki, bin âyetten hayırlıdır’ buyururdu.”

(Müsebbihat, “sübhâne, sebbeha, yüsebbihu, sebbih” kelimeleriyle başlayan sûreler demektir. Bunlar yedi sûredir: İsrâ, Hadîd, Haşir, Saff, Cumua, Teğâbün ve A’lâ sûreleridir.)

Mülk Sûresi:

“Tebârekellezî” olarak bildiğimiz Mülk Sûresinin faziletini de Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şu hadisleriyle bildirirler:

“Kur’ân’da otuz âyetlik bir sûre vardır. Okuyan kimseye bağışlanıncaya kadar şefaat eder. O da Mülk Sûresidir.”

* * *

“Mülk Sûresi, kabir azabına mâni olan ve kabir sıkıntı-sından kurtaran bir sûredir.”

Bu konuda ayrıca İbni Abbas’ın rivâyet ettiği şöyle bir hadis de vardır:
Resulullah’ın (a.s.m.) Sahabilerinin bir kısmı oranın mezarlık olduğunu bilmeyerek bir mezarın üzerine çadır kurdular. Oysa orası bir mezarlıkmış. Mezardaki insan Tebarake sûresini sonuna kadar okudu.

Daha sonra Resulullah (a.s.m.) gelince sordular:

“Yâ Resulallah, çadırımı bir mezarın üzerine kurdum, oysa ben oranın mezar olduğunu bilmiyordum. Ne var ki orası bir mezarmış, içindeki adam Mülk Sûresini sonuna kadar okudu.”

Bunun üzerine Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurdu:

“O sûre azaptan uzaklaştırıcıdır, azaptan koruyucudur. O korkuyu gidericidir, o okuyanı kabir azabından emin kılar.”

* * *

Câbir (r.a.) rivâyet ediyor:

“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, Elif Lâm Tenzîlü (Secde Sûresi) ve Tebârâkellezî biyedihi’l mülk (Mülk) sûrelerini okumadan uyumazdı.”

* * *

Tâûs rivâyet ediyor: “O iki sûre (Secde ve Mülk Sûrele-ri) Kur’ân’ın bütün sûrelerinden yetmiş kat üstündür.”

* * *

İbni Abbas’ın rivâyetine göre ise Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Onun ‘Tebârekellezi biyedihi’l-mülk’ün her mü’minin kalbinde olmasını isterdim.”

* * *

Abdullah bin Mes’ud’un rivâyetine göre şöyle anlatıyor:

“Kişi kabrine getirildiği zaman, önce ayağı getirilir. Ayakları der ki:

‘Benim tarafımdan sizin için bir yol yoktur. Çünkü bu insan Mülk Sûresini okurdu.’

“Sonra göğsü veya karnı tarafından gelinir. Onlar da aynı şekilde şöyle der:

‘Benim tarafımdan sizin için bir yol yoktur. Çünkü bu insan Mülk Sûresini okurdu.’

“Sonra başı tarafından gelinir. O da aynı şekilde, ‘Be-nim tarafımdan sizin için bir yol yoktur. Çünkü bu insan Mülk sûresini okurdu’ der.

O engelleyicidir, insanı kabir azabından korur. Bu sûre Tevrat’ta da, Mülk Sûresidir. Kim onu gece okursa sevabı daha çok olur ve güzelleşir.”

Tekvîr Sûresi

İbni Ömer’in rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Gözleri ile görür gibi kim kıyamet gününü görmekten sevinç duyarsa ize’ş-şemsü küvvirat, ize’s-semâü’n-fetarat, i-ze’s-semâünşekkat sûrelerini okusun.”

Zilzal ve Âdiyât Sûreleri:

Zilzâl Sûresi hakkında Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:

“Zilzal Sûresini okuyan kimse Kur’ân’ın yarısını okumuş gibi olur.”

Hz. Hasan (r.a.) da bu hususta şöyle der:

“Zilzal Sûresi Kur’ân’ın yarısına, Âdiyât Sûresi ise di-ğer yarısına denktir.”

Tekâsür Sûresi:

“Elhâkümüttekâsürü” ile başlayan Tekâsür Sûresinin fazileti bir hadiste şöyle dile getirilir:

Resulullah (a.s.m.) sordu:

“Sizden biriniz her gün bin âyet okuyabilir mi?”

Sahabîler, “Günde bin âyeti kim okuyabilir, yâ Resulallah?” diye sormaları üzerine, Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurdular:

“Hiçbiriniz Tekâsür Sûresini okuyamaz mı?”

