Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
İnsan ve hayat

Gönderen Konu: İnsan ve hayat  (Okunma sayısı 1271 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı durmuş göktekin

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 197
İnsan ve hayat
« : Şubat 04, 2016, 07:16:40 ÖS »

İnsan ve hayat

Ruhen yorgun düşen insan, sırtında kilolarca yük varmış gibi hisseder kendini. Yorgunluk, genelde manevi sıkıntılardan kaynaklanır. İnsan, o dönemde, sıkıntılarını paylaşacak fikir sahibi dost arar. Çünkü insanın karnı doyduğunda çekilip bir kenara yatamaz. Düşünceleri ve hayalleri onu rahat bırakmaz. İnsanın, midesi doyduğunda beyni de doymak ister. Ardından ruhu doymak ister. Mide, vücudun gıda deposu, beyin, bedenin kumanda merkezi, bilgi hazinesidir. Ruh, yaratıcısıyla buluşmak ister. Onunla doyum noktasına ulaşır. İnsana bu yönde hizmet verilmelidir. Eğitim ve öğretim yaptırılmalı, bilgi ile doyurulmalıdır. Rabbi ile buluşturulmalı ve insan insanlığını kazandıktan sonra sıkıntıları azalacak, mutluluğu artacaktır. Dünyayı başına cehennem etmeyecek, kötülüğü değil, iyiliği tercih edecektir.

1954 yılından beri İstanbul’da yaşıyorum. Adım, adım “gün günden beter” deyimini yaşayarak bugüne geldim. 80 küsur yıllık ömrüm içinde, hızlı geçen evrimlere şahit oldum. Kağnı döneminden kamyon, kamyondan otomobil, otomobilden, uçak ve füze dönemine, baş döndüren elektronik dönemden, taş ve kemerli basit yapılardan, çok katlı binalara ve gökdelenlere, mahalle bakkalından AVM’lere, bezir yağı çırasından, lambaya, lambadan lüks’e, daha sonra sanayide ve aydınlatmada elektriğe geçtik. Bugün akşam olup hava karardığında çarşı-pazar ışıl, ışıl aydınlık. Yiyecekler, giyecekler, geceyi gündüze katmış insanlar harıl, harıl alış-veriş yapıyor, yiyor-içiyor. Otomobilleri ve sair araçları yollar almıyor. 10 dakikada gidilecek yol 1,5 saatte gidiliyor. İnsanlar günün ¼’ünü yolda geçiriyor. Makyaj göz alıcı, dış albenili, iç bozuk. Kabuk parlak, öz çürük. Dışımız dikkatle tertiplenmiş, içimiz ihmal edilmiş, ilgi gösterilmemiş. Dağlar hayvana, toprak insana, insan, insanlığa hasret kalmış. Sözün başını hamaset, işin başını ehliyetsizlik almış. İnsanlar sıkıntıya dalmış. İstanbul’da bir ilçenin belediye başkanı; elektronik reklam panosuna, “pırıl pırıl……miz” diye yazdırmış. Ben de içimden; içinde zırıl zırıl ağlayan insanlar olmasa diye mırıldandım. Yollar yapıldı, asırların hayali, dev projeler gerçekleştirildi. Bir kısım fakir zengin oldu. Geçmişte, binmeye eşek bulamayan, bugün uçakla seyahat ediyor. Fakat trafikte ölüm çoğaldı. Sakatlar arttı. İç dinamizm zayıfladı. Üretim azaldı. Tüketim çoğaldı. Bugün insanlar kazanmadıklarını harcamaya başladı. İstikbal, (gelecek) tüketiliyor. Bugünü bitiren, yarını yaşıyor. Olumsuzluklar sarıp sarmaladı hepimizi. Bundan kurtulmak için işe kendimizden başlamalıyız. Çünkü insana en yakın kendisidir. Denize düşen çırpınmazsa kurtulma ihtimali azalır. Olumsuzluklar karşısında bilinçaltımıza olumlulukları yerleştirmeliyiz ve sürekli kendimize olumlu fikirleri telkin etmeliyiz. Bunun tekrarında rahatlayacağımızı göreceğiz. Jimnastik hareketleri gibi bir şey. Önce ısınma, sonra rahatlama ve olumlu sonuca ulaşma olacaktır. Bu şuna benzer. Ali’nin var olduğuna inandığımız için Ali’ye ünleriz. (Aliii… gel) ve Ali sesimizi duyar, yanımıza gelir. Olumlu şeyleri çağırdığımızda da böyle olabilir. Bunlar ilmi araştırmalarla ortaya konmuş bilgilerdir. Onun için; iyi düşünen, iyi görür, iyi gören iyi düşünür ve hayatından lezzet alır denmiş. Daima ileriye bakan, ümit dolu insanlarla dost olmalıyız. Üzülen, hüzünlenen insan olmaktan uzak durmalıyız. İnsan nasıl düşünürse öyle yaşar, nasıl yaşarsa öyle düşünür ve öyle ölür. Üzüntü, sağlıksız ve yıkıcı zihinsel bir hastalıktır. Yokları düşünüp, varları unutmamalıyız. Şükredecek o kadar çok şey var ki olmayanlara üzülmeye fırsat bulamayız. Kendimizden aşağıdakilere bakıp şükretmeliyiz. Yukarıdakilere bakıp gayret göstermeliyiz. Dün, bugünümüzü, bugünümüz, yarınlarımızı belirler. Yaşarken bir ölçümüz olmalıdır. Kendimizi başkalarının beğenisine göre yaşatmaya çalışırsak mutlu olma imkânı bulamayız. İnsanların anlayış ve beğenileri farklı farklıdır. Allah, renkleri farklı yaratmış. Yüzlerce, binlerce renk tonları vardır. İnsanların beğenisine ayak uyduramayız. Yaşayışımız kutsallarımıza göre olursa dertlerimiz ve üzüntülerimiz dinecektir bir bir. Ağırlaşan yükler sırtımızdan inecektir bir bir. Elimizdeki imkânlarla mutlu olmayı öğrenmeliyiz. İmkânlarımızı da iyileştirme yönünde çalışmalıyız!
                     02. 02. 2016
                     Durmuş Göktekin

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek