Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Resulullah'tan Hikâyeler - Peygamberimizden Hikayeler

İSLAM > DİNİ HİKAYELER

Resulullah'tan Hikâyeler - Peygamberimizden Hikayeler

(1/3) > >>

cihangir:
RESULULLAH'TAN HİKÂYELER



İSLAM VE ÎMAN

Hazreti Ömer bin Hattâb radıyallahü anh anlatıyor: Bir gün biz, Peygamber aleyhisselâmın yanında iken birden, elbisesi bembeyaz sakalının kılları ile saçları kapkara, üzerinde yolculuk eseri görünmeyen, hiçbirimizin tanımadığı bir adam geliverdi. Peygamber aleyhisselâmın tâ yanına oturdu. Diz kapaklarını O'nun diz kapaklarına dayadı. Ellerini dizlerine koydu Ve:

— Ey Muhammed, bana islâm'dan haber ver? dedi. Allah'ın Peygamberi:

— islâm, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed aleyhisselâmın Allah'ın Resulü olduğuna şehâdet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan ayında oruç tutman, yol bakımından gücün yettiği takdirde hacc etmenden ibarettir, buyurdu.

Adam:

— Doğru söyledin, dedi.

(Hazreti Ömer) Biz buna hayret ettik. Hem soruyor, hem de Hazreti Peygamberi tasdik ediyor.

Adam devam ederek:

— Bana îman nedir? anlat, dedi. Allah'ın Peygamberi:

— iman, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve bir de hayır ile şer (herşey) in Allah'ın takdiri ile olduğuna inanmandan ibarettir, diye cevap verdi.

Adam:

— Doğru söyledin, dedi ve:

— İhsan nedir? diye sordu.

Allah'ın Peygamberi: .

— İhsan, Allah'ı görür gibi kendisine ibadet etmendir. Çünkü sen O'nu görmesen de, O seni görür, buyurdu. Adam:

— Bana kıyametin zamanından haber ver? dedi. Peygamber aleyhisselâm:

— Bu meselede kendisine sorulan kişi, sorandan daha bilgili değildir, dedi. Adam son olarak:

— O'nun (kıyametin) alâmetlerinden bana haber ver, dedi. Peygamber aleyhisselâm:

— Cariyenin efendisini doğurması; yalın ayaklıları, çıplakları, fakirleri ve koyun çobanlarını yapılarının yüksekliği ile övünür ve yarış eder oldukları halde görmendir, buyurdu.

(Hazreti Ömer) Sonra bu adam gitti ve ben, bir süre Peygamber aleyhisselâmın huzurundan ayrıldım; sonra kendisine vardığımda; Peygamber aleyhisselâm:

— Ey Ömer, soranın kim olduğunu biliyor musun? diye sordu.

— Allah ve Resulü en iyi bilir, dedim. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:

— O, Cebrail'dir; dininizi öğretmek üzere size geldi, buyurdu.


(Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî, Neseî)

cihangir:
FAKİRİN KEFARETİ


Ebû Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor:

Bir adam Peygamber aleyhisselâmın huzuruna gelerek şöyle dedi

— Helak oldum, Ey Allah'ın Resulü! Peygamber aleyhisselâm:

— Seni ne helak etti? diye sordular. Adam:

— Ramazanda hanımıma yaklaştım, dedi. Peygamber aleyhisselâm:

— Azad edilecek kölen var mı? diye sordular. Adam, hayır cevabını verince:

— Aralıksız iki ay oruç tutabilir misin? dedi.

Adam, hayır cevabını verdi, oturdu. Bu esnada Allah'ın Resulüne bir zenbil kuru hurma getirmişlerdi. Resulûllah:

— Al şu hurmaları sadaka olarak dağıt, buyurdular. Adam:

— Bizden daha fakir olanlara mı, ey Allah'ın Resulü? Allah'a yemin ederim ki şu iki siyahtaşın arasında (Medine'de) buna, bizden daha fazla muhtaç kimse yoktur, deyince Peygamber aleyhisselâm ön dişleri gözükecek nisbette güldü ve sonra şöyle buyurdu:

— Bunu alıp git, çoluk çocuğunu doyur.


(Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmîzî, Neseî)

cihangir:

DEVAMLI ORUÇ


Ashabın büyüklerinden Amr ibni As radıyallahu anh'ın oğlu Abdullah radıyallahu anh, muttaki ve âlim bir kişiydi, Resulûllah aleyhisselâmın vahiy katipliğini yapar, duyduğu hadisleri de yazardı. Kendisini çok fazla bir şekilde de ibadete vermiş; her gününü oruçlu, her gecesini de ibadetle geçirmeyi âdet edinmişti. Bir gün babası Amr ibni As radıyallahu anh, onlara gelince, oğlunun ailesine:

— Kocan nerede, hâli nasıldır? diye sormuştu. Kureyş kabilesinden güzel bir kadın olan ailesi cevap olarak dedi ki:

— Abdullah ne iyi bir kimsedir. Geceyi uyumayıp ibadetle geçirir, gündüzleri de devamlı oruçludur. Kendisine geldiğimizden beri, ibadet etmekten dolayı bizimle alâkadar olacak zaman bulamamaktadır.

Bunun üzerine Abdullah radıyallahu anh'ın babası Amr ibni As radıyallahu anh öfkelendi; oğluna bu şekilde davranmamasını tenbih ederek, «Hanımın müslüman bir kadındır, sen ise ona sıkıntı veriyorsun» dedi. Fakat Abdullah radıyallahu anh bu sözlere aldırmamıştı. Babası ikinci bir defa kendisine çıkıştı. Ancak oğlu yine dinlemeyince, bu defa onu Peygamber aleyhisselâma şikâyet etti. Peygamber aleyhisselâm da, oğlunu kendisine getirmelerini emir buyurdular.

Abdullah radıyallahu anh, babası ile beraber Allah'ın Resulünün huzuruna gelince, Peygamber aleyhisselâm:

— Sen misin, gecelerini devamlı ibadetle, gündüzlerini de devamlı oruçla geçiren ve geçireceğini söyleyen? diye sordular.

Abdullah radiyallahu anh'ın, «Evet, ey Allah'ın Resulü» şeklinde cevap vermesi üzerine şöyle buyurdular:

— Bunu yapamazsın, bunun için hem oruç tut, hem tutma. Hem uyu, hem de ibâdet yap ve ayda üç gün oruç tut. Çünkü iyi amel, on misli ile mükâfatlanır. Bu;, ayda üç gün oruç tutmak, bütün seneyi oruç tutmak gibidir.

Fakat bu ayda üç gün oruç, Abdullah radıyallahu anh'e az gelmişti. Peygamber aleyhisselâm bir gün oruçlu, iki gün oruçsuz olmasını tavsiye etti. Bu da az gelince, bir gün tutup, bir gün bozmasını söyledi. Bu da az geldiyse de Peygamber aleyhisselâm «Bu Davud aleyhisselâmın orucudur ve en güzel oruç budur, bundan fazlası olmaz» buyurdular. Bununla beraber Resulûllah aleyhisselâmın bu nasihati, kesin bir emir olmayıp tavsiye mahiyetinde bulunduğundan; Abdullah radıyallahu anh bunu ifa edememiş ve hayatının sonlarında çökmüştü. Bunun üzerine şöyle demişti:

— Peygamber aleyhisselâmın bana tavsiye buyurduğu, ayda üç gün orucu kabul etseydim, bana çoluk çocuğumdan ve bütün malımdan daha sevgili olurdu...


(Buharî, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî)
Aişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edilir ki:

Resulûllah aleyhisselâm, kendisinin süt kardeşi olan. Osman bin Maz'ûn radıyallahu anh'ı huzuruna çağırtmış ve şöyle demişti:

— Sen benim sünnetimden ayrıldın mı? Osman bin Ma'z'ûn radıyallahu anh;

— Hayır, vallahi, ey Allah'ın Resulü! Ben ancak senin sünnetini taleb ediciyim, cevabında bulununca, Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdular:

— Ama ben hem uyuyor, hem de namaz kılıyorum; hem oruç tutuyor, hem de (devamlı) tutmuyorum ve kadınlarla da nikahlanıyorum. Şu halde Allah'tan kork, yâ Osman! Çünkü senin üzerinde ailenin hakkı var, misafirlerinin hakkı var, nefsinin hakkı var. Bu bakımdan devamlı değil, bazen oruçlu ol, bazen de oruçlu olma, geceleri de hem namaz kıl, hem de uyu!..


(Ebû Davud)

cihangir:
 flowers
İHLASLI KELİME-İ TEVHÎD



İbni Abbas radıyallahu anh anlatıyor:

— iki adam Allah'ın Resulüne gelip dâvâlaştılar. Resûlullah aleyhisselâm alacaklı kişiden delil ve şahit göstermesini istedi. Alacaklının ise delil ve şahidi yoktu. Bundan sonra borçlu kimseye yemin etmesini teklif etti. Borçlu da «Kendisinden başka ilâh olmayan Allah»'a yemin etti. Adamın yemin etmesinden sonra Peygamber aleyhisselâm kendisine:

— Hayır, sen alacaklının iddia ettiği gibi yapmışsın. Fakat «Lâilâ-he illallah» sözünü ihlâs ile söylediğin için, Allah seni mağfiret etti, buyurdu.

(Çünkü o anda Cebrail aleyhisselâm gelmiş ve Peygamber aleyhisselâma borçlunun yalan yere yemin ettiğini, fakat kelime-i tevhidi ihlâsla söylediği için Allahü Teâlâ'nın kendisini affettiğini haber vermişti.)


(Ebû Davud, Neseî)

cihangir:



Peygamberimizin en çok sevdiği kişi


Yeni müslüman olan sahabilerden Amr b. As' ı Peygamberimiz İlam orduzunun başında Zatü's-Selasil'e gönderdi.
Orduda Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer de vardı. Bu büyük sahabelere kumandan olduğuna göre Peygamberin kendisini çok sevdiğini düşündü Amr bin As.

Hemen Peygamberin yanına gidip, bu düşüncesini sordu.

" Ya Resulallah! Halkın sana en sevimlisi kimdir?"

Peygamberimiz Amr' a: "Aişe" dedi.

Amr tekrar sordu: "Sonra kim?"

" Aişe'nin babası."

Amr yine sorduğunda peygamberimiz:

"Ömer" demiş ve sonra ve daha pek çok kişinin ismini saymıştı. Şimdiki insanların anlamakta güçlük çekeceği bir şey...

" En çok kimi seviyorsun?" dendiğinde "eşimi" diyebilmek.

Mahrem sınırı içinde, kadının ismini bile gizleyen bir anlayaşın karşısında Peygamberiz, Aişe'sini her an ismiyle anıyor, her zaman yanında taşıyordu.
Onun, tüm insanlar içinde en çok sevdiği kişi olduğunu, söylemekten çekinmiyordu.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek