"İçinde yaşadığım şafaksız gecenin bir sabaha ermesini istemiyorum. Böyle bir sabahın sonu gecedir. Çünkü zindanın dışında istibdat var ve bu, hür fikirlere ancak gece vaad eder. Ben bir Güneş Ülkesi' nin hasretini çekiyorum. Bu ülkede gece olmasın ve insanlar, karanlık mefhûmunu, orada tanımasın. Güneş Ülke' yi yeryüzünde bulmak mümkün mü? Fikir , vicdan ve lisan hürriyetine ilişmeyen Osmanlı Türkleri'nin mevcudiyeti, hiç olmazsa yarın böyle bir ülkenin var olacağını bana zannettiriyor. Mâdem ki, düşünceyi zindana vurmayan bir millet, o cesûr ve âdil Türkler var. Üzerinde yalnız hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir Güneş Ülkesi; yarın neden vücut olmasın? Tommaso Campanella (1568-1639)
( Civitas Solis- Güneş Ülkesi )
Osmanlı Medeniyetinde Çiçeklerin Dili ...
Osmanlı Türklerinin, altı asırlık tarihleri boyunca yoğrula yoğrula kendine has, orjinal ve zarif bir medeniyet geliştirdiğini ...
Osmanlı ülkesinde, bir evin camının önüne konmuş bir saksıda sarı çiçek bulunuyorsa bunun; Ey yoldan geçen, bu evde hasta var; yüksek sesle konuşup onu rahatsız etmeyiniz anlamına geldiğini ...
Camın önündeki saksıda kırmızı bir çiçek bulunmasının ise; Ey yoldan geçen, bu evde gelinlik kızımız var; kullandığın kelimelere dikkat et; ağzından argo bir kelime çıkmasın anlamına geldiğini ...
Biliyor muydunuz....?
SULTAN II. ABDÜLHAMÎD HAN
( Bir Siyasi Dâhinin Portresi )
Devrin en kıymetli alimlerinde, çok iyi bir tahsil yaptı. Kuvvetli bir hafıza ve basirete sahipti. Gayet güzel ve düzgün konuşurdu. Deha derecesinde bir siyasete sahipti. Bu ileri görüşlü ve akılcı siyaseti Prens Bismark;100 gram aklın 90 gramı II.Abdülhamid Han'da, 5 gramı bende 5 gramı da diğer siyasilerdedir; sözünü söyletmiştir.........
Padişah, elindeki bütün imkânları seferber ederek, her fırsatta hayırseverliğini göstermekten kaçınmamaktadır. Eğitim ve sağlık hizmetleri için yorulma bilmeden çalışmaktadır. Padişahtan korkabilirsiniz, hatta nefret bile edebilirsiniz; ama onun çalışkanlığını ve adaletini inkar edemezsiniz.Savurganlığa son veren tutumuyla Türk maliyesini ıslah etmiş ve ülkeyi baştan başa demiryolu ağıyla döşetmiştir. Türkiye, canlanmasını Padişahın enerji, ustalık ve vatanperverliğine borçludur. Sultan Hamid'in bu açıdan değeri, hiçbir şekilde inkâr edilemez.
Prof. Wambery
(Uzun yıllar Osmanlı Devleti aleyhine
casusluk yapan İngiliz şarkiyatçısı)
Sultan Abdülhamid Han, âcil bir iş zuhur edince, gecenin hangi vakti olursa olsun uyandırılmasını ister, ertesi güne bırakılmasına rıza göstermezdi. Bu hususta mâbeyn başkatibi Esad Bey, hatıratında şöyle demektedir:
Bir gece yarısı, çok mühim bir haberin imzası için Sultan’ın kapısını çaldım. Fakat açılmadı. Bir müddet bekledikten sonra tekrar çaldım, yine açılmadı. Acaba Sultan'a emr-i Hakk mı vâki oldu? diye endişelendim. Biraz sonra tekrar çaldım, bu sefer kapı açıldı ve Sultan elinde bir havlu ile kapıda göründü .Yüzünü kuruluyordu. Tebessüm etti:
Evlad ! Bu vakitte çok mühim bir iş için geldiğinizi anladım. Kapıyı daha ilk vuruşunuzda uyandım, ancak abdest aldığım için geciktim; kusura bakma!.. Ben bu kadar zamandır milletimin hiçbir evrakına ebdestsiz imza atmadım...Getir imzalayayım!...
Ve besmele çekerek evrakı imzaladı