Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Evlilikte Biten İletişimi Kurtaracak Öneriler

Gönderen Konu: Evlilikte Biten İletişimi Kurtaracak Öneriler  (Okunma sayısı 1990 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ceylin

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 1689
  • Cinsiyet: Bayan
Evlilikte Biten İletişimi Kurtaracak Öneriler
« : Ağustos 09, 2009, 12:07:40 ÖS »
Ne hayallerle ne ümitlerle başlanıyor evlilik hayatına değil mi? Dünyanın  evlenmeye hazırlanan ilk çifti kendileriymiş gibi hissediyorlar çoğu kez. Kendilerinden önce kimse evlenmemiş gibi… kendilerinden önce kimse bu coşkulu duygulara kapılmadı sanki! Derken zamanla dengeler değişiyor. Sular bulanmaya, algılar farklılaşmaya başlıyor. Ve… sıkıntılı günlere merhaba!

            Peki ama peri masalı gibi başlayan bu güzel günler, ne oluyor da bozuluyor?

            Bir önceki maile cevap vermeye devam edeceğim bu yazıda. Sevgili okurumuzun işine yarar inşallah.

Evliliği bitiren belli başlı hatalar var sevgili okurlar!

            Bireysel destek çalışmalarında ve aile terapisi yaptığım çiftlerde çok dikkatimi çeken bir hatadan bahsedeyim önce. Mailin sizlerden sansürlediğim (incinmemeniz veya rahatsız olmamanız için gelen soruları olduğu gibi değil, biraz eksilterek sizlerle buluşturuyorum) genel içeriğine bakarak, okuyucumuzun da aynı hatayı yaptığını düşündüm. Genellikle çiftler sıkıntılı günlere yelken açtıklarında, bu zorluğu fark ettiklerinde, işleri düzeltebilmek için tek tek her şeyi gözden geçirmeye başlıyor. İğneden ipliğe her türlü yaşanmışlık tek tek mercek altına yatırılıyor. Ve yaşananlara bir anlam yüklenmeye çalışılıyor. Değişen duygulara, sertleşen davranışlara gerekçe olabilecek anlamlar. “Neden böyle oldu”dan başlayan; “Niye ben?”e kadar uzanan kocaman bir yol gibi. Ne kadar düşünürseniz düşünün, ne kadar detaya girmeye gayret ederseniz edin kesinlikle net bir adres bulamazsınız. Bulamayacağınıza göre zihninizi yormanızın anlamı da yok anlaşılacağı üzere. Lütfen kendinizi ve eşinizi mercek altına yatırmayın. Çünkü ne olduğunu anlamak için sarfettiğiniz bu çaba dönüp dolaşıp sizin, evliliğinizdeki detaylara gömülmenize neden oluyor. Ve temel yaşam ilkesi… Herhangi bir şeyde yok olmak istiyorsan detaylarına dal… ve boğul…! Kendinizi ve eşinizi boğacağınız bu adımı atmayın… attıysanız da “Olan oldu… peki bunu nasıl toparlayabilirim?”e odaklanın.

            “Nasıl toparlayabilirim”deki yaklaşım biçiminiz, sizi çözüme yöneltirken; “Ne oldu da böyle olduk”a odaklı çaba, detayda boğulmanıza; somut veriler bulamadıkça eşinizi suçlama alışkanlıkları geliştirmenize neden olur. Bu nedenle lütfen eşinizi suçlayarak olaylara bakmamaya çalışın. Karşınızda suçlu varsa, kendinizdeki neye göre işlerin yoluna girmesini sağlayacaksınız? Öyle ya! Suçlu zaten o! “Ben ne yapsam boş” gibi bir gizli düşünce, kendimizi değiştirme ihtimalimizi net olarak yok eder. “Sütüm kara” diyen insanlar olabilmek önemli evlilik ilişkisinde. Üstelik eşiniz de kendisinin kabahatli olduğunu düşünmediğine göre! Eyvahlar olsun gitti evlilik!

Evlilikteki en ciddi sıkıntı, eşler arasındaki iletişimin zamanla bitmesi sevgili okurumuz! Çiftler arasındaki genel konuşma, günlük sohbet alışkanlıklarının zamanla bitmesi de başka bir sorun. Özellikle konuşmaların keyiften uzaklaşması, yapılan konuşmaların zamanla işe yaramadığı düşüncesinin oluşmasına neden olmaya başlıyor. Büyük ihtimalle sizin konuşmalarınız hep sorun odaklı oldu.

