Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in Ümmetine Olan Şefkati ve Onları Zarar Verecek Şeylerden Kendilerini Sakındırmaları Hususundaki
18- (..) Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ab-dürrezzâk rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih'-den naklen haber verdi. Hemmam : Ebû Hüreyre'nin : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri bunlardır diyerek bir takım hadîsler rivayet etmiştir. Onlardan biri de şudur: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Benîm misâlim ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ateş etrafındaki şeyleri aydınlatınca pervaneler ve şu ateşteki hayvanlar içine düşmeye başlarlar. Adam onları men etmeye başlarsa da onlar kendisine galebe çalarak ateşe atılırlar. İşte benimle sizin misâliniz budur. Ben ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum : Ateşten beri gel! Ateşten beri gel! diyorum. Sİz bana galebe çalarak onun içine atılıyorsunuz.» buyurdular.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in Tebbessümü ve Güzel Geçimi Babı
69- (2322) Bana Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Hayseme, Simâk b. Harb'den naklen haber verdi. (Demiş ki) : Câbir b. Semûra'ya :
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in meclislerinde bulunuyor muydun? dJye sordum.
— Evet! Çok defalar! Sabah namazını kıldığı namazgahından, güneş doğuncaya kadar kalkmaz; güneş doğdu mu kalkardı. Ashab konuşurlar ve câhiliyyet işlerini ele alırlar da gülerlerdi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de tebessüm buyururdu, dedi.
Bu Hadisten Şu Hükümler Çıkarılmıştır:
1- Sabah namazından sonra bir özr bulunmadıkça bulunduğu mecliste kalarak zikirde bulunmak müstehabdir. Kaadî Iyâz: «Bu sünnetdir. Selef ve ehli ilim bunu yaparlardı. Bu vakitte kendilerini yalnız zikir ve duaya verirler; güneş doğuncaya kadar böyle devam ederlerdi.» diyor.
2- Cahiliyyet devrine ve geçmiş milletlere ait konuşmak ve gülmek caizdir: Fakat efdal olan sadece tebessüm etmektir.Çünkü Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) her zaman tebessümle iktifa ederlerdi. Bundan dolayıdır ki: Ulema çok gülmeyi mekruh görmüş bunu rütbe ve ilim sahiplerinde daha da çirkin saymışlardır.
************************
Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) 'in Çocuklara, Düşkünlere Acıması, Tevazuu ve Bunun Fazileti Babı
63- (2316) Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Abdillah b. Nü-meyr rivayet ettiler. Lâfız Zübeyr'indir. (Dediler ki) : Bize İsmail (bu zat İbni Uleyye'dir.) Eyyûb'dan, o da Amr b. Saîd'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti.
Enes şöyle demiş : Küçüklere ResûlüUah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)den daha fazla acıyan bîr kimse görmedim. İbrahim Medine'nin yaylasında süt anaya verilmişti. Resûlüîlah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) de beraberinde olmak üzere gider o eve girerdi. Ev tüterdi, ibrahim'in süt babası demirci idi. Resulü Ekrem (Sallaliahü Aleyhi ve Sedem) çocuğu alır, öper, sonra dönerdi.
Amr demiş ki: ftrahim vefat edince Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar :
«İbrahim benim oğlumdur. O memede iken Öldü. Onun iki tane süt annesi vattır. Süt müddetini cennette tamamlıyacaklardır.»
Bu hadîsi Buhârî «Cenâiz» bahsinde tahric etmiştir.
Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) 'in oğlu İbrahim hicretin sekizinci yılında doğmuştur. O dünyaya gelince ensar kadınları ona süt annelik yapma hususunda birbirleriyle yarış etmişlerdir. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onu Ebû Seyf Bera1 b. Evs'in karısı Havle binti Münzir'e verdi. Bu kadın ona süt annelik yapar, Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) de arada sırada gelip onu dolaşırdı. Arab1ar süt anne ile süt babanın ikisine birden «zı'r» derler. İbrahim on altı veya on yedi aylıkken vefat etti. Henüz süt müddeti olan iki seneyi doldurmamıştı.
Onun için Peygamber (Sallailahü Aleyhi ve Sellem):
«Onun iki tane süt annesi vardır. Onun süt müddetini cennette ta mam-Uyacaklardır.» buyurdu. «Ettahrir» nammdaki «Müslim» şerhinin sahibi Muhammed b. İsmail Et-Temîmî: «İbrahim fRadiyatiahâ anh) 'in süt müddetini tamamlama işi vefatından hemen sonradır. Vefat eder etmez cennete girecek, kendisine ve babasına bir ikram olmak üzere süt emmesi orada tamamlanacaktır.» diyor.
Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler :
1- Çocuğa doğduğu gün ad koymak caizdir.
2- Çocuklara Peygamber isimleri koymak caizdir.
3- Âlim veya büyük bir zat bir yere giderken bazı arkadaşlarını yanına alabilir.
4- Büyüklerin yanında edeb ve terbiyeye riayet gerekir.
5- Ölen kimsenin arkasından ağlayıp üzülmek caizdir. Bu kadere muhalefet değil, Allah'ın kalblerde yarattığı bir rahmettir. Yasak edilen ancak niyaha denilen yas tutma ve ölenin arkasından yaygara koparıp, başını saçım yolmaktır. Onun içindir ki: Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem):
«Biz ancak Rabbimizin razı olduğunu söyleriz.» demiştir.
6- Çocuğu süt anaya vermek caizdir.
7- Hadıs-i şerif Peygamber (Sallailahü Aleyhi ve Selle m )\n çocuklarla zayıflara Ikarşı sonsuz merhametine delildir.
8-Çocukları severek öpmek, onlara karşı merhametli davranmak fazilettir.
(2317) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Elıû Üsame ile İbni Nümeyr Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet ettiler. Âişe şöyle demiş : Bedevilerden bir takım insanlar Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına geldiler de :
— Siz çocuklarınızı öper misiniz? dediler. Onlar da :
— Evet! cevâbını verdiler.
— Lâkin biz Vallahi öpmeyiz, dediler. Bunun üzerine Resûlüllah [Sallailahü Aleyhi ve Sellem):
«Allah sizden rahmeti aldıysa ben (vermeye) mâlik olur muyum?» buyurdu.
İbni Nümeyr :
«Senin kalbinden rahmeti...» demiştir.
(2315) Bize Heddâb b. HâHd ile Şeyban b. Ferruh ikisi birden Süleyman'dan rivayet ettiler. Lâfız Şeyban'mdir. (Demiş ki) : Bize Süleyman b. Muğxra rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Sabit El-Bûnâni, Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem):
«Bu akşam benim bîr oğlum dünyaya geldi. Ona babamın adını koydum : İbrahim.» buyurdu. Sonra onu Ebû Seyf denilen demircinin karısı Ümmü Seyfe verdi; Çocuğu getirmeye gitti. Ben de kendisini tâkib ettim. Ebû Seyfe vardık, kendisi körüğünü üîürüyordu. Ev dumanla dolmuştu. Ben Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) 'in Önünde sür'atle yürüyerek :
— Ey Ebû Seyf, dur! Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) geldi dedim, o da durdu. Bun'.m üzerine Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) çocuğu istedi. Ve onu bağrına bastı. Ve Allah ne söylemesini dilediyse söyledi.
Enes demiş ki: Vallahi çocuğu Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) in Önünde can çekiştirirken gördüm. Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) in gözleri yaşardı ve:
«Göz yaşarır, kalb üzülür, fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz. Vallahi yâ İbrahim, biz senin için üzülüyoruz.» buyurdular.