Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Başlıyor / M. Nedim Hazar

Gönderen Konu: Başlıyor / M. Nedim Hazar  (Okunma sayısı 2007 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mirac

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2120
  • Cinsiyet: Bayan
  • * Suskunluğumu En Güzel DUA Kıl Ya RAB ! *
Başlıyor / M. Nedim Hazar
« : Eylül 01, 2008, 11:48:58 ÖÖ »
Büyüklerin yan yana geldiğinde iç çekişler eşliğinde kurdukları "nerede o eski..." diye başlayan soru cümlelerini bilirsiniz. Hemen her büyüğün zevkle iştirak ettiği ve cevabını iç çekişler arasında verdiği bir sorudur bu.
Nerede o eski Ramazanlar? Nerede o eski bayramlar? Ve daha onlarca benzeri soru... Hakikaten öyle midir acaba? Aradığımız şey eski Ramazanlar, eski bayramlar mıdır, yoksa aradığımız eski biziz mi? Eski biz!
Yani çocukluğumuz... Şöyle sorayım: Acaba hafızamıza akın eden onlarca hatıra ile beraber iç çekerek yâd ettiğimiz olaylar, eşyalar, davranışlar mıdır gerçekten? Yoksa aslında özlediğimiz geride kalan çocukluğumuz mu? Neşenin, eğlencenin ve coşkunun boyutunu tespit edebilecek bir ölçü aleti olsaydı, acaba geçmiş zaman çocukları ile günümüz çocukları arasında bir boyut farkı olur muydu?
Rahmetli babamın son dönemlerde her sahur canlı olarak yayınlanan 'Kabe-i Muazzama'da sabah namaz'ından nasıl haz aldığını hatırlıyorum. Ucundan da yetişmiş olsa görüntülü iletişimin taşıdığı bu küresel hazzı yaşamak kısmet oldu ona. Gençliğinde küçük transistörlü radyolardan orta dalgadan bulduğu bir Kur'an-ı Kerim kıraatini artık anlatmaz olmuştu üstelik. Ve çocuklar... Bugünün çocuklarının bayramlardan, Ramazanlardan, o çocuklara has lezzeti almadığını zannediyorsak şüphesiz büyük bir yanılgı içindeyiz.
Günün kavurucu sıcaklığıyla ibadetin lezzetini zirveye taşıyan güneşin görevini yaptıktan sonra yerini akşam serinliğine bıraktığı anda buz kuyruğuna giren çocukları hatırlıyorum. Olmuştur bir 30 yıl filan... Mahallenin geniş meydanında kesilerek satılan kalıp buzları koydukları kaplar ile evlerine koşturmalarını...
Şekli ve boyutu değişti belki ama en az onlar kadar coşku ve haz veren başka uğraşlar var şimdinin çocuklarına ve büyüklerine. İkindi mukabelesinde semt camiine gitmiyor belki büyükler ama en az onun kadar değerli kıraat ve sohbeti TV ekranında yaşayabiliyor. Elbette kişinin ve izlemeyi tercih ettiği yaşamın etkisi var bu dediklerimde. Bugün böyle bir kaygı taşımayan büyüklerin, geçmişte de ne mukabele, ne sohbet, ne iftar derdinin olduğunu sanmıyorum. Anlatmaya çalıştığım şey, ibadetini yapan büyüğün, bayram neşesi yaşayan çocuğun eskiden aldığı lezzet ile bugün aldığı lezzet arasında çok fazla fark olmadığı.
Elbette bunlar sübjektif düşünceler. Muazzam bir çocukluk yaşamış; anne-babası, dede-ninesi, bir sürü kardeşiyle gayet mutlu bir çocukluğu yaşadıktan sonra hayatın bir şekilde onu taşlıklı yollara savurduğu insanların geçmişi özlemesi normal. Ne ki tersi de mümkün; mutsuz bir çocukluk, yalnız bayramlar, coşkusuz ibadetler yaşamış birinin, küçükken ıskaladığı hazları yaşının ilerlemesiyle yakalamasından sonra geçmişi hiç özlememesi gibi...
İşte yine bir mübarek aya girdik... Babamın beni uyandırdığı ilk sahur gibi uyandıracağım çocuğumu ben de... Ve çok iyi biliyorum ki, ilk iftarı beklerkenki heyecan ve sabırsızlıkla bekleyecek oğlum akşamki ilk iftarı... Mucizevî bir tekrarlanış gibi geliyor bana tüm bunlar. Babamın yaşadığı mutlulukları yaşıyorum ve çocuğum benim yaşadığım hazları yaşıyor her Ramazan'da. Ama mutlak tabloya bakıldığında, yüzyıl önceki oruç ile bugün tuttuğumuz oruç arasında sıklet ve lezzet açısından çok fark yok. Total değer aynı gibi...
İbadetin çok önemli bir özelliğini de fark ettim geçtiğimiz günlerde. Onu yapamayanları acayip rahatsız ediyor. Şüphesiz ibadeti yapıp, yapmayanları da rahatsız eden, baskı kurmaya çalışan arızalı ruhlar da yok değil. Ama ibadet yapana verdiği lezzet kadar yapmayana da acı veriyor sanırım. Ve birçok rahatsızlığa neden oluyor bu yapamayışlık. Ne demek istediğimi anlamak için malum medyanın sayfaları ve yazarları arasında gezinmeniz yeterli. Ama her şeyi bir tarafa bırakmak lazım sanırım... İşte muhteşem bir fırsat daha. .En azından bu seneyi iyi değerlendirme azmi ve gayreti içinde olmak bile hoş. Ramazan'ınız kutlu olsun...

Zaman



 

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek