Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Yaratılış

Gönderen Konu: Yaratılış  (Okunma sayısı 2308 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı yarımelma

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 17
Yaratılış
« : Temmuz 29, 2010, 09:49:04 ÖS »
Dünyadaki her insanın farklı faklı yaratılması (kimini güzel kiminin çirkin kiminin kıskanç kiminin kibirli kiminin iyi huylu gibi) hakkında bir ayet var mı? İnsana bahşedilen bu özelliklerin farklı olmasının bir hikmeti mi vardır? bir açıklaması olabilir mi?
« Son Düzenleme: Temmuz 29, 2010, 11:07:14 ÖS Gönderen: WEBMASTERYOLCU »

Çevrimdışı mirac

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2120
  • Cinsiyet: Bayan
  • * Suskunluğumu En Güzel DUA Kıl Ya RAB ! *
Yaratılış
« Yanıtla #1 : Temmuz 29, 2010, 10:35:30 ÖS »
İnsanın derin yükümlülüğü
 
İnsan Cenâb-ı Hakk’ın öyle bir îcadıdır ki, Allah’ın yüzlerce isim ve sıfatına mazhar.1 bulunmakla berâber, yeryüzünün halîfesi sıfatını da omuzunda taşımaktadır.2 Kur’ân’da ifâdesini bulan bu hakîkat, Peygamber Efendimiz’in (asm) mübârek lisânında da şöyle yer almıştır: “Allah insanı Rahmân ismini tamamıyla gösterir bir sûrette yarattı.”3

İnsana emânet-i kübrâ verildiğini de bize Kur’ân söylüyor.4 Yani insan kendisine verilen sıfatlarla, kendisini Yaratanı bilmek, bulmak, tanımak, sevmek, itaat etmek ve bu istikâmette kâbiliyetlerini geliştirmekle yükümlüdür.

İnsan hayatının dokuz büyük gâyesi, hikmeti ve yükümlülüğü bulunduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri, bu hikmetleri kavramakla insanın gerçek insan olacağını, varlığının sırrına ereceğini ve gerçek mutluluk ve huzûru bulacağını kaydeder. Bu dokuz emir kısaca şunlardır:5

1- İnsan, vücuduna konulan duygular terâzisiyle Allah’ın Rahmet hazînelerinde depolanan zengin nîmetleri tartmak ve geniş çerçevede şükretmekle yükümlüdür.

2- İnsan, fıtratına yerleştirilen duygular anahtarlarıyla Allah’ın kudsî isimlerinin gizli defînelerini ve hazînelerini açmak ve Cenâb-ı Hakk’ı o isimler ile tanımakla yükümlüdür.

3- İnsan, Allah’ın isimlerince, mahlûkat nazarında kendisine takılan ince san'atları ve latîf cilveleri bilmek, takdir etmek, görmek ve göstermekle yükümlüdür.

4- İnsan, hâl ve söz diliyle Hâlık’ının dergâh-ı Rubûbiyetine ubûdiyetini ve kulluğunu arz etmek ve îlan etmekle yükümlüdür.

5- İnsan, Allah’ın isimlerini, kendisine verilen latîf insânî inceliklerle ve nâzik duygularla bilmek, nezâketle süslenmek ve bizzat Şâhid-i Ezelî olan Cenâb-ı Hakk’ın nazarına kendisini arz etmekle yükümlüdür.

6- İnsan, sâir varlıkların hayatlarıyla Allah’ı göstermelerine, zikretmelerine ve ibadet etmelerine şahitlik etmek, derin düşüncelerle görmek ve göstermekle yükümlüdür.

7- İnsan, kendisine verilen azıcık ilim, azıcık kudret, azıcık irâde, azıcık görmek, azıcık işitmek, azıcık konuşmak, azıcık yaşamak, azıcık yapmak, azıcık îmar etmek, azıcık îcad etmek, azıcık merhamet etmek, azıcık acımak, azıcık bağışlamak gibi sıfat ve hallerini “bire bir ölçü” kabul ederek, Cenâb-ı Hakk’ın mutlak sıfatlarını, mukaddes fiillerini, eşsiz ve sınırsız isimlerini o ölçücükler ile bilmekle yükümlüdür. Meselâ insan küçücük iktidârı, ilmi ve irâdesi ile bir hâneyi muntazaman yaptığında; bu koca kâinâtın kendi hânesinden büyüklüğü derecesinde ustası olan Cenâb-ı Hakk’ı o nisbette Kadîr, Alîm, Hakîm, Müdebbîr, Mûcid, Rahîm, Vedûd, Ğafûr ve Muîn bilmelidir.

8- İnsan, varlıkların her birinin kendilerine mahsus dillerle Allah’ın birliğine ve terbiye ediciliğine dâir sözlerini anlamakla yükümlüdür.

9- İnsan, âcizliği, fakirliği, ihtiyâcı, zaafiyeti, eksikliği, kusurluluğu ve sâir noksan sıfatlarının ölçüsüyle, Cenâb-ı Hakk’ın kemâl seviyedeki kudretinin, gınâsının, zenginliğinin ve sâir kemâl sıfatlarının tecellî derecelerini anlamakla yükümlüdür. Nasıl ki açlığının dereceleri nisbetinde ve ihtiyâcın çeşitleri miktarınca yemeklerin lezzetleri, dereceleri ve çeşitleri anlaşılırsa; insan, sonsuz âcizliği ve nihâyetsiz fakirliğiyle Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz kudreti ve nihâyetsiz zenginliğini kavramalıdır, bilmelidir.

Bu emirler çerçevesinde düşündüğümüzde insan, îcad fiili de dâhil, Cenâb-ı Hakk’a ait ekser fiilleri tanır, görür, anlar, kavrar; böylece aynı fiillerde ve sıfatlarda hem kendi eksikliğini, acizliğini ve zaafiyetini anlar; hem de Cenâb-ı Allah’ın büyüklüğünü, celâlini, izzetini ve kemâlini kavrar, idrâk eder. Böylece yaratılışının sebebini ve hikmetini içinde saklayan kulluk yükümlülüğünü de yerine getirmiş olur.

Dipnotlar:


1- Sözler, s. 19.
2- Bakara Sûresi, 2/30.
3- Buhârî, İsti’zân, 1.
4- Ahzâb Sûresi, 33/72.
5- Sözler, s. 117.
 
Süleyman kösmene (Fıkıh Köşesi)
« Son Düzenleme: Temmuz 29, 2010, 11:07:01 ÖS Gönderen: WEBMASTERYOLCU »

Çevrimdışı yarımelma

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 17
Yaratılış
« Yanıtla #2 : Temmuz 30, 2010, 01:01:52 ÖÖ »
Soruma bire bir cevap alamadım belki ama yine de teşekkür ederim +-/*te  İnsanın genel olarak yükümlülüklerini öğrendik sayenizde . Ama farklı özellikler barındırmamızın, gerek fiziki gerek huy olarak çok ayrı yaratılışımızın hikmeti nedir ben anlayamadım ya da yazdıklarınız içinde kaçırdığım bir nokta da olmuş olabilir gecenin bu saatinde  :o

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek