Tesettür Sorunu
Bir zamanlar, Ensar ve Muhacir kadınlar misali bacılarımız vardı. Onlar gibi, Nur ve Ahzab surelerinin tesettür ile ilgili ayetlerini okuyunca; İslamın emrettiği tesettür şekline bürünmek için adeta birbirleriyle yarışırlardı. Öğrenci, öğretmen, doktor, ev kadını her biri Müslüman kadının asırlardır kimliği olan tesettürün gerçek manasından taviz vermemeye gayret gösteriyorlardı.
Yıllar önce bir araştırma hastanesinin tıp fakültesinde okuyan bacılarımızla tanışmıştım. Onların örtünüş şekilleri tesettüre verdikleri önem, takva, güzel ahlaklarıyla bulundukları toplumda birer örnek teşkil ediyorlardı. Okumak, onlar için amaç değil birer araçtı. Her kesimden bacılarımız Müslüman kadının İslam'a uygun olan tesettür şeklini hal diliyle tebliğ ediyorlardı. Bacılarımız Müslüman kadında bulunması gereken tesettürün takva, hayâ ve edep unsurlarıyla bir bütün olmuşlardı.
Müslüman bacılarımızın her biri çağın Zeyneplerini andırıyorlar. Çağdaş medeniyetçiler, asırlardır Müslüman kadının tesettürüyle mücadele ediyorlar. Onu tesettürden uzaklaştırmak için türlü türlü entrikalar çeviriyorlar. Son yıllara kamusal alan dedikleri yerlerde başörtüyü yasaklar.
Daha sonraları birçok medya kurumlarını kullanarak İslam'da tesettürün olmadığını topluma benimsetmek istediler. Bunu da beceremediler. Çağdaş medeniyetçiler belki yasaklarıyla entrikalarıyla örtüyü kaldıramadılar; ama Müslüman kızlarımızı, gelecek nesillerimizi gerçek tesettürden uzaklaştırdılar. Örtüyü bir moda haline getirdiler. Batı taklitçileri kendi fikirlerini yaymak için İslamcı medyayı kendi fikirlerine alet ettiler. Televizyonlarında, birçok filmlerinde cennete giden örtüsüz bayanlar, reklâmlarında örtüsüz anneler, kızlar, aileler, kitap kapaklarında da örtüsüz model anneler v.s… Birçoğumuz çalıştığı için veya eşlerimizin, çocuklarımızın, yakınlarımızın içinde bulundukları konumundan dolayı fişlenmemeleri ve dikkat çekmemeleri adına biraz taviz, biraz taviz derken çorap söküğü gibi örtümüzden taviz vermeye başladık.
Sokaklarda, parklarda, hatta yuvalarımızda pantolonlu, mini etekli, deve hörgücü şekliyle örtüsünü bağlayan hayâ ve edepten uzak tuhaf giyinişleriyle etrafta birçok örtülü örtüsüz dolaşıyor.
Bir gün İslamcı tesettür mağazalardan birine uğramıştım. İçeriye girdiğimde şık pantolonlu, ceketli, başını gayet modern bağlayan makyajlı kızlar görmüştüm. İlk etapta onların vitrindeki mankenler olduklarını zannetmiştim. Daha sonraları anladım ki modern, hoşgörü, çağdaşlık adı altında genç kızlarımıza benimsetilmek istenilen örtü şekliymiş bu giyim…
Elmalılı Hamdi Yazır Nûr Sûresi 31. ayetin tefsirini şöyle yapıyor: “Ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar; başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını, göğüslerini açık tutmayıp bu şekilde sımsıkı örtünsünler ve o halde bu emri yerine getirebilecek başörtüsü kullansınlar. Cahiliye kadınları da hiç başörtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır gerdanları ve gerdanlıkları açığa çıkardı. Ziynetleri görünürdü. Demek ki son zamanlarda asrilik sayılan açık saçıklık böyle eski bir cahiliye âdetidir. Görülüyor ki, bu emirde tesettürün yalnız vacip oluşu değil, özel bir şekilde gösterilmiş ki; kadının edep ve temizliğinin en güzel iradesi budur.”
Bir yakınımdan dinlemiştim: “Bir gün sokakta kızımla yürüyordum. Kendim tesettürlü; ama kızımı biraz modern giydirmiştim. Sokakta çocuklar bilye oynuyorlardı. İçlerinden biri beni gördüğünde şöyle bağırdı: “Hey arkadaşlar! Şu bayana baksanıza. Kendisi gayet güzel tesettüre bürünmüş, kızını ise nasıl da açık saçık giydirmiş.”
Belki biz Müslüman kadınlar, tekrar İslam'ın emrettiği tesettür şeklini sahiplenebiliriz. Yuvalarımızda, etrafımızda yayabiliriz. Tesettür şuurunu tekrar canlı tutabiliriz. Bir zamanlar nasıl namazla ilgili platformlar, konferanslar düzenleniyorsa idiyse; yazarlarımız, medyamız, özellikle başörtüsü mağdurları bu konularda konferanslar faaliyetler gösterebilirler.
Müslüman kadının bir tesettür sorunu var ve bu sorunu çözmek hepimizin sorumluluğudur. İlk adımı kendi nefsimizde ve yuvalarımızda başlatmalıyız. Batının istediği örtünüş şeklini, gerekçe ne olursa olsun reddetmeliyiz. Çağdaş medeniyetçilere Müslüman kadının örtü, takva, güzel ahlak unsurlarıyla bir bütün olduğunu göstermeliyiz. Gayret ve azim bizden, yardım Allah'tandır..
Halime GÖNÜL