İbrahim bin Edhem anlatıyor:
Bir zaman Beyt–i Makdis'e gitmek için yola çıktım.
Yolda giderken yedi kişiye rastladım, onlara selâm verdim:
"Selâmünaleyküm, bana öğüt verir misiniz? Allah yardımcınız olsun." dedim.
İçlerinden biri bana dedi ki:
"Allah'tan başka kimseden korkma, O'nun dışında kimseden bir şey umma ve bekleme."
Ben onlara:
"Benim ilmimi artıracak bir şeyler söyleyin, Rabbim size merhamet eylesin."
dedim. ıçlerinden biri bana dedi ki:
"Allah'ı seveni sev, Allah'ı sevmeyeni sevme." Bunun üzerine ben onlara:
"Bana başka öğütler de verin." dedim. ıçlerinden başka biri:
"Dua et. Yalnız kaldığın zamanlar içten yalvar, yakar, ağla ve titre. Allah'a karşı
zelil ol, ne şartta olursan ol, O'ndan kork." dedi. Ben tekrar onlara:
"Bana öğüt verin." dedim. Yine içlerinden biri:
"Allah'ım, şu bize takılıp kalan ve bizi senden alıkoyan adamla aramızı ayır."
dedi. Bunu söyledikten sonra, yedisi birden ortadan kayboldu. Onların ne yana gittiklerini anlayamadım ve bir daha da onları görmedim.
İbrahim bin Edhem buyurdu ki:
"Kibirlenmeyin! Mağrur olmayın. Yaptıklarınızla övünmeyin. Üstünüzdekilere değil, altınızdakilere bakınız. Kalpleriniz Allah sevgisiyle dolsun. Bedenleriniz Allah'a itaatle yoğrulsun. Allah'tan utanınız. Dilleriniz Allah'ı ansın. Gözlerinizi harama dikmeyiniz."