Aman dikkat tüm evli çiftler! Ağzınızı her açtığınızda karşılıklı birbirinizle ilgili yakaladığınız hatayı gözler önüne sermeniz, konuşma/sohbet değildir.

Günümüzde eşlerde hep “Ahaaaaa yakaladım seniiiiii…! Benden kaçmaz…!!!” formatına oturmuş konuşmalar var. Oysa eski büyükler bilirler. Bir kızı veya erkeği evlendireceklerinde; “Yavrum… artık evleniyorsun… bundan sonra bir kulağın sağır, bir gözün kör olsun…” derlermiş. Kulak ve gözü metafor olarak düşünürseniz eğer işiniz kolaylaşır. Eşinizin her yaptığını görmeyin… her lafına alınganlık yapmayın. Sadece konuşun onunla… havadan sudan… oradan buradan sıradan konuşmalar yapın.

Eşinizle yaptığınız her konuşmanın sonunda illaki bir uzlaşmaya varmaya çalışmayın. Sallantıdaki evlilikler için en ciddi risk bu çünkü. Evlilik elden gidiyor… siz adamla uzlaşmaya çalışıyorsunuz! Niye risk? Uzlaşabilmek için ona -kendi doğrularınızı- dayattığınızı fark etmezsiniz bile! Siz uzlaşma gayreti içindeyken, eşiniz “yine yapıyor yapacağını… kendi saçmalıklarını bana kabul ettirmeye çalışıyor” diye düşünür normal olarak. Niye normal olarak dedim? Ee onun doğruları da sizin için saçmalık da ondan!

Ve en önemlisi… eşinizin yerine düşünmeyin lütfen. Pek çok insan farkında olmadan karşısındakinin ne düşündüğünü bildiğini farzederek yaşayıp gider.  Örneğin soru sorarsınız işten gelince eşinize. Cevap vermez. “Biliyorum… sabahtan evden çıkarken bana kızmıştı, intikam alıyor benden.” Diye düşündüğünüz an, onun aklını okuduğunuzu sandığınız andır. Ve kesin hata! Belki trafik yoğundu yoruldu… belki ödeyemediği faturayı düşünüyor! Belki iş arkadaşının hastalığı onu rahatsız etti! Beyninden bin tane şey geçiyor olabilir.

Öyleyse… akıl okumadığınız her pozisyon, kesin olarak iyi anlaşacağınız güzel günlere biletsiz yolculuk gibidir! Akıl okumayın yeter!

Onunla arkadaş olmaya çalışın… konuşun… ama problemlerinizi konuşmayın… önce aranızda bitmeye yüz tutmuş diyaloğu kurtarın! Bence gerisi kendiliğinden gelir. Duygularınızla alay eden adamla duygular konuşulmaz! Çünkü aynı adamla evli kalmanın yollarını soruyorsunuz. O zaman onun alay etmeyeceği konularda genel sohbetler yapmaya çalışın. Sizi anlamayan insana kendinizi anlatmaya çalışmayın! Önce sizi dinlemeyi öğrenmesini sağlayın. Çünkü sizi dinlemiyor! Kulaklarını tıkıyor sizden gelen her şeye. O zaman önce sizi dinlemeyi öğrenmeli. Fıkra dinlesin, markette olan komik bir olayı dinlesin… mahalleye gelen hırsızın oluşturduğu paniği dinlesin… yeter ki dinlemeyi öğrensin!

Erkekleri, eşleriyle konuşmaktan alıkoyan en önemli neden, bayanların her ağzını açtığında sadece ve sadece sorunlardan bahsetmesi gibi görünüyor. Sonu neşeyle biten… gülmekten gözlerinizden yaşların geldiği… size yeniden hayran kaldığı konuşmaların ardından kavga çıkar mı dersiniz?

            …?

Evlilik ve ilişkiyle ilgili söylenecek öyle çok şey var ki. Ama maalesef sayfa sınırlı. Konu ile alakalı sorular geldikçe, aile ve çift terapileri odaklı bir sürü yazı yazarım sevgili okurlar merak etmeyin… evlilik bu yazıyla sınırlanamayacak kadar uzun ve önemli bir konu…

Sevgiyle kalın…

                                                      Mehtap Kayaoğlu (Danışman Psikolog & Psikoterapist)
« Son Düzenleme: Ağustos 09, 2009, 01:05:11 ÖS Gönderen: elifsu »

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek