Bir adam yolda yürüyordu. Bir ara gözüne bir diken dalı ilişti. Bu dikenli dal, bir atın ya da devenin ayağına batıp hayvana acı verebilir, hayırlı bir iş peşindeki bir yolcuyu yolunda geciktirebilirdi.
Adamın içinden gelen bir ses:
“Sen kendi yoluna devam et, kendi işine bak” dedi. “Elalemi düşünmek sana mı düştü?”
Şeytanın ve nefsinin sesiydi bu. Ama hayır meleği kalbine hemen güzel şeyler ilham etti.
“O dalı oradan kaldırmakla başkalarına yardım etmiş olursun ve bu da Rabb’ini memnun eder.”
Adam eğildi ve diken dalını alıp yolun uzağına attı. Ruhu hafiflemişti.
Ama nefsi bu defa başka bir taraftan aldatmaya çalıştı onu:
“İyi ki kaldırdın o dalı; kendinle ne kadar övünsen azdır!” ama adamın hayır meleği bu sesi de susturdu:
“Bu hayrı sana ilham eden, başkalarına şefkat etme duygusunu veren, o dalı atman için gerekli gücü veren Rabb’indi. O yüzden, bu hayrı işlemeyi sana nasip ettiği için Rabb’ine bolca şükür etmelisin.”
Adam bir kez daha ilham meleğinin sözlerini onayladı ve yüksek sesle Rabbine hamd etti.
Cenab-ı Hakk da, onun dikenli Salı yerden alıp kenara atmasından ve bu hareketini sahiplenmeyip Rabbine şükretmesinden memnun oldu ve geçmiş günahlarını bağışladı.
Mevlam ateş-i A.ş.K'ınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da
huzur bulasınız...
Safanız Daim, Deminiz Mûbarek olsun Efendim...