Botanik bahçesi
Baharın kokusunu hissettiren, 2016 Şubat ayının 16’sı Salı günü, torunlarım ve çocuklarıyla Ataşehir/İstanbul’da Nezahat Gökyiğit Botanik bahçesine gittik. 1995 yılında, TEM yolu kavşakları arasında kalan 32 hektarlık (320 dönüm) bir arazi üzerine, Ali Nihat Gökyiğit tarafından, eşi Nezahat Gökyiğit adına, kara yollarından kiralamak marifetiyle bir hatıra parkı yaptırılmış. Daha sonra görülen lüzum üzerine 2002 tarihinde park ağaçlandırılmış, sayısız bitkilerle zenginleştirilmiş, botanik bahçesi olarak halkın hizmetine sunulmuş. Bahçe; İstanbul’un Anadolu yakasında, Atatürk ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden gelen otoyollarla, Anadolu otoyolunun(Ankara) birleştiği kavşakta bulunmaktadır. Bahçe kavşaktaki anayollar ile bağlantı yolları arasındaki adalar üzerinde kuruludur ve sekiz adadan oluşmaktadır. Alan, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Ali Nihat Gökyiğit Vakfı arasındaki bir protokolle kiralanarak bu hizmete tahsis edilmiştir. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, İstanbul’a belli oranda yeşil alan sağlamasıyla İstanbullular için bir nefes alma noktası olmasının yanı sıra, bir araştırma, eğitim ve öğretim merkezi olarak kullanılmaktadır. Botanik bahçesi haftanın her günü açık olup sabahları 09.30’da açılıp mevsimine göre; Kasım-Aralık-Ocak-şubat-Mart aylarında saat 17.00, Nisan-Mayıs-Eylül-Ekim aylarında 18.00, Haziran ve Ağustos aylarında 19.00 saatlerinde kapanıyor. Dünyanın çeşitli bölgelerinden getirilen ve ortama uyum sağlayan bitki ve ağaçlar ekilmiş, dikilmiş, yeşillendirilmiş. İnsanların rahat rahat nefes alacakları bir mesire yeri şekline dönüştürülmüş. Gezip gördüğünüzde her şeyin insan için hazırlandığını anlayacaksınız. Alan içinde mescidi, tuvaletleri, yürüyüş parkurları, bilhassa çocuklar için hazırlanmış bahçecikleri, parkları, halkın piknik yapması için özel hazırlanmış masalarda kendi getirdiğiniz kahvaltılıklarınızla kahvaltı yapabiliyorsunuz. Aynı gün Ali Nihat Gökyiğit beyle karşılaştım bahçede. Kendisiyle tanıştım. 90 yaşına gelmiş bir beyefendi. Tekfen Holdingin sahibiymiş. İnşaat işleriyle meşgul olmuş, Tekfen mamullerinin üreticisi. Düşünen insanlar; belli bir zaman para kazanınca onu insanlık adına kullanma seçeneğini bulabiliyor. Bu düşünceye yine de sağduyu sahipleri ulaşabiliyor. Kendisine tebrik ve teşekkürlerimi sunup ayrıldık. Havanın ısınmasıyla ağaçlar ve bitkiler canlanmaya başlamış. Ağaç ve bitkilerin zamansız uyanması onları rahatsız etmiş. Çünkü ağaç ve bitkilerin zamanından önce uyanması, arkasından gelebilecek soğukların, ağaçların çiçek ve meyvelerini dondurma ihtimali olabilirmiş. Bunun önlemini almak zorundalarmış. Bu da fıtrata müdahale olacağından, toprağa ve ağaç köklerine zarar veriyormuş. Örneğin; toprağı buzlandırmak ve ilaçlamak şekliyle ağaç ve bitkilerin uyanmasını geciktirme usulüymüş. İlaç toprağa zarar veriyormuş. Buzlanma ağaç ve bitki köklerini çürütüyormuş. Bunların hepsi fıtrata müdahale etmekten kaynaklanıyor, düşüncesinde olduğumu söyledim. İnsanın fıtrata müdahale etmesi, Yaratıcının kurduğu nizama el atmak olduğundan insan bunun cevabını hemen alabiliyor. Bir kötü hal diğer bir kötülükle ortadan kaldırılmak istenirse Yaratan buna izin vermiyor. Başka bir örnekle biraz daha açalım. Vücudumuzdaki organların hepsi pek çok görevler için verilmiş bize. Biz onlardan kolumuzu veya bacağımızı oynak yerlerinden bükerek bağlasak, bir ay sonra çözsek de o organımız işlemez hale gelecektir. Bu, gözümüz kulağımız da olabilir. Onun için fıtrata müdahale eden başını taşa vurur. Bugün üretimi artırmaya çalışan müstahsil, insan hayatına kastetti. Verimi çoğalttı, hastalıklarımızı artırdı. Yiyip içtiklerimizin çoğu sağlığımızı bozuyor. Bir ömür boyu para kazanmak için çalışıyor, sonra kazandıklarımızı sağlığımız için harcıyoruz. Her gün fıtri hayattan biraz daha uzaklaşıyoruz.
18. 02. 2016
Durmuş Göktekin
