Eski zamanların birinde, adamın biri yerden bir kafatası bulmuş. Kafatasının ağırlığını ölçmek için belli gramajlarda basılan altın liralarla beraber teraziye koymuş. Terazinin bir kefesinde kafatası, diğer kefesinde altın liralar. Adamcağız altın bulunan kefeyi ağırlaştırmak için buraya altın koymuş da koymuş. 1 kiloluk kafatasını terazide denk getirmek için diğer kefeye 3 kilo civarında altın koymuş ama nafile. Bir türlü altınların bulunduğu kefe aşağıya inmiyormuş. Bunun sebebini bir Alime sormuş. Alim olan zat demiş ki: “şimdi al o altınları, onun yerine bir avuç toprak koy”
Adamcağız şaşkın ama sonucunu merak etmek için bir avuç toprak ile altınları yerdeğiştirmiş. Sonuç mu, sonuçta o bir avuç kadar toprak kafatasından ağır basmış. Alim zata sebebi sorulunca:
- Bu kafatasının sahibi dünyaya düşkün olan, açgözlü biriydi. Diğer kefeye istediğin kadar altın koy yine de kaldıramazdı. Ancak dünyaya düşkün olan bu kişi de günün birinde ölüp gitti. Sonuçta o aç gözlerini, bir avuç toprak doyurdu. Bu sebeptendir ki, terazide bir avuç toprak ile bunun kafatası eşit geldi.