Kevser Sûresi:

Ebû Umâme’nin rivâyetine göre Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

“Dört şey Arş-ı Âla’nın altındaki hazineden indirilmiştir: Ümmülkitab (Fatiha), Âyetülkürsi, Bakara’nın son iki âyeti ve Kevser Sûresidir.”

Kâfirûn Sûresi:

“Kul yâ eyyühe’l-kâfirûne” ile başlayan Kâfirûn Sûresi Kur’ân’ın kısa sûrelerinden biridir. Bu sûrede Peygamber Efendimizin (a.s.m.) müşriklerin teklifini reddetmesi ve kendi îmânını açıkça dile getirmesi anlatılmaktadır.
Resul-i Ekrem Efendimiz bu sûrenin faziletini şöyle dile getirirler:
“Kâfirûn Sûresi Kur’ân’ın dörtte birine denktir.”

* * *

Bu sûre hakkında İbni Abbas ise şunları söyler:

“Sizi şirkten kurtaracak bir tavsiyede bulunayım mı? Yatmadan önce Kâfirûn Sûresini okuyun.”

* * *

Enes bin Mâlik rivâyet ediyor:

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, ashabından bir adama, “Ey falan evlendin mi?” diye sordu.

Adam, “Hayır, yâ Resulallah, benim evlenmeye imkanım yok” dedi.
Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “Sen ‘Kul huvallahü Ehad’i biliyor musun?” diye sordu.

Adam, “Evet, biliyorum” dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “O Kur’ân’ın üçte biridir” buyurdu.
Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “İzâ câe nasrullâhi velfethu’ sûresini biliyor musun?” diye sordu.

Adam, “Evet, biliyorum” dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “O Kur’ân’ın dörtte biridir” buyurdu.
Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “Kul yâ eyyühe’l-kâfirûne’ sûresini biliyor musun?” diye sordu.

Adam, “Evet, biliyorum” dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “O Kur’ân’ın dörtte biridir” buyurdu.
Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “İzâ zülzileti’l-ardu’ sûresini biliyor musun” diye sordu.

Adam, “Evet biliyorum” dedi.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “O Kur’ân’ın dörtte biridir” buyurdu ve devamında, “Evlen, evlen...” dedi.

İhlâs Sûresi:

Bütün hadis kitaplarında faziletinden en çok bahsedilen sûre, her Müslümanın bildiği, Kur’ân’ın en kısa sûrelerinden, fakat mânâ itibariyle en genişi olan İhlâs Sûresidir.

Bu hususta rivâyet edilen hadislerin bazılarının meâlleri şöyledir:

“İhlâs Sûresi Kur’ân’ın üçte birinin faziletine denktir.”

* * *

“Günde iki yüz defa İhlâs Sûresini okuyan kimsenin, borcu hariç elli senelik günahı bağışlanır.

“Uyumak için yatağa giren kimse sağ tarafı üzerine yatar, sonra yüz defa İhlâs Sûresini okursa; kıyamet gününde Cenâb-ı Hak o kula şöyle der:

“Ey kulum! Cennete sağ taraftan gir.”

* * *

Ebû Eyyûb’un rivâyetine göre Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Bir gecede Kur’ân’ın üçte birini okumak herhangi birinizin elinden gelmez mi?

Her kim Allahü’l-Vâhidü’s-Samed’i okursa Kur’ân’ın üçte birini okumuş olur.”

* * *

Ebû Hureyre rivâyet ediyor:

Birgün Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “Toplanınız, size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım” buyurdu.

Bunun üzerine toplanan toplandı. Sonra Resulullah (a.s.m.) hane-i saâdetinden çıktı, geldi ve Kul huvallâhu Ehad’i okudu ve tekrar hane-i saâdetlerine girdi.
Biz birbirimizle şöyle konuştuk:

“Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem ‘size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım’ buyurmuştu. Ben kuvvetle tahmin etmekteyim ki, bu, kendisine gökten gelen bir haberdir.”

Daha sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem çıktı, geldi ve şöyle buyurdu:

“Size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağımı söylemiştim. Dikkat ediniz, o sûre Kur’ân’ın üçte birine denktir.”

* * *

Enes bin Mâlik rivâyet ediyor:

Kuba Mescidinde Kubalılara imamlık yapan bir zat vardı. Namaza durduğu zaman okuyacağı sûreden önce İhlâs Sûresini okur, ondan sonra okuyacağı sûreye geçer-di. Her rekâtta böyle yapardı. Cemaatten arkadaşları kendisiyle konuştular ve dediler ki:

“Sen bu sûreyi okuyorsun, sonra da onu yeterli bul-mayarak başka bir sûre okuyorsun. Ya sadece bu sûreyi oku veya onu bırak, başka bir sûre oku.”

Ensardan olan bu zat, “Ben bu sûreyi bırakacak değilim. Bu sûre ile size namaz kıldırmamı istiyorsanız kıldırırım, istemiyorsanız sizi bırakırım” dedi.

Cemaat bu zatı içlerinde en faziletli kişi olarak gördük-lerinden, ondan başkasının kendilerine imam olmasını istemediler. Sonra Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem kendilerine gelince durumu ona bildirdiler.

Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “Ey falan, cemaatinin sözünü ettiği şeyden seni alıkoyan ve her rekâtta bu sûreyi okumaya seni sevk eden sebep nedir?”O zat, “Yâ Resulallah, ben bu sûreyi seviyorum” dedi.

Bunun üzerine Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem, “Bu sûrenin sevgisi seni Cennete girdirecektir” buyurdu.

* * *

“Kim bin defa İhlâs Sûresini okursa Allah'tan nefsini satın almış, Cehennemden kurtulmuş olur.”

* * *

Ebû Hüreyre anlatıyor:

“Resulullah (a.s.m.) ile beraberdim. Bir zatın ‘Kul hüvallahü ehad, Allahü’s-Samed dediğini işittiler ve ‘Vacip oldu’ buyurdular."

“Ben, ‘Ne vacip oldu?’ diye sormam üzerine, ‘Cennet’ dediler.”

* * *

Hz. Enes’in rivâyetine göre, Sahabilerden birisi Pey-gamberimize (a.s.m.), “Yâ Resulallah, bu ‘Kul hüvallahü ehad’ sûresini çok seviyorum” demesi üzerine Peygamberimiz (a.s.m.) ona şöyle buyurdu:

“Ona olan sevgin seni Cennete götürür.”

* * *

Bu sûrenin fazileti hakkında İbni Arabî şöyle bir izah getirir:

“Kur’ân âyetleri arasında Âyetü’l-Kürsî, sûreler arasında İhlâs Sûresi gibidir. Ancak İhlâs Sûresi, Âyetü’l-Kürsîye nazaran iki cihetten faziletçe üstündür.

“Birincisi: İhlâs Sûresi bir tek sûredir, Âyetü’l-Kürsî ise bir âyettir. Sûre ise âyetten daha faziletlidir. Çünkü İhlâs Sûresinde muarızlara karşı meydan okuma vardır.

“İkincisi: İhlâs Sûresi on beş kelime ile, Âyetü’l-Kürsî ise elli kelime ile tevhidi ifade etmektedir. Böylece elli kelime ile ifade edilen mânâdaki îcaz gücü, on beş kelimedeki îcaz gücü kadar olamaz. Bu da Allah’ın birlik ve kudretinin büyüklüğünü gösterir.”

Nâs ve Felak Sûresi:

Kur’ân’ın en son iki sûresi olan ve “Muavvizeteyn” olarak bilinen “Kul eûzü”ler hakkında Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) teşvik dolu ifadeleri bulunmaktadır.

İbni Âbis el-Cühenî anlatıyor. Resulullah (a.s.m.) bana şöyle dedi:

“Yâ İbni Âbis! Sana Allah’a sığınanların okuyacağı en faziletli şeyi söyleyeyim mi?”

“Buyur yâ Resulallah” dedim.

Resul-i Ekrem (a.s.m.) şöyle buyurdu:

“Kul eûzü bi-rabbi’l-felâk’ ve ‘Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs...’ Bu iki sûredir.”

* * *

Tirmizî’nin rivâyetine göre, Ukbe bin Âmir, Resulullahın (a.s.m.) kendisine her namazın sonunda Muavvizeteyn Sûrelerini okumasını tavsiye ettiğini söylemekte-dir.

* * *

Enes bin Mâlik’in rivâyetine göre Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Allah Teâlâ yedi büyük sûreyi Tevrat’ın yerine; ‘Elif lâm Râ’ları ve ‘Tâ sîn’leri İncil’in yerine; ‘Tâ Sîn Mîm’lerle, ‘Hâ Mîm’ler arasını Zebûr’un yerine indirdi. Ben ‘Hâ Mîm’lerle faziletli kılındım. Benden önce hiçbir pey-gamber bunları okumamıştır.”


 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek