Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Arz ı Hal

Gönderen Konu: Arz ı Hal  (Okunma sayısı 1787 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ZiKra

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 456
  • Ummaki, Küsmeyesin..!
Arz ı Hal
« : Temmuz 23, 2009, 02:34:53 ÖÖ »


Sevgili..!

Sen denince özlem gelir akla ilkin;

Sonra ağıtlar süzülür gül yüzüne hasret gözlerimizden…

Islanmak zor gelir ayak basmadığın beldelerdeki kesif yağmurlarda

Sevmek zulümdür kalbe, seni bilmeden!

Seni bilmeden güzeli bilmek mümkün değildir;

Bir yanı eksiktir hayatın,

Bir yanı eksiktir  insanın;

Bir yanımız eksiktir 

Adın yalnız gönülle okunur satır başlarında

Bismillah’tan sonra seni bilmek gelir

Adını okuruz; destansı söylemlerle anlatır bize çağın

Oysa

Dönüp de geçmişe bakınca seni görmek, vebalidir ömrümüzün

Durunca karşısında aynalar söylemeli bize ‘’ sen kimsin?’’

Yaşadıkça ömürlerimiz… 

Sevgili!

Nice gözledik yollarını “kal” diye yalvarmak için;

Nice bir ses bekledik, uykularımızdan ateşler içinde uyanmadan az önce.

Ayak izlerini aradık sahralarda;

Ebu Kubeys’te sesini,

Taif’te kanını,

Sevincini Bedir’de…

Uhud’da tevekkülünü,

Hendek’te azmini,

Coşkunu Akabe’de…

Bir tek özlemek kalmıştı sanki bize

Alın yazımız gibi benimsemiştik aramıza giren uzakları.

Hep eteği Ferhat’sız kalmış dağlara dönerek yüzümüzü;

Hep o ulaşamadığımız uzakları hayal ederek çağırdık seni…

Sesimizi hiç duymadın gibi, umutsuzluğa kapıldık.

Göğsümüzdeki yarayı sağaltmayan yağmurlar ağladı gözlerimiz.

Bekledik, aradık

Aradık, bekledik durmadan…

Kaç uykudan uyandık adını sayıklayarak,

Ne çok yalnız bırakıldık da, elimizi sen tutasın istedik;

Sesimize bir ses ver istedik…

Biz duyumsamadıkça ensemizdeki soluğunu,

En dayanılmaz acıya sabır ekleyen varlığını;

Göğsümüzün genişlemesini dualarından bilmedikçe

Çoğaldı aramızdaki uzaklar…


Aldandık Sevgili!

Bizi uzağına vurmak isteyen şeytana kandık.

Oysa sen hangi çığlığımızı duymadın ki?

Ne vakit sırt çevirdin,

Ne vakit bıraktın elimizi?

Ey Nebi!

Tükendik artık uzaklara sitem etmekten

Bunca ayrılıktan yolları sorumlu tutmaktan usandık


Oysa Akşam sofralarında bölüştüğümüz ekmek gibi

Sıcaklığın hep değmekte tenimize…

Suyu avuçlayıp da yüzümüze vurur gibi hissediyoruz seni

Varlığın hiç eskimedi.

Yaşanmış bitmiş bir ömür olmadın hiç;


Yanımızdasın.

Bir nisan ikindisinde altında şemsiyesiz yürüdüğümüz yağmurlar gibi gerçeksin sen…

Küllenmiş bir sevda olmadın asla

Köz durur, gül bakarsın;

Gökçe gözlerinle gülümsersin,

Bizimle ağlar, bizimle yakarır, bizimle istersin.

Hiç bitmedin, dinmedin, bırakıp da ümmetini ümitsiz gitmedin hiç.

Daha sesin durur Mekke semalarında;

Daha kâfirlerin gözlerinde avuçlayıp da savurduğun kumlar

Mağaranın ağzında örümcek,

Burcunda güvercin sesi durur.

Sıcaklığın, şimdi doğrulmuşsun gibi döşeğinde

Burak’ın Mescidi Aksa’da seni beklerken;

Sen ümmetin için secdelerdesin yine.


Af dilemektesin bizim için, gözyaşı dökmektesin

Sen bizimlesin..!

Bir kere de bizimle hicret etmek için

Bizimle yarışmak için hayırda

Bizi arındırmak için!

Ey Nebi!

Seni her dem derinleşen bir aşkla seviyoruz

Seni, tavafında ardın sıra yürümüşçesine

Sesini duyup da kendimizden geçmişçesine…

Seni nefsimizden

Ve her şeyden, herkesten ziyade

Seni, kalbi aşkın bir aşkla seviyoruz.

Bizi ne çok sevdiğini

Hiç terk etmediğini bilerek seviyoruz seni.

Cürümlerimizi bağışlayan ve bağışlatan merhametinle,

Yoluna binlerce baş koyduran aşkına öykünen bir aşkla seviyoruz seni…

Bırakma elimizi..!

Bizi nefessiz bırakma,

Bizi sevginsiz bırakma!

Edeb-i vesikana sığındık ya Rasulallah!


Bağışla ve bağışlat bizi…
 
   

Tuba Ebrar


 